Küçük Sözler ve bandrol

alt

Tarihî ve çok manidar bir tesbitle bu korkunç bandrol olayına döneceğim. Takriben 1970 yıllarında adlî tatile az bir zaman kala, Nurun Avukatı merhum Bekir Berk Van ilimizde. Gelişinin birinci sebebi; Van Çatak ilçesinde soy ismi “Baynal” olan bir terzi ağabeyimiz Nur Külliyatı’ndan “Küçük Sözler” kitabını iş yerinde bulundurduğu için mahkemeye verilmiş. Gün karar günüdür.

Merhum avukatımız Van’ın çok hizmet veren minik Nur dershanesinde bizlere dönerek dedi ki: “Bu mahkemeye mutlaka sabah 9’da yetişmemiz lâzım. Yarın karar günüdür. Eğer ‘Küçük Sözler’i mahkûm ederlerse buna hukukta ‘kaziye-i muhkeme’ denilir ve bütün Türkiye’ye şamil eder ve önümüze büyük badireler açar. Sizler ya taksi veya minibüs tutarak beni oraya yetiştireceksiniz, sizden ricam budur.”

Bekir Berk Ağabeyimiz minik dershanemizin küçük odasına geçti, müdafaaları yazıyordu. Saat gece 01.30’u bulmuştu. Salona gelip, bekleyen bizlere dedi ki: “Kardeşlerim, Haziran ayı imsak ne yapalım?” Çok şakacı olan S. Akyıl Ağabey “Kalkın hep birlikte Molla Hamid Ağabey’e gidelim, olur mu?” Bekir Berk Ağabeyin başkanlığında 10 kişi saat 02.00’da doğru Hamid Ağabey’in evinin köşesine geldik.

Bekir Berk Ağabey’i bilenler bilir, daima gece gündüz mehter marşları okur, bizlere okuttururdu. “Hayde arkadaşlar!” diyerek gecenin bu saatinde, çıkmaz sokağın başında başladık koro halinde “Artar cihadla şavkımız Fahr-i Resul sultanımız. / Kur’ân bize ihsan-ı hak uğrunda aksın kanımız” Fakat o sırada Hamid Ağabey’in komşuları pencerelerinden görünmeye başladılar, heyecanla uyanmışlar, “Askerî ihtilâl oldu, Hamid Hocayı askerler götürecek!”

Ağabeyler, Hamid Hocayı kızdırmak için kapısına vurdular, tekme ve yumruklarla. Hamid Ağabey pür şiddet kapıyı açtı, bir şeyler söyleyecekti, fakat karşısında Hz. Bediüzzaman’ın avukatı Bekir Bey’i görünce söyleyeceklerini yutkundu ve dedi ki: “Bekir Bey hayırdır bu delileri bu saatte toplayıp gelmişsin?” Bekir Bey dedi ki: “Ağabey bu evin kapısında Hz. Üstad kahve içmiş, eğer kabul buyurursanız, burada bir kahve içip Çatak ilçesindeki mahkemeye yetişeceğiz…” “Ne demek? Hemen üst kata çıkın” dedi.

Kahveler içildi, sohbetler yapıldı, evden ayrıldık. Sabah komşuları Hamid Hoca’ya derler ki: “Hocam biz askerî ihtilâl oldu zannettik, nedir bu bağırışlar?” Hamid Hocamız der ki: “Ahmaklar, bu Bediüzzaman’ın avukatı Bekir Beydir, o marşla gelir marşla gider. Bir Risale için taa nereden gelip nereye gidiyor, ona kurban olayım” der.

Bizler dershaneye geldik, sabah namazlarını kıldık. Kira ile tutulan minibüs geldi. 14 kişi birlikte yola revan olduk. Yol haşin ve berbat, tekerimiz patladı, bazı yerde motor çekmedi, bizler itekledik, üst baş toz duman, ter ve Haziran ayı Çatak dere ve tepeleri, saat 10.00’da mahkemeye yetiştik. Merhum Bekir Berk mahkemede “bir Küçük Sözler” için tam bir saat müthiş bir konuşma yaptı ve akabinde mahkeme kişinin beraatına ve Küçük Sözler’in iadesine karar verdi. Bizler için zaferdi ve onun neşesiyle yine tozlu topraklı yollardaydık.

Şimdi bugünlerde merhum Bekir Berk Ağabey’in boşluğunu hissettik. Çok yerlerde bunu dile getirdim. Eğer Av. Bekir Berk hayatta olsa idi, bu TV’lerde “ağabeyler” görünmez ve bu kadar siyasetin içine girmez ve birilerine âlet olmazlardı.

En önemlisi kâinatı alâkadar eden bandrol olayında TBMM önünde çadır kurar ve hâlâ inatla önergelerini geri çekmeyen o milletvekillerini ve çantasını taşıyan “B. Arınç” ve emsâli kişileri hukuken yakardı. Bir “Küçük Sözler” kitabı için bütün zahmetlere katlanan o aziz zat, bütün Külliyat ve bütün yayınevleri için hukuk cihadı ilân ederdi. Nurun önüne siyasî takozları koydurtmaz ve o güçler, takozların altında sinek gibi ezilirlerdi…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*