“Kökü ecnebide zındıka komitesi”

mikail-yaprakGidişat, İslâmiyet ve insaniyet adına esef ve elem verici.

İnsanlık âleminde hakikat arayıcılarına ve doğru İslâmiyeti yaşama ve yayma gayreti içinde olanlara inad; hakikatin perdelenmesine ve İslâmiyetin yanlış gösterilmesine kasten ve planlı olarak çalışılıyor. Şeytanî, süfyanî ve deccalî gayretler olanca hızıyla devam ediyor. Fitne ve fesad odakları bütün güçleriyle ve sermayeleriyle seferber olmuşlardır.

Ahirzamanın en dehşetli fitnelerinin örgütlenmesi de dehşet verici. Bütün zinde güçleri, sermayeyi ve gizli haber alma örgütlerini arkasına alarak örgütleniyorlar. Risalelerde belki yüzden fazla yerde, zındıka komitelerinin sinsi hücumlarına dikkat çekilir.

Bediüzzaman’ın “zındıka komiteleri” dediği bu karanlık örgütlerin asıl hücumu, milletleri millet yapan unsurlaradır. Din ve dil birliğinedir. Aile mefhumunadır. Vatan ve millet kavramlarınadır.

Bu tehlikeyi gören Bediüzzaman, bu unsurların takviye ve ihyasına çalışmıştır. Allah’ın sonsuz kudretine dayanarak, zındıka komitelerine tek başına meydan okumuştur.

Darbe teşebbüsünün bastırıldığı 15 Temmuz gecesi sonrasında ve hâlâ yaşananların bıraktığı ve bırakacağı izler, zamanla hafızalardan silinecek cinsten değildir.

Yaşananlar, gelecek nesiller tarafından hep iftiharla yâd edilecek gibi olsa gam yemezdik.

Ama görüyoruz ki, perde arkasında durmadan plan üreten lânetlik ve karanlık güçler; darbeye geçit verilmemesini, ülkemize ve milletimize pahalıya mal etme gayreti içindeler.

Hak, hukuk ve adalet; tarihinde görülmedik darbelere maruz bırakılıyor. Azgın terör artık sınır tanımıyor. Sivil hayata müthiş darbeler indiriliyor. Her tarafta korku kol geziyor. İnsanlar; nerede, ne zaman ve nasıl bir olayın yaşanacağının endişesi içinde günlük hayatına başlıyor.

Türkiye’ye kasteden planların arka cephesi, ön cephede nazara verilenlerin çok ötesinde bir derinliğe sahiptir. Ön cephede nazara verilenler, milleti ve devleti meşgul ederken, arka cephedeki karanlık güçler hain emellerini gerçekleştirme yönünde acımasız planlarına devam ediyorlar.

Bir cemaatin “terörist” damgasını yemesi, bütün cemaatleri rencide ve tedirgin ediyor, mü’minleri de huzursuz ediyor. Adı, “terörizm” içinde anılan bir cemaat sebebiyle başka cemaatlere de şüpheli bakılıyor. Bırakınız şüpheli bakılmasını, zındıka komitelerinin içerdeki maşaları kanal kanal dolaştırılarak, cemaatlere hücum ettiriliyor.

Bütün hayatını bu milletin selâmeti için feda eden büyük din âlimi Bediüzzaman’a bile alçakça dil uzatılıyor.

Bu hainler, Bediüzzaman’ın tabiriyle, “kökü ecnebide kendisi burada bir zındıka komitesi”nin maşalarıdırlar. Asıl onlardan sakınılmalıdır. Onlar her vesileyle her tarafa hulul ederler, suret-i haktan görünüp tahribat yaparlar. Böylelerini ortaya çıkarmak görevi de, bütün istihbarat kurumlarıyla iş başında olan hükûmete ve devlete düşer.

Aylar önce FİTÖ (Fitne Terör Örgütü) üzerine yazmıştım. Aslında bu isim, “ağyarını mani, efradını cami” olan kapsamlı bir isimdir. Zahirperest ve taklitçi medyamızda tavan yapan isimler ne olursa olsun, önceleri ETÖ, şimdilerde FETÖ ve kimbilir nevzuhur daha neler… Hepsinin hem babası, hem de anasıdır FİTÖ..

Yani, “Kökü Ecnebide Zındıka Komitesi”!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*