Küfür cereyanının insanlık için tehlike ve tahribatları

22.06.2018 Tarihinde yayınlanan yazımız;  İman cereyanının dünya ahiret faydaları hakkında idi.
Bu defa insanlığın zehri, tahripçisi, belâsı, vebası ve kanseri olan “küfrün” dehşetinden bahsetmeye çalışalım.

İmanlı bir kalp; herşeye pozitif bakma ve iyi görme meylindedir, bu âlem ve memleketi bir umumî şenlik yeridir, güzel bir nimettir, hayat ve yaşamak ise Hakkın yolunda olduğu zaman bir saadet kaynağıdır.
Hodbin; yani bencil, kibirli, kendini beğenmiş imandan nasibi olmayan birisi için de, bu dünya, kendi tabiri ve haliyle; talihsizliklerin temeldir. Hodgâmdır, yani kendisi için düşünür, kendisi için yaşar, sadece kendi rahatını ve keyfiyle sınırlı bir dar kafesin içindedir. Hodendiştir; yani bütün endişe ve düşüncesi sadece kendisidir. Hem bedbindir. Yani, daima kötümser ve karamsardır. Bedbin olduğundan bedbinlik cezası olarak nazarında her mekân, her olay, her insan, herşey boş ve karanlıktır.

Küfür; İki Kısımdır, bir kısmı, bilmediği için inkâr eder; ikincisi, bildiği halde inkâr eder. Bazıları, bilir, lâkin kabûl etmez. Bazıları da yakînî var, lâkin itikadı yoktur veya tasdiki var, vicdânî iz’anı yoktur.

Küfre düşen bir insan için; bütün canlılar; âciz bîçarelerdir. Bütün varlıklar onun nazarında; zorba müdhiş adamların ellerinden, tahrîbatlarından vâveylâ eden zavallılardır.
Bütün gezdiği yerler; bütün olaylar, herşey, böyle hazîn, böyle elîm bir haldir onlar için.
Bütün memleket, sanki ağlayanlarla dolu olan bir yas evi gibidir bu tipler için. Fakat acı olanı bunca muzlim hâleti hissetmemek için bu bedbahtlar sarhoşluktan başka çare bulamaz.

Çünkü herkes ona; düşman ecnebi görünür. Hayat dahi; müthiş cenâzeler, me’yusâne ağlayan yetimlerden ibarettir. Vicdanı, azab içindedir. Batnındaki çirkinlikler, zâhirine aksetmiş haldedir. Gülmeyi ağlamak, terhisatı, soymak talan etmek tevehhüm eder. Aklını başına alamaz. Kalbini temizleyemez. Hakikatin görünmesini engelleyen musibetli bir perdenin arkasındadır.

Bu yol çok zorlu olmakla birlikte, bu yola girmek hele de böyle dehşetli bir zamanda birçok kimseden çok ta uzak değildir. Çünkü Bediüzzaman’ın harika bir tespitiyle;

“Herbir günah içinde küfre gidecek bir yol var. O günah, istiğfarla çabuk imha edilmezse, kurt değil, belki küçük bir mânevî yılan olarak kalbi ısırıyor.”

(Risalei Nur Külliyatından 2. Lem’a)

Onun için çok dikkatli olunmalı, bu hercü merc ve dehşet asrında, çoluğumuzu, çocuğumuzu yakın dostlarımızı küçük-büyük demeden İslam aykırı olan her türlü günahlardan uzak tutmanın yollarına müracaat edip tam tatbik etmeliyiz.

Çünkü küfür;

