Konferans’tan Risale-i Nur dersi nasıl yapılır?

Zübeyir Ağabey’in Risâle-i Nur üzerine vermiş olduğu konferanslar meşhurdur.

Biri Sözler’in arkasında, bir diğeri de Gençlik Rehberi’ndedir. Bu konferanslarda hem Risale-i Nur’un, hem de Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin mâhiyeti hakkında çok önemli açıklamalar yapılır. Ayrıca Risale-i Nur meslek ve meşrep prensipleri vâzıh bir şekilde izah edilir. Risale-i Nur hizmetlerinin ve derslerinin nasıl yapılacağına dair de açıklamalar mevcuttur. Meselâ Risale-i Nurlar’ı okurken nelere dikkat edilmesi gerektiği ile ilgili şu açıklamalar yapılır: “Şimdi Risale-i Nur Külliyatı’ndan, îmân, Kur’ân ve Hazret-i Peygamber (Aleyhissalâtü Vesselâm) Efendimiz hakkında olan eserlerden bazı kısımları aynen okuyacağım. Siz bu eserleri elde edip tamamını okursunuz. Okurken, belki izah edilmesini isteyen kardeşlerimiz olacaktır. Fakat bu hususta arz edeyim ki, Üstadımız Bediüzzaman, bir Nur Talebesine Risale-i Nur’dan bazan okuyuvermek nimetini bahşederken izah etmiyor, diyor ki: “Risale-i Nur, îmânî mes’eleleri lüzûmu derecesinde izah etmiş. Risale-i Nur’un hocası, Risale-i Nur’dur. Risale-i Nur, başkalarından ders almağa ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidadı nisbetinde kendi kendine istifade eder. Aklınız herbir mes’eleyi tam anlamasa da, ruh, kalb ve vicdanınız hissesini alır. Ne kadar istifade etseniz, büyük bir kazançtır. Okunan Türkçe veya Arabça bir Risâlenin izahı, başka bir Risâlede varsa, onu getirtip okuyor.

Risâle-i Nur’daki gayet ince nükteleri derkeden basiretli âlimler de der ki: Bir âlimin yüksek bir ilmi olabilir. fakat Risale-i Nur’u cemâata okurken tafsilâta girişip eski malûmatlarıyla açıklarsa, bu izahatı, Risâle-i Nur’un beyan ettiği, asrımızın fehmine uygun ve ihtiyacına tam cevab veren hakîkatların anlaşılmasında ve te’siratında ve Risale-i Nur’un mâhiyetinin derkine bir perde olabilir. Bunun için, bazı lügatların mânâlarını söyleyerek aynen okumak daha müessir ve daha efdaldir.”1

Görüldüğü üzere Zübeyir Ağabey, Üstad’ın da ders usûlünü aktarıyor ve Risâle-i Nur ders usûlünün prensiplerini ortaya koyuyor.

Burada en ehemmiyetli noktaları tasnif ettiğimizde karşımıza şu esaslar çıkıyor:

1. Risale-i Nur’un imanî meseleleri lüzûmu derecesinde izah ettiği: Risale-i Nur eserleri Kur’ân-ı Kerîmin bir kısım âyetlerinin hakîkî tefsîri olup, onun mânevî i’câzının lem’aları olduğunu her hususta göstermesidir. Bu sebeple başka eserlerden ve malûmatlardan teferruatlı olarak bahsedilmesinin lüzûmlu olmadığı, bu ulûm-i îmâniyede Bediüzzaman Hazretleri’nin fetva vazifesi ile muvazzaf olduğunun bilinmesi gerekir. Ayrıca Risale-i Nur’un “bütün ilimleri câmi oluşudur. Adeta ilim iplikleriyle dokunmuş müzeyyen kumaş gibidir. Ve şimdiye kadar hiçbir ilim erbabı tarafından söylenmemiş ve her ilme olan en derin vukufunu tebarüz ettiren vecizeler mecmuasıdır.”2

