Kur’ân hakikatlerinin dellâlıyız

altBenim bu otuz sene hayatımda ve Yeni Said tabir ettiğim zamanımda bütün Risale-i Nur’da yazdıklarım ve şahsıma temas eden hakikatlerinin tasdikiyle ve benimle ciddî görüşen ehl-i insaf zatların ve arkadaşların şehadetleriyle iddia ediyorum ki; ben, nefs-i emmaremi elimden geldiği kadar hodfüruşluktan, şöhretperestlikten, tefahurdan men’e çalışmışım.

Ve şahsıma ziyade hüsn-ü zan eden Nur Talebelerinin, belki yüz defa hatırlarını kırıp, cerh etmişim. “Ben mal sahibi değilim, Kur’ân’ın mücevherat dükkânının bir bîçare dellâlıyım” dediğimi, hem yakın dostlarım, hem kardeşlerimin tasdikleriyle ve emarelerini görmeleriyle, ben değil dünyevî makamatı ve şan ve şerefi şahsıma kazandırmak, belki manevî büyük makamat faraza bana verilse de, fakat hizmetteki ihlâsıma nefsimin hissesi karışmak ihtimaline binaen, korkarak o makamatı da hizmetime feda etmeye karar verdiğim ve fiilen de öylece hareket ettiğim halde…

Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 425

***

Bunu da size kat’iyen beyan ediyorum:

Şahsıma tahkir ve ihanet ve çürütmek ve işkence, ceza gibi ne gelse, Risale-i Nur’a ve şakirdlerine benim yüzümden zarar gelmemek şartıyla, şimdiki mesleğim itibarıyla, kabule karar vermişim. Bunda da ahiretim için bir sevap var. Ve nefs-i emmarenin şerrinden kurtulmama bir vesiledir diye, bir cihette ağlarken, memnun oluyorum. Eğer bu bîçare masumlar benimle beraber bu meselede hapse girmeseydiler, mahkemenizde pek şiddetli konuşacaktım…

Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 427

LÛ­GAT­ÇE:
cerh etmek: Reddetmek, kabul etmemek.
dellâl: Duyuran, çağıran, ilân eden.
hodfüruşluk: Kendini beğendirme çalışma, kendini satma.
men’: Sakındırma.
mücevherat: Mücevherler, kıymetli şeyler.
nefs-i emmare: Kötülüğü isteyen nefis.
tefahur: Gururlanma, kibirlenme.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*