Adaletin, merhametin tatil edildiği bir dehşetli haldir.
Ahmakane, sarhoşâne, dîvânece bir hezeyândır.
Allah’ın sonsuz ni’metlerine bir küfrândır.
Arz ve semâvâtı hiddete getiren bir isyandır.
Bâki meta’ yerine fâni meta’a müptela eden bir zehirdir.
Bir büyük zulümdür.
Bir cehildir, fenâlıktır, tahribdir, âdem-i tasdiktir, yani Allah korusun! Allah’ın yokluğunu tasdik yoludur.
Bir Seyyie iken, bütün kâinâtı kıymetsizlikle ve abesiyetle tahkir ve delâil-i vahdâniyeti gösteren bütün mevcûdâtı tekzib ve bütün tecelliyât-ı esmâyı tezyiftir.
Bütün çeşitleriyle kizbdir, yalancılıktır.
Bütün esmâ-i İlâhiyyenin tezyifini, bütün insâniyetin aşağılanmasının sembolüdür.
Bütün eşyayı birbirinden ayrı gösteren, birbirine yabancı ve düşman nazarıyla baktıran bir bir belâdır.
Bütün kâinâtı tahkirdir, kıymetlerini tenzil etmektir ve bütün masnûâtın vah¬dâniyete şehâdetlerini tekzîbdir ve mevcûdât âyinelerinde cilveleri görünen esmâ-i İlâhiyyeyi tezyiftir.
Bütün zîhayatın; canlıların hakkına, hukûkuna tecavüzdür.
Büyük bir musîbetdir.
Cehennemî bir hâleti yaşatan bir kahır, Cehennem’in bir çekirdeği ve Cehennem’e girme sebebidir.
Cenâb-ı Hakk’ın hakkaniyet ve sıdkını gösteren gayr-ı mütenâhî bütün delil¬lerini tekzîb Zât ve Sıfât-ı İlâhiyyeye cinâyettir. Haşmet-i saltanat-ı İlâhiyyeye karşı inkâr ve istihfâfla mukâbele eder.
Dağları, denizleri, büyük mevcûdât; ruhsuz, müdhiş cenazeler hükmünde gören ve göstermeye çalışan bir sapıklıktır.
Günah kalbe işletip, siyahlandıra siyahlandıra, nur-u imanı çıkarıncaya kadar katılaştıran bir katrandır.
Hak’tan “kat’-ı intisaptır”- yani bağı koparan bir inançsızlıktır.
Hasâretin ve hüsranın yegâne sebebidir.
Hilkati âlemin neticelerini bozan bir tahritirkârdır.
Îmânın zıttdıır.
İnsanı gâyet âciz bir canavar hayvan eder, insanî istidadları ifsad eder, salâhat ve hayrı inkar edendir.
İntizâmsızlığın hâkimiyetidir.
Kâinata büyük bir tahkirdir, mânâsız, gayesiz bir derekeye düşürendir, kâinâtı kızdırandır.
Kalbe ait bir sıfattır.
Kardeşleri bile kardeşlikten çıkaran bir azılı düşmandır.
Kemâlât, terakkiyatı, gelişmeyi, durduran tahribatı iktidar yapan bir zehirdir.
Mânevî bir Zakkum-u Cehennem tohumunu saklayan bir zehirdir.
Mevcûdât âyinelerinde cilve-i esmâyı inkâr eden, bütün esmâ-i İlâhiyyeye karşı bir tezyiftir.
Mevcûdâta bir zulm-ü azîmdir
Nedâmet ve pişmanlığı öteleyen bir felç halidir.
Nihâyetsiz bir cinâyettir. Cinâyet-i mutlakadır, afva kâbil değil dir.
Rahmetin ref’ine ve âfâtın nüzûlüne vesiledir.
Rûhu, kalbi söndürür, zulmetler içinde bırakır.
Sayılamayacak kadar çok olan elîm evham, elemlerin, dehşetlerin, dalâletlerin kaynağıdır.
Seyyiesi bütün mevcûdâtı tahkir eden, kıymetten düşüren bir günah kuyusudur.
Şefkatin, insafın, merhametin katilidir.
Tamamıyla bir tahribdir, âdemdir, musibettir, belâdır.
Umûm mahlûkâtın ve bütün esmâ-i İlâhiyyenin hukûkuna bir tecâvüzdür.
Umûm mevcûdâtı alâkadar eden bir cinâyettir. .
Yolunda yürümek buz üzerinde yürümekten daha zahmetli, daha tehlikeli olan bir karanlık gayyadır.
Yokluk ve ayrılık tahribiyle çabuk bozulup değişen fani maddeleri, ehemmiyetsiz, kıymetsiz, hiç mertebesine indirir.

Cenabı Hak böyle bir musibetten bütün inananları, aileleri, gençlerimizi muhafaza etsin Amin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*