Konya´da nurlu günler

Image
Gez dünyayı, gör Konya’yı demişler. Biz dünyayı gezmedik ama bir gurup arkadaşla Konya’yı gördük, Konya’nın karlı kış günlerinde ve gecelerinde birlikte Risâle-i Nur okuduk, müzakereler yaptık. Konyalı ağabeylerin cömertlikleri, sıcaklıkları, hizmet aşkı, engin bilgileri gözümüzü, gönlümüzü, kalbimizi doyurdu. Allah cümlesinden razı olsun.

Üstad Hazretlerinin; “Zaman âhir zamandır, gittikçe daha fenalaşacak” diyen kendi çağının insanlarına, “Neden dünya herkese terakkî dünyası olsun da, yalnız bizim için tedenni dünyası olsun? Öyle mi? İşte, ben de sizinle konuşmayacağım. Şu tarafa dönüyorum; müstakbeldeki insanlarla konuşacağım: Ey üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sâkitâne Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temâşâ eden Said’ler, Hamza’lar, Ömer’ler, Osman’lar, Tâhir’ler, Yûsuf’lar, Ahmed’ler, ve sâireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, ‘Sadakte’ deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-asa bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır. Biz, hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz ki: Mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezartaşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve Horhor toprağının kapıcısı olan kalenin başına takınız. Kapıcıya tenbih edeceğiz; bizi çağırınız. Mezarımızdan henîen leküm sadâsını işiteceksiniz”1 diye hitap buyurduğu nesil bu nesil olsa gerek. Üç yüz seneden sonraki yüksek asrın gençlerinden; Fatihler, Fikretler, Ahmetler, Onur, Barış, Abdullah, Said Ali, Mustafa Ali, Nurullah, Sadullah, Mehmet, Şükür, Çelebi, Hayrettin, Ayhan, Ömer Kâzım kardeşlerle beraber Nurun sözünü dinledik, gaybî bir nazarla Hazret-i Üstad’ı temaşa ettik. Hepsinin ve nice nurlu mekânlarda okuma programları yapan bütün nurlu gençlerin Hazret-i Üstad’ın duâlarına mazhar olmalarını Cenâb-ı Feyyaz-ı Mutlak’tan niyaz ediyorum. Bu zamanın gençleri istikbalin fütuhâtını içlerinde, ruhlarında, kalplerinde barındırıyor. Bu gençlere ne kadar masraf edilse azdır, ne kadar değer verilse yetersizdir. Allah yollarını açık etsin. Âmin. Hepsine duâcıyız.

Üstad Hazretleri bu nesil ile ilgili olarak çok yerde ümit ve müjde kesiliyor. Dest-i teşvik ile duâlar ediyor. Vazifeler veriyor, emirler yağdırıyor. Çünkü Üstad Hazretleri, üç yüz seneden sonrası ile yani bin dört yüzlü yıllar ile yani içinde yaşadığımız zaman dilimi ile çok ilgili. Çünkü Üstad Hazretleri üç yüz seneden sonraki yüksek asrın müceddidi, mehdîsi, rehberi, kılavuzu.

Konya’da sıcak bir dost nefesi hissettik. Uhuvvetli ve ihlâslı kardeşler, kaldıkları dershaneyi eksiksiz hazırlamışlar. Kendileri de Konya/Ereğli’ye programa gittiler. Said, Recep, Mahir, Nihad, İbrahim, Ahmet, Cafer ve Halil Ağabeylerle sürekli temasta bulunduk, o kıymetli vakitlerinden koparıp aldıkları zaman dilimlerinde hep bizimle birlikte oldular. Mahir ağabeyin karlı gecelerde evinde ikram ettiği arabaşı yemeği ve Konya etli ekmeği hafızalarımızdan silinmeyecek. Nihad Ağabeyin dostluk çerezleri, Halil Ağabeyin Hazret-i Mevlânâ rehberliği ve birbirinden değerli seminerleri zihinlerimize elmas harflerle nakşoldu. Said Ağabeyin yaklaşık kırk yıllık hatıraları ve hizmet projeleri ile dolu sohbeti, İbrahim Beyin Risâle-i Nur ve felsefe başlıklı semineri, Cafer Beyin Risâle-i Nur ve Kelâm konulu semineri, Ahmet Beyin Tevhid konulu semineri, Halil Ağabeyin Risâle-i Nur ve Gençlik ile Risâle-i Nur’u Okuma konulu seminerleri şuur dünyamıza altın harflerle işlendi. Osman Ağabey Üstad’ı canlı hatıralarla anlattı. Hepsinden Allah razı olsun. Bu arada, rahatsız olduklarını duyduğumuz Mahir İyidöner ile Said Gecegezen Ağabeylere Allah’tan şifalar diliyoruz.

İller arası böyle okuma programı mübadelelerinin çok faydası var. O ili tanıyorsunuz, o ildeki çok muhterem hizmet erbabı ile tanışma imkânı buluyorsunuz. Şevk alıyorsunuz, feyiz alıyorsunuz, vizyon alıyorsunuz, ufkunuz genişliyor; aynı zamanda tatil ve dinlenme ihtiyacı da kendiliğinden karşılanmış oluyor. Geçtiğimiz yıl Bursa’daydık. Bu yıl yine bir grup liseli öğrencimizin Bursa’ya gittiği, kezâ Mersinli kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı tarihlerde Bursa’ya gittiği, Konyalı kız öğrencilerin Anamur’a gittiği, Konyalı erkek öğrencilerin Ereğli’ye gittiği sadece ilk bakışta benim gördüklerim.

Gençlerin okumalarında emeği geçen herkesi tebrik ediyor, Allah’ın lütfunun, selâmının, rahmetinin, nusret, inayet ve bereketinin üzerlerine yağmasını niyaz ediyorum.

Yazımı bir arkadaşımızın duâsıyla noktalamak istiyorum:

“Allah’ım! Beni, ailemi, arkadaşlarımı, Risâle-i Nur’da emeği geçmiş ağabey ve kardeşlerimi ve bütün imanlı kardeşlerimi ahirette Cennetine mazhar eyle. Âmin.”

Dipnotlar:
1- Münâzarât, 87

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*