Kur’ân hizmeti içinde bulunabilmek

Kur’ân hadimlerinin, Risale-i Nur’u okuyanların, iman hizmetkârlarının; bu ahirzaman dalâleti, sefahati ve gaflet dalgalarının hücumları zamanında sığınacakları en selâmetli sahil ve yer inayet-i Rabbaniyedir.

Cenâb-ı Hakk’ın merhamet, şefkat ve yardımlarından medet beklemektir. Nur hizmetiyle tanışan, bu yolda gidenlere yoldaş olanlar bilirler ki, Cenâb-ı Hakk’ın inayet ve keremi her zaman onlarla beraberdir. Yeter ki onlarda iman, Kur’ân, İslâmiyet ve Nur hizmetiyle bir ve beraber olsunlar. Hemen herkes, bu hizmet-i imaniye ve Kur’âniye’ye mazhar olduktan sonra kendi üzerinde tecelli eden ikramı, ihsanı, bereketi ve nimeti hisseder…

Hepimizin az, çok hissettiğimiz bu güzellikleri, inayet ve bereket tecellilerini ihlâsla, Allah için, uhuvvetle, ahiret kardeşlerimizle paylaşmamız, bölüşmemizde bu nimetlerin güzellikleri içerisinde zikredilebilir.

Bizler daima kazaya rıza göstererek, kadere teslim olarak bu hizmette ki yerimizin, konumumuzun, hademeliğimizin, hizmetkârlığımızın kıymetini bilirsek, anlarsak, derk edersek; rahmet ve ihsan sahibi Cenâb-ı Hak da bizleri bu Risale-i Nur hizmetinde muvaffak eder, iman, Kur’ân dâvâsında muzaffer eder, inşallah.

Hayatın kader programı içerisinde başımıza ne gelirse sabırla ve tevekkül ile karşılamak gerekir. Rabbimizin teşekkür ve şükür bekleyen nimetlerine kanaat ve hamdle mukabelede bulunmak, zikir, tesbih, duâ ve ubudiyette geri kalmamak gerekir.

Bütün mahlûkatın, bütün hayatlarında ve hallerinde büyük bir nimetlendirme ile bakıldığını düşünerek, tefekkür ve akıl ederek Rahim-i Mutlakın şefkat ve merhamet sinesine kendimizi teslim etmemiz gerekir. Kul olduğumuzu bilerek bir Rabb-i Rahimin varlığını kendimize her şeyiyle kabul ettirmemiz, bunu fiillerimizle, O’nun emirlerini yerine getirmek yolunda mükemmel bir ubudiyetle göstermemiz gerekir.

İnayet-i İlâhiyeyi, ikramat-ı İlâhiyeyi, bereket ve ihsan-ı İlâhiyeyi başımızda görmek, hayatımızda yaşamak istiyorsak; bu nur, Kur’ân hizmetinde ihlâsla ve teslimiyetle hareket etmemiz gerekir.

Elbette ki ihlâsla hareket etmek zordur. Şeytan, nefis, günahlar ve dalâlet, sefahat alud haller üzerimize sel gibi gelerek bizleri kuşatmaktadır. Biz eğer teslimiyetle, ihlâsla Hâlıkımızı razı edebilirsek, inşaallah bu kuşatmalar bir hiç olacak ve tesirleri kalmayacaktır.

Bizlere düşen ihlâsı kazanmak ve muhafaza etmek; bu hizmet-i Kur’âniye ve imaniye içerisinde bulunabilmek, devam edebilmektir…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*