Küllî İrade, hücreler adedince çekirdekte tecessüm eder

Kâinatın genelinde gözlenen bir kontrollü ve iradeli hareket hücrede de açık bir şekilde izlenmektedir. Bütün varlıklar sanki neyi, niçin yapıyor olduklarını ve nasıl yapacaklarını biliyormuş gibi bir hal sergilerler. Ancak, bilimler vasıtası ile bu bilgilerin neler olduğu ve neleri bilmeleri şartı ile bu haller içinde olabilecekleri ortaya kondukça, insanı, varlıkların en şuurlusu ve en üst düzey bilgilere namzet olanını bile aşan bu bilgilerin, mevcudatın kendinden kaynaklanıyor olabilmesinin mümkün olmadığı açığa çıkmaktadır.

Bu durum, hücre içinde, çekirdekte de aşikar bir şekilde gözlenir. Kendisi mikroskobik bir yapı olan hücrenin içinde yer alan küçük kürecik sanki bir dünyayı, hatta küçük bir kainat olan insanı potansiyel olarak içinde taşır. Burası hücrenin kontrol merkezidir. Hem hücre içindeki kimyasal reaksiyonları hem de hücrenin çoğalması ve bu maksatla kendi benzerini oluşturacak mekanizmaları kontrol ediyor gibi gözükür. Çekirdekte asırlardır gen şeklinde ifade ettiğimiz çok sayıda deoksiribonüklerikasit (DNA) bulunur. Genler, sitoplazma içindeki protein enzimlerin karakteristiklerini belirlerler ve bu şekilde sitoplazma içinde cereyan eden faaliyetleri kontrol ederler. Çoğalmayı kontrol için önce genler kendi benzerlerini kopyalarlar. Bu işlem tamamlandıktan sonra hücre mitoz adı verilen özel bir süreçle ikiye bölünür ve tek hücrede iki yavru hücre oluşur. Bu hücrelerin her ikisi de iki takım gen alır.

Çekirdeğin mikroskop altında incelenmesi, hangi mekanizmalarla bu kompleks kontrolleri gerçekleştirdiği konusunda net bir fikir vermez. Hücrenin çoğalması, başkalaşması gibi mekanizmalar ilk hücrenin teşkilinden itibaren başlar ve daha sonra her hücrenin kendi özel vazifeleri ile ilgili enzimlerle yürütülen akıl almaz işler burada kontrol edilir.

Hücre içindeki bu küçük kürecikte kasların işleyişi, yemeklerin karbonhidrat, yağ, protein ve mineraller şeklinde kullanılır hale getirilmesi, glikozun hücre içine alınması, insülin salgılanması, ağrının uyarılması ve daha pek çok hayati fonksiyonun kontrolü yürür. Akıl almaz döngüler, biri birini takip eden işlem basamakları, aralarda işlem gören enzimler, bu enzimlerin zamanında uygun yerde bulunması için işleyen muhteşem organizasyon sanki bu küçücük kürenin içinde yer alan genlerle yürüyormuş gibidir. Oysa ne çekirdekte, ne DNA’da, ne proteinlerde, ne de kromozomlarda bu muhteşem organizasyonu yapabilecek bir ilim, irade ve kudret tezahürü gözükmez. Üstelik ilk hücrenin en son ortaya çıkan hücreyle, hatta ilk atomla irtibatlı olduğu, bu varlık aleminde hücre ve çekirdeğin sadece kendi ile bağlantılı kısımdaki işleri yürütüyor olması yeterli olmaz. Bütün diğer hücrelerin işleyişleri üzerinde de etkili olmalı ve bütünü görerek kendi durumunu ve onların durumunu şekillendirecek bir tavır sergilemelidir. Yani çekirdek sadece kendi bulunduğu hücre ile irtibatlı değil, bedenin diğer bütün hücreleriyle, biraz daha öteye gidildiğinde varlık aleminde bulunan bütün canlılar ve onların hücreleri ile, nihayetinde kainattaki bütün atomlarla irtibatlıdır. Yani işleyişinin kendi kabiliyetleri ve ondan kaynaklanan bir güçle yürüyebilmesi için, çekirdek bütün diğer çekirdekler üzerinde, kainatın tamamında hakim olmalı hatta hakim-i mutlak olmalıdır! Oysa, çekirdek bir cins isimdir. Yani belirli tek varlığı ifade etmez. Çekirdek kelimesi trilyonlarla ifade edilen bir sayıdaki varlık grubunun karşılığıdır. Yani çekirdek hakim-i mutlaktır dendiğinde aynı zamanda diğer çekirdeklerin de mutlak hakim olduğu ve bir çekirdeğe diğer çekirdekler zaviyesinden bakıldığında onların hepsinin mahkumu olduğu sonucu ortaya çıkar. Yani aynı çekirdeğin mahkum-u mutlak olması gerekir. Oysa çok net bir mantık kuralı iki zıddın hem de mutlak şekilde tek varlıkta bir arada bulunabilmesinin mümkün olmadığını ortaya koyar. O halde irade sahibi, kontrol eden, irtibatlandıran çekirdek değildir.

Sokakta koşan çocuklar, otobüsleri dolduran insanlar, işyerlerinde koşuşturan işçiler kısacası bütün yönleriyle sosyal hayat, hücreler ve onların çekirdekleri içinde işleyen akıl almaz işleyişlerin bir tezahürü şeklinde yürümektedir. Ormanlardaki hayat, sualtı alemi, çevremizi saran kuşlar, böcekler ve kelebeklerin kaynaşmaları gerisinde yine genetik şifreler ve yine çekirdekler gözükür.

Varlığı ve hayatı şekillendiren bu akıl almaz ve sonsuz bir ilim, kuşatıcı bir hikmet, hesaba gelmez bir kudret ve mutlak hakimiyet gerektiren işleyişler, varlıkta bir nokta kadar bile hükmü olmayan çekirdeklerden kaynaklanamaz. O halde bütün bu sıfatları mutlak boyutları ile taşıyan külli bir irade varlık aleminde hücreler adedince tecessüm etmiş bir şekilde tezahür etmektedir. Mutlak, her an yenilenmekle, sayılabilir türdeki varlıkların bir tür mutlakiyete mazhar olması ve genişliğini ifade için trilyonların ifade edemediği şekilde çok sayıya dağılması ile mülke ya da varlık alemine sığdırılmıştır.

Çekirdek de zerre gibi, kaderin ve kudret kaleminin varlığa, mülke uzanan bir ucu olmalıdır. Çekirdek her haliyle ve lisan-ı haliyle külli bir iradenin, dakik bir programın, mutlak bir ilmin, bir nokta ile ifadesidir. Bir Kadir-i Mutlak’a, bir Alim-i Küll-i Şey’e ve bütün esmâya işaret eden ayrı bir alemdir.

Benzer konuda makaleler:

1 Yorum

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*