Kocatepe gibi…

Isparta mevlidi, tıpkı Kocatepe mevlidleri gibi, uzun zamandır birbirini görmeyen hizmet erbabının bir araya gelerek kaynaştığı, kucaklaştığı, hasret giderdiği bir buluşma zemini oldu.

Aramıza tekrar dönüşünün sevinç ve heyecanını birlikte paylaştığımız Davut Şahin’le, Bizim Radyo’da başladığı sabah programlarının ilkindeki sohbetimizde, Pazar günü gerçekleşen coşkulu Isparta mevlidini konuştuk.     

Konuyla ilgili olarak geçen hafta çıkan yazımızda, Isparta’daki Bediüzzaman mevlidinin, 1990 yılında başlayıp 2000’e kadar ara verilmeden devam eden, ancak sonrasında müsaade edilmediği için yapılamayan Kocatepe mevlidlerinin yerini doldurma yolunda olduğunu ifade etmiştik.

Isparta Ulu Camii çevresinde, Türkiye’nin dört bir köşesinden, Avrupa’dan, Avustralya’dan gelen Nur Talebelerinin teşkil ettiği muhabbet halkaları, bu öngörümüzü canlı bir şekilde doğruladı.

Kocatepe mevlidlerinin çoğuna katıldığımız halde, Isparta mevlidlerine iştirak edememiştik.

İlk kez bu sene katılma imkânı bulduk.

Ve gördük ki, vaktiyle Kocatepe avlusunda müşahede edip yaşadığımız ve paylaştığımız coşku ve heyecan atmosferi, şimdi Isparta’ya taşınmış.

Gerek değerli yazarımız, emekli müftü Halil Elitok ve temsilcimiz Mithat Yanmaz gibi, organizasyonda büyük emeği geçen isimler, gerekse katılımcılar, bu yılki mevlide iştirakin geçen senelere göre çok yüksek olduğunu ifade ettiler.

Isparta mevlidi, tıpkı Kocatepe mevlidleri gibi, uzun zamandır birbirini görmeyen hizmet erbabının bir araya gelerek kaynaştığı, kucaklaştığı, hasret giderdiği, uhuvvet ve tesanüd manalarını tahkim edip pekiştirdiği bir buluşma vesilesi oldu.

Birçok yerden otobüs veya minibüslerle önceden gelen okuyucularımız, Barla başta olmak üzere civardaki ziyaret mekânlarına da uğramışlar.

Görünen o ki, Isparta mevlidleri artık kalıcı bir etkinlik olarak “tutmuş” ve benimsenmiş durumda. İnşaallah önümüzdeki yıllarda da, her defasında daha yüksek katılımlarla devam edecek.

Peki, bu durum 11 senelik AKP iktidarında da fiilî “yasağı” süren Kocatepe mevlidlerinden tamamen vazgeçmemizi gerektirir mi? Etraf-ı erbaasıyla istişare edilmesi icab eden bu konuda şimdilik şunu belirtelim ki: Diğer birçok haksızlık gibi 28 Şubat ürünü olan bu yasağın da kalkması yönündeki çalışmaları devam ettirmemiz lâzım.

O mevlidlerde Kocatepe’nin tercih edilmesinin en önemli gerekçesi, Ankara’nın merkezî konumu sebebiyle ülkenin her yerinden kolayca ulaşılabilmesi ve başkentteki en büyük cami olmasıydı.

Ama oradaki buluşmalardan ciddî şekilde rahatsız olan malûm zihniyet, ipe sapa gelmez iddia ve çarpıtmalarla bu mevlidlere yasak getirdi.

2001’den beri, mevlidin tekrar başlaması için müteaddit girişimlerimiz oldu. İçişleri bakanlarına, müsteşarlarına, Diyanet yetkililerine konuyu ilettik. Özel temaslarda hepsi “Hiç mevlide yasak olur mu? Okutmak için izin almaya dahi ihtiyaç yok” dedi, ama fiiliyatta değişen birşey olmadı.

Bakalım, bu tuhaf duruma son verecek bir “demokrasi paketi”nin de çıktığını görecek miyiz?

* 40 yıllık okurlarımızdan bir isimsiz kahraman daha terhis belgesini alarak berzah âlemine göçtü. Edincik’teki Nur hizmetinin temel direklerinden Fahri Cura’ya Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve hizmet arkadaşlarına sabır diliyorum. Ruhu şad, mekânı Cennet olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*