2. Risale-i Nur’un hocasının yine Risale-i Nur oluşu: Risale-i Nur eserleri geleneksel şahsa dayalı eserlerden farklılık arz eder. Şahsî hizmet tarzlarından farklı olan bu hizmet tarzı, âhirzaman asrının insanlarına bir ihsan-ı İlâhî olarak sunulmuştur. Bu hizmet ekolü, şahsa ve mürşide ihtiyaç bırakmaz. Her Risale-i Nur muhatabı mutlaka okuduğu eserlerden istifâde eder. Böylece zaman şahıs zamanı değil, kitaba bağlı ve dayalı şahs-ı mânevî zamanı olduğu da anlaşılmış olur. “Risale-i Nur da ekseriyet itibarıyla kendi kendine ders verip muallimlere ihtiyaç bırakmadığından, bu tedris vazifemde bana istirahat ve tebrik nev’inde bir ihsan-ı İlâhî olarak bu acip hastalık benim istirahatime medar oldu. Hem benim rûhuma geldi ki: Senin binler, belki yüz binler Saidcikler, senin bedeline ders verecek ve konuşacaklar var. İhsan-ı İlâhî ile Risale-i Nur, başka ilimler gibi meşakkatli derslere muhtaç değil.”3

3. Risale-i Nur’un başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmaması: “Mânevî bir elektrik olan Resaili’n-Nur dahi gayet yüksek ve derin bir ilim olduğu halde, külfet-i tahsile ve derse çalışmaya ve başka Üstâdlardan taallüm edilmeye ve müderrisînin ağzından iktibas olmaya muhtaç olmadan, herkes derecesine göre o ulûm-u âliyeyi, meşakkat ateşine lüzûm kalmadan anlayabilir, kendi kendine istifade eder, muhakkik bir âlim olabilir. Hem işaret eder ki, Resaili’n-Nur Müellifi dahi ateşsiz yanar, tahsil için külfet ve ders meşakkatine muhtaç olmadan kendi kendine nurlanır, âlim olur.”4

4. Herkesin istidadı nisbetinde kendi kendine istifa etmesi, ne kadar istifade edilse büyük bir kazanç sayılması: “Risale-i Nur, şimdiye kadar hiçbir ilim adamının tam bir vuzuhla ispat edemediği en muğlâk meseleleri, gayet basit bir şekilde, en âmi avam tabakasından tut, tâ en âli havas tabakasına kadar herkesin istidadı nisbetinde anlayabileceği bir tarzda, şüphesiz ikna edici ve yakinî bir şekilde izah ve ispat etmesidir. Bu husûsiyet hemen hemen hiçbir ilim adamının eserinde yoktur.”5 Öyleyse her müstaid, kendi ihtiyacını şiddetle hisseder ve sırr-ı ihlâs ile Risale-i Nur’a muhatap olursa, o oranda istifadesi ziyade olur.

5. Aklın her meseleyi anlamaması halinde ruh, kalb ve vicdanın hissesini aldığı: Risale-i Nur’un ”Ders verdiği Kur’ânî hakîkatların hem aklı, hem kalbi, hem ruhu ve vicdanı tenvir ve tatmin ve nefsi müsahhar etmesi ve şeytanı dahi ilzam edecek derecede kuvvetli ve gayet belig, nafiz ve müessir olması…” dikkate şayan bir hadisedir. Öyleyse “Ben okudum, ancak anlamıyorum.” mazereti geçersizdir. “Risale-i Nur namı altındaki bu eser ayn-ı hakîkat olarak nefse, akla, ruha, kalbe hitab etmiş, onların herbirisinin gereken hisselerini mânâlarındaki nüfuz ve tesir ile vermiştir.”6

6. Bir Risalenin izahının başka bir Risalede varsa onu getirip okunması: Bu noktada Bediüzzaman Hazretleri şu müessir yolu bizlere göstermiştir: “Ve ondan erkân-ı imaniyenin her birisine, meselâ Kur’ân kelâmullah olduğuna ve i’câzî nüktelerine dair müteferrik Risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı burhanlar cem edilse ve hâkezâ, mükemmel bir izah ve bir hâşiye ve bir şerh olabilir.”7

7. Risâle-i Nur’u cemâata okurken tafsilâta girişip eski malûmatlarıyla açıklamalar yapılmaması: Bu malûmatların Risaâle-i Nur hakikatlerinin anlaşılmasına ve tesiratına ve Risale-i Nur’un mahiyetine perde olması ihtimal dâhilindedir. Hatta zaman zaman okuyan şahısların şahsî meziyet ve malûmatları Risale-i Nur’u gölgede bırakabildiği malûmdur.

Dipnotlar:
1- Sözler, (Konferans), s. 1254.
2- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 402.
3- Emirdağ Lâhikası, s: 847.
4- Şuâlar, s. 1063.
5- Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 401.
6- GAYR-i MÜNTEŞİR > Muhtelif Lâhikalar > Emirdağ-2 Mektupları [Talebeler] > Gayr-ı Münteşir, Emirdağ Lâhikası-II, Talebe Mektupları.
7- Barla Lâhikası, s. 588.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*