Konuşma engelli birisi namazda nasıl kıraat yapar?

E. A. rumuzlu okuyucumuz: “1-Dili peltek birisi namazda kıraati nasıl yapar? Eksik okuma ile namazı sahih olur mu? Olmadı diye vesvese konusu yapılır mı? 2-Nafile orucu bilerek veya bilmeyerek bozmanın bedeli nedir? Bunda kefaret var mıdır?”

1-Dilin peltekliği bir özürdür. Özür sahipleri ise, özürleri derecesinde mazurdurlar, masumdurlar. Bilindiği gibi peygamberlerden Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’ın dili de ağdalı idi ve Cenab-ı Hakka şu duâyı yapmıştı: “Rabbi’şrahlî sadrî ve yessir lî emrî, va’hlul ukdeten min lisânî, yefkahû kavlî.” (Rabbim, gönlüme genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimin bağını çöz. Ki sözümü anlasınlar.”1 Cenab-ı Hak da Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâm’ın duasına karşılık: “Ey Mûsâ! İstediğin sana verildi.” Buyurmuştu.2  
Şüphesiz duaları işiten de, hikmeti gereğince kabul eden de Cenab-ı Hak’tır. Biz duâ etmeğe devam edeceğiz. Üstad Saîd Nursî Hazretlerinin ifade ettiği gibi, duaları kabul etmek ve istediğin aynı şeyi vermek Cenab-ı Hakkın hikmetine tabidir.

Unutmamalı ki, dua bir ibadettir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle ibadetin, meyvesi ahirette alınacaktır. Dünyevî maksatlar ise, o nevi duanın ve ibadetin hususi vakitleridirler; o maksatlar, duaların hakiki gayeleri değildirler. Dua çok edildiği halde problem çözülmezse, “Duam kabul olmadı” denilmeyecek; “Duanın vakti bitmedi!” denilecektir. Eğer Cenab-ı Hak fazl ve keremiyle problemi çözerse, şifa verirse, dilimizin bağını çözerse baş göz üstüne. O zaman duanın vakti bitmiş olur. Aksi durum ise, duaya devam etmemiz gerektiğine işarettir.3

Diğer yandan, Kur’ân-ı Kerîm birçok âyetinde, teklif-i mala yutak olmadığını ilân eder.4 Yani İslâm bize gücümüzü aşan bir şeyi yapmamızı teklif etmez; bu konuda bize kolaylık tanır. Yani özür ve mazeret sahibiysek eğer, yapabildiğimiz kadarından sorumluyuz. Yapabildiğimizi yapmaya çalışalım; yeter. Cenab-ı Hakkın, eksiklerimizle kabul edeceğinden umudumuzu kesmeyelim. Allah’ın, bizim amelimizden ziyade, kalbimize baktığını unutmayalım.

Dilimiz peltekleşiyor ise; bir yandan dualarımızı eksik etmeyelim ve Cenab-ı Mevlâ’mızdan dilimizin düzelmesini isteyelim, bunun için gerekirse ve bir çare varsa doktora gitmeye devam edelim; diğer yandan yapabildiğimiz kadar ibadetlerimize devam edelim. Endişeye ve vesveseye asla yer vermeksizin, yapabildiğimizle amel edelim. Olmadı diye vesvese konusu yapmamıza asla mahal yoktur. Özürden dolayı eksik okuma ile namaz bozulmaz; namaz inşallah sahihtir.

2-Nafile oruç bilerek veya bilmeyerek bozulursa, gününe gün kaza yapılır. Nafile orucun kazası vaciptir. Nafile oruçta kefaret yoktur.

Dipnotlar:
1 Tâhâ Sûresi, 20/25-28,
2 Tâhâ Sûresi, 20/36,
3 Sözler, s. 286, 287,

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*