Komşularınızla Nur dersiniz var mı?

Sitemizdeki Nur derslerimiz devam ediyor. Ara verdiğimiz kısa yaz molasında programı takip eden arkadaşlarımızın, ‘Neden başlamıyoruz?’ soruları, derslerin ne anlamlı bir boşluğu doldurduğunu gösteriyor. Şükür.

Nurların müşterileri sürekli artıyor. Komşu bloğumuzdan Nur sohbetlerini duyan dostlarımız, ‘Nur sohbetlerini biz de evimize almak istiyoruz’ dediler.

Böyle bir teklife ne diyebilirsiniz? Elbette, ‘baş göz üstüne’ diyeceksiniz.

Biz de öyle yaptık. Onun için geçen haftaki dersimizi, evinde ilk kez Nur sohbeti yapılan bir arkadaşımıza gittik. Sohbetimiz yer değiştirince hemen o sitedeki bir başka arkadaşımız, ‘Sohbetler bizim tarafa gelmişken haftaya da bizim evi nurlandırsın’ dediler. Biz de yine ‘baş göz üstüne’ demek durumunda kaldık. Tabiî gelişmeleri sohbete katılanlarla istişare edip, karar veriyoruz.

Sitemizden bir arkadaşımızla, semtimizin belediye başkanının semtimizle ilgili düzenlediği bir toplantıya katıldık. Tabiî başkana, çalıştığımız bazı maddeleri söz hakkı alarak aktardık.

Bunlardan birisi, “Sitelerin toplantı salonlarının, o site oturanlarını eğitmeye dönük de kullanılmasının yolunun açılması ve belediyenin de bu konuda bir bilinç uyanışı için, ‘eğitimci bizden, organizasyon sizden’ gibi bir program düzenlemesi, bunu da sürekli eğitim kalıcılığında yapması yerinde olacaktır” şeklinde idi. Yani bir eğitimciye bir konferans verdirerek kalıcı bir şey olmayacağını paylaştık. Tabiî sürekli bir eğitim programı ile ev hanımları, çocuklar, gençler ve site sakinleri eğitilmiş olacaktır. Burada ele alınacak konularla komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, birlikte yaşama kurallarının ele alınması, komşuluk hak ve hukukunun paylaşılması gibi eğitim programları bir zihniyet değişimini beraberinde getirebileceğine dikkatler çekildi.

Mahalle sakinlerinin katıldığı salon toplantısında ayrıca, haftada bir sitemizdeki manevî sohbet programına dikkatler çekilince, başkan da, “O oturumunuza ben de katılmak istiyorum” dedi. Biz de, ‘baş göz üstüne’ dedik ve kendisini dâvet ettik.

BELEDİYE BAŞKANI, NUR DERSİMİZE GELDİ

Geçtiğimiz haftaki manevî sohbet iklimimize belediye başkanı da katıldı. Doğrusu, oldukça zevkli, nitelikli bir sohbet oldu. Tabiî, biz de başkana, aslında bütün apartman dairelerinde yaşayan, neredeyse bir köy hâline gelmiş olan sitelerdeki sakinlere ulaşacak bir manevî eğitim programının düşünülmesi gerektiğine dikkat çektik. Başkan da beraberinde gelen danışmanına not aldırarak, “Bu sistem üzerinde çalışalım. Bu oldukça orijinal bir teklif” diyerek, teklifi önemsediklerini ifade ettiler.

Tabi katılımcılar içinde belediye başkanı olunca, manevî atmosfere geçiş de kolay olmadı. Hemen kaptırıverdiğimiz dünya işleri, yine gündemin birinci maddesi olarak yerini aldı. Ama Perşembe gecelerinde, Yasin ve arkasından Nur sohbetinin yerine başka bir şey doldurabilir mi? Mümkün mü? Biz de, “Arkadaşlar! Buraya toplanma sebebimiz, Yasin-i Şerif tilâveti ve Risale-i Nur sohbetimizdir. Zaten bu dünya işlerimiz ve üzerindeki konuşmalarımız tükenmeyecek. En iyisi biz, tatlı bir fasıl olan asıl gündemimize geçelim” diyerek, manevî ikramlarımızı sunduk.

