Kur’ânî tebliğ ve irşad metotları (1)

Yakınlarıyla tartışmalı bir sohbet yaşayan kardeşimiz, tebliğ ve irşad metotları hakkında bilgi istedi.

Tebliğ, Peygamberî bir vasıftır. Her mü’min, onu model almalıdır. İslâm anlatılırken, gayet nazik olmalı. Özellikle imanî meselelerde tartışma caiz değildir. Kur’ânî tebliğ ve irşad metotlarının ana maddelerini şöyle sıralayabiliriz:

 

* Nâzik ve yumuşak muâmele: Kur’ân’ın tebliğ ve irşadının ana umdelerindendir:
“Firavun’a gidin. Çünkü o, iyiden iyiye azdı. Ona ‘yumuşak söz’ söyleyin. Belki o, aklını başına alır veya korkar”,1 “Mü’min kullarıma şunu söyle ki, inkârcılara karşı ‘en güzel sözü’ söylesinler; ‘hiddet göstermeksizin delilleri en güzel bir şekilde ortaya koysunlar’. Çünkü şeytan aralarına nifak sokar…” 2
Kur’ân’da, rablık iddiasında bulunan Firavun’a karşı bile “kavl-i leyyin”, yani gayet nâzik ve yumuşak üslûp kullanılması istenmesi, diğer insanlara nasıl davranmamız gerektiğinin ipuçlarını veriyor.

* Tebliğ ve irşadda, dâima kolaylık yolunun benimsenmesi pek çok âyette belirtilir:
“Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez.” 3
“Allah kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmez.” 4
Beliğ-i Zîşan Efendimiz de (asm), bunu fiilen gösterirken, “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin”  5 hadisiyle takviye eder.

* Tehdit ve cebir yolunu değil, iknâ metodunu kullanmalıdır:
Kur’ân, 780’i aşkın âyette, “aklı, ilmi, araştırmayı, tahkiki, incelemeyi, tefekkürü” dikkatlere sunarken, “İnsanları Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütlerle çağır…”  6 diye ferman eder. Dikkat edilirse, “hikmet ve güzellikle öğüt, güzelce mücadele”, bir tavsiye değil, bir “emir”dir.

* Bugünü geçmiş devrelere kıyas ederek ‘iddiâyı parlak göstermek’le yetinmemeli. İddiayı ‘ispat ve izah lâzım’dır. Tesir için ikna etmek gerekir. “Medenilere galebe çalmak ikna iledir; söz anlamayan vahşîler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz; husûmete (düşmanlığa) vaktimiz yoktur.”  7

* Korku ve ümit dengesini muhafaza etmeli: Çağın insanın duygusal boyutunu nazara alarak ümit ve korku dengesini gözetmek şarttır. Ne en basit ibâdet ve iyiliklerle âmiyâne bir ifâdeyle “Cennet parselletmeli”, ne de “ne yaparsa yapsın, kurtuluşun mümkün olmadığı korkusunu” yaymalı…

Dipnotlar:

1- Kur’ân, Tâhâ, 42-44.
2- A.g.e., İsra, 53.
3- A.g.e., Bakara, 185.
4- A.g.e., Bakara, 286.
5- Buhârî, İlim: 12, Müslim , Eşribe: 70.
6- Kur’ân, Nahl, 125.
7- Tarihçe-i Hayât, Yeni Asya Neşriyat, s. 52.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*