Köln’den Van’a hürriyet ve barış köprüsü…

Bir tarafta kıyametin gelişini adeta hızlandırmaya çalışan tahribatçılar, diğer tarafta onların karşısında deccaliyet ve süfyâniyetin yıkıp döktüklerini tamire çalışan Müslümanlar ve Hıristiyanlar…

Avrupa’nın kuzeyinden koparak dünyayı fısk u fücura, fitne ve kaosa sürükleyen ahirzamanın en dehşetli dinsizlik ve ahlâksızlık cereyanına Müslümanların da, Hıristiyanların da tek başına duramayacağını, yaşadığımız hayat ve hadiseler yeteri derecede göstermiş olmalı… Materyalizmin  bilhassa 19 ve 20. yüzyıldaki fırtınalarıyla yıkılmış kilisenin elinde karşı koyacak birşey kalmadığına göre, yüzde yüz Kur´an ve  İslâmın yardımına muhtaç… Yani gezegenimizde dehşetli sarsıntılara sebep olan çatışmaların ancak Kur´anî prensiplerle durdurulabileceğini, Nasara dünyasının ruhanî liderleri kadar, aklı başındaki siyasetçiler de anlamış bulunuyorlar:

BİZE GELİNCE…

Bu şedit ihtiyacın Müslümanlar arasında hissedilmesini engellemeye çalışan süfyâniyetin Türkiye´mizdeki çalışmalarını gördükçe, içten içe endişelenmemek mümkün değil.

İşte bu endişeli yürüyüş devam ederken Bediüzzaman Hazretleri vatanı olan Van´a yeniden döndü. Hem de Türkiye’nin  dört bir yanını peşine takarak… Yine “Davam!” dedi, iman esasları çerçevesinde bu defa hürriyet ve demokrasi bayrağını dalgalandırdı Van kalesinde… Cedd-i emcedi İmam-ı Ali ve hürriyet kahramanları İmam Hasan ve İmam Hüseyin gibi…

Tam yüz seneye yakındır Kur´ân´dan terennüm ettiği nurları hayatlarına tam tatbik edemeyen şarklılara bu kez hürriyet ve demokrasi iksirini içirdi Bedîüzzaman… Onun Horhor´a son gelişinden bu yana, şarklılar bu denli hürriyet ve demokrasiye susamamışlardı. Süfyaniyetin  rehberliğinde deccaliyet onların yurtları kadar, evlerini bu denli basmamıştı.

Bıçağın kemiğe dayandığını, harîm-i ismetlerinde şeref, izzet ve maneviyatlarının çiğnendiğini bu defa iyiden iyiye hissetmeye başladılar şarklılar.

Hürriyet’in ekmekten üstün olduğunu ve zillet içinde barışa ulaşamayacaklarını Seyda´nın Van´a teşrifiyle anlamış olmalılar artık. Kırk seneyi aşkındır deccaliyetçe işgal altında tutulan vatanlarını ancak ve ancak hürriyet ve demokrasi ile kurtarabileceklerini bir kez daha  işitiler Risâle-i Nurlar’dan…

İZDÜŞÜMÜ KÖLN’DE…

Van mevlidi ile Nur´un Köln´deki geleneksel bayramı aynı güne tevafuk etmeseydi, Avrupa Nur Cemaati uçaklarla dahil olacaktı Van´a… Katolik âleminin dinî bayramından istifade eden Avrupalı Nur Talebeleri, Londra´dan Van´a Seyda´nın barış ve demokrasi sancağını taşıyanları Köln´de ağırladılar…

Çok latif bir tevafuk olacak ki, bu senenin ana konusu “İslâm ve demokrasi.” Şimal cereyanının birkaç sene öncesinde tüm ideolog, politikacı ve yazarlarını seferber ederek başlattığı “ İslâm ile demokrasi bağdaşmaz” propagandalarını, Mesih’in ikinci vatanı olan Almanya´da çürütecek bir programla II. Avrupa’nın karşısına çıktı Avrupa Nur Cemaati…

Deccaliyetin en sağırlarına işittirecek ve körlerinin gözlerine sokacak hakikatlerle binlerce insan Van´ın dalgalandığı saatlerde Köln´de dalgalandı.

Garip bir bayram Köln´deki Nur´un bayramı… Henüz kırklarını tamamlamış Said ve Nurlardan, Nur´un bayrağını 1960´ların başında İsevî diyara taşıyan bahtiyar dedelere kadar..

Anadolu estetiğinin Avrupa’da çiçek ve meyveye nasıl durduğunu merak edenler, bu bayrama koşmuşlar: Musikisi, mutfağı, rengârenk giyisileri, folklor ve havasıyla Köln´de ortaya çıkan bu yeni kültürü tanımlamaya çalışanlar “Nur´un Avrupaî tarzı“ ifadesinden başka birşey bulamadılar

ELHASIL: Ölüm ile hayat arasında tık nefes olmuş dünyamızın şu perişan halini gören İsevî Müslümanlarla Nur Talebelerinin ittifaklarını, siyaset iksiriyle sarhoş olmuş olanlar elbette anlamazlar.

“Ahirzamanda Müslüman-İsevî ittifakıni” Nur talebeleri bu hafta sonu iki önemli coğrafyada sergilediler. Medresetüz-Zehra coğrafyasının yalnızca Van, Diyarbakır ve Bitlis’ten ibaret olmadığını, Londra, Paris, Köln ve Viyana´nın da o coğrafyaya bir yönüyle dahil olduklarını ispat ettiler.

İnsanlığın bu dünyada da huzur içinde yaşamasını isteyen barışçı Müslüman ve Hıristiyanların dayanışması kadar, bilhassa Türkiye Müslümanlarının hürriyet ve demokrasi yolunda yapacakları çalışmaların da önemi Köln´den “daha bir net” görünmüyor mu?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*