Külliyattan sorarım!

Bazı kardeşlerimiz, ya farkında olmayarak ya da alışkanlıktan olsa gerek, geleneksellikten kurtulamıyorlar. Herhangi bir meseleyi Risale-i Nurdan arayıp tetkik etmek yerine kendince itibar ettiği birilerine soruyor. Ya abi dediği, ya da hoca bildiği birilerine müracaat ediyorlar. O da kendi anladığı şekilde “Bana göre” diye başlıyor anlatmaya.

‘Ne var bunda’ diyebilirsiniz. Ama ben buna itiraz ediyorum ve bunun karşısındayım. Çünkü sorduğunuz kişi ile sizin kabiliyetleriniz aynı değil. Hem Risale-i Nur herkesin istidadına göre açılır. Bir mesele beraber okunup herkes anladığını ifade edebilir. Bu aynı zamanda Üstadımızın da ders metodudur. Fakat birilerine sorup onu referans kabul etmek asla kabul edilemez. Eğer ısrar edilirse altından başka şeyler çıkar ve hizmetin ihlası kaçar.

Bir meseleyi daha açmak lazım. “Risale-i Nur dersine gidelim” diyoruz ve hemen birileri, birilerinin güzel ders yaptığını söylüyor. Şunu belirtmek istiyorum, “Risale-i Nur dersi yapmak” diye bir şey yoktur. Çünkü Risale-i Nur’un birileri tarafından ders verilmesi söz konusu olamaz. Olsa olsa “ders okumak” diye tarif edilebilir. Diksiyonu düzgün olan kardeşlerimizin ya da ilgili mevzuları beraber okuyan kardeşlerimizin okuması dinleyenler açısından faydalı olabilir.

Öte yandan bu ders okuyan kardeşlerimizin herhangi bir üstünlüğü yoktur. Çünkü biz imamlık şerefini kardeşimize bırakan biz hizmet anlayışına sahibiz. Ama birilerinin, bunu su-i istimal etmesine meydan vermemeliyiz. İki gün ders okuyup, daha sonra da “Benden başkası okuyamaz” tarzında bir olumsuzluğa sebep olunmamalıdır.

Risale-i Nur birilerinden ders alınmaz. Bir şahıs ne kadar dahi olursa olsun Risale-i Nur’u her yönüyle anlayamaz. Sadece kendine açılan pencereden istifade edebilir. Ve herkesin penceresi de farklıdır. O nedenle Risale-i Nur’u, Risale-i Nurdan sormak lazım. Araya aracı koymadan, direkt muhatap olarak okumak gerekiyor. Zübeyir Ağabeyin dediği gibi; “Aynı mevzu Risale-i Nur’un bir başka bölümünde varsa onunla beraber okumak” tarzında okumak daha faydalı olur.

Üstadımız Asa-yı Musa’da; ”Kastamonu’da lise talebelerinden bir kısmı yanıma geldiler. ‘Bize Hâlıkımızı tanıttır; muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar’ dediler. Ben dedim: Sizin okuduğunuz fenlerden her fen, kendi lisan-ı mahsusuyla mütemadiyen Allah’tan bahsedip Hâlıkı tanıttırıyorlar. Muallimleri değil, onları dinleyiniz” dediği gibi.

Biz de, Risale-i Nur ile alakalı her meseleyi Risale-i Nurdan soracağız. Ancak Üstadımızın sabah dersinde yaptığı gibi yapabiliriz. Üstadımız dersi dinleyenlere tek tek nasıl anladığını soruyor ve kendisinin de nasıl anladığını ifade ediyor. Neden böyle yaptığını soranlara; “Herkes herkesin nasıl anladığını da anlamış olur” tarzında ifade ettiğini rahmetli Bayram Yüksel ağabey nakletmişti.

O halde birkaç kişi bir araya gelip Risale okumanın, ‘neden tavsiye edildiği’ de anlaşılmış oluyor. Okuyanlar ayrı ayrı nasıl anladıklarını ifade edecek ve herkes herkesin anladığından istifade edecekler.

Allah bizlere Risale-i Nur’u çok okuyup, beraber mütalaa edip istifade etmeyi lütfetsin. Başkalarının da istifade etmelerine vesile eylesin. Âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*