Şükür ki, ortam bir anda değişiverdi. Kur’ân tilâveti ve arkasından Kur’ân tefsiri Risale-i Nur sohbeti tam bir manevî ikram oldu.

Bu haftaki Nur dersimiz ise, Bediüzzaman Hazretlerinin Münâzarât isimli eserinden, “Zindan-ı Atalete düştüğümüzün sebepleri nelerdir?” idi.

Başkanın, atalet konusunda, başarıya ulaşmanın önündeki sekiz engele, Said Nursî’nin Kur’ân âyetlerinden getirdiği, o atalet engellerini aşma formülleri oldukça dikkatini çekti.

Bu derste dikkatlere sunulan en önemli şey de, insandaki himmetin kaybolması idi. Çünkü himmet olmazsa, hiçbir konuda adım atma ihtiyacı hissedilmez. Onun için, “Kimin himmeti milleti ise, o tek başına küçük bir millettir” denilerek, konunun ehemmiyetine dikkat çekiliyordu.

Evet, himmet yoksa, hizmet de yoktur.
Bu Nur sohbetimizde de bir sonuç çıktı. Bu tür sohbetlerin sayısının arttırılması ve hatta her apartmanda, her sitede, her semtte böyle sohbetlerin yapılması lâzımdır. Böylece o semtlerdeki ‘nitelik’ artacaktır.

Kaliteli insanların bulunduğu bir apartmanda, sitede, semtte yaşamak istiyorsak, elbette buna hep birlikte katkı yapmak, sahip çıkmak hepimizin üzerine düşen bir iş olacaktır.

Bu durum aynı zamanda, Bediüzzaman’ın bir tavsiyesinin daha yerine getirilmesi anlamı içeriyordu. “Her bir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa, kendi hanesini bir küçük medrese-i Nuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç dört zat birleşsin; ve bu hey’et, bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nuriye ittihaz etsin.” (Emirdağ Lâhikası, 101.)
Bu yapılmazsa, hayattan şikâyetlerin artması kaçınılmaz olacaktır.

İki yıldır devam eden sohbet programımız, “Site toplantılarımız nasıl olsun?” diye yapılan görüşmelerde, duyarlı bir arkadaşımızın, “Bu toplantılarımız sadece bir apartman meselesi konuştuğumuz arena değil, aynı zamanda manevî bir veçhesi olan, geçmişlerimize, yaşayanlarımıza ve evlerimize de bir manevî zenginlik kazandıracak bir Yasin ve manevî bir sohbet etrafında olsun” teklifi üzerine gelişmişti.

Şükür ki bugün, Yasin tilâvetlerimize, Nur sohbetlerimize komşularımız sahip çıktı. Şimdi büyükçe bir manevî çark dönüyor. Ve bu çark da sabit bir salon düşüncesiyle daha da genişleyeceğe benziyor.

Demek ki, toplantılara gündemli gitmek ve ulvî amaçla orada olmak gerekiyor. Güzel niyet varsa, arkası geliyor inşaallah. Niyet hayır, akibet hayır.

Somut bir öneri olarak, her Nur Talebesinin bulunduğu apartmanda, sitede, semtte bir gece Nur sohbetlerine katılması veya organize etmesi düşünülemez mi? Yönetime böyle bir teklif gitti de geri mi geldi acaba? Yoksa biz çoktan mı sonucu kendimiz ilân ettik? Ve buna hakkımız var mı? Gündeme alalım bakalım, gelişmeler neler olacak?

“Bundan sonra bu sohbetlere ucu açık zaman dilimlerinde, daha geniş zaman içerisinde katılacağım” diyerek, teşekkürlerini, tebriklerini ileten başkana, biz de, sitemiz olarak teşekkür ettik ve kendisine, “Bu asrın insanlarının en çok ihtiyaç duyduğu şeylerin, manevî ziyafetler olduğunu” ifade ettik.

Nurlar, her geçen gün parlamaya devam ediyor. Nurların müşterileri her geçen gün artıyor. Rabbimize duâmız o ki, Nurlara bizleri hep müşteri eylesin ve bizi onunla nasiplendirsin.

Kanaatim o ki, bir Nur Talebesi nerede oturuyorsa, orada küçük bir ders olmalıdır. Komşularınızla bir Nur dersiniz yoksa, komşuluk haklarınız gasbedilmiş demektir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*