Kur’ân’ın içtimâî hayata bakan ölçüleri

Sosyal çalkantı, siyasî istikrarsızlık, hatta ekonomik krizlerin ana sebebi; sosyal hayata bakan Kur’ânî ve Nebevî ölçüleri rehber almamaktan kaynaklanmaktadır.
Hak ve hürriyetlerin işlememesinin, demokrasinin rayına oturamamasının, darbelerin sebebi de budur.

Çağımızın en belirgin özelliği ilim ve mesleklerin dallanıp-budaklanması, iş bölümü ve her meselede uzmanına müracaat edilmesi zarûretidir. Meselâ, muayene ve tedavi için doktora gideriz. Bir mesken ve yapının inşaasının planını çizdirmek için iyi bir inşaat mühendisi veya mimar ararız. Bir makinenin nasıl kullanılacağını öğrenmek için makine mühendisine gideriz. Bir müzeyi veya ülkeyi ziyaret ettiğimizde bilgili bir rehber isteriz. Savaş tekniği ve taktiklerini de askerler, özellikle kurmay olanlar çizer…

Doktora bedel mühendise muâyene olmaya kalkan hasta, cinnetini ilân ederek tabutunun planını çizdirir! Evinin planını mâhir de olsa kimyagere çizdirmeye kalkan, kendisiyle birlikte aile efradının da idam fermanını imzalar! Dinî bir meselede fetva için müftüye, fıkıh uzmanına; dinin diğer meseleleri için de mânevî ilimlerde ihtisas sahibi olanlara gitmemiz aklın, mantığın, ilmin emri ve çağın gereği değil mi?
Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye, tüm insanlara, çağlara, toplumlara mesleklere, meşreplere rahmettir. Çağımıza bakan içtimâî ölçüler, hizmet stratejileri de ihtivâ eder. Bunları elbette makine mühendisi, gazeteci, tıpçı veya siyasetçiler değil; Kur’ân ve Hadis otoriteleri ortaya çıkarır.

Ezher Üniversitesi eski şeyhi, Mısır Yüksek Din Kurulu Genel Başkanı Ahmed Ömer Haşim gibi gerek günümüz, gerekse Bediüzzaman’ın çağdaşı pek çok âlim şu hususta söz birliği etmiştir:
“Bediüzzaman tarihte az rastlanan ender şahıslardan birisidir. Her yüz senede gelecek müceddidlerin en güzel örneği Üstad Bediüzzaman’dır.”

Müceddid, dinî hakikatleri çağın anlayışına göre ortaya koyan, hulûl eden hurefeleri temizleyen, ferd ve toplum hayatıyla ilgili Kur’ânî ve Nebevî hizmet stratejileri çizen, ölçüler veren, yeni bakış açıları kazandıran kişidir. Zamanımızın müceddidi Bediüzzaman Hazretlerinin, içtimâî ölçüleri belirlemekle de vazifeli olduğunu ortaya koyan sözlerinden bazıları şöyledir:

“Risâle-i Nur, istikbali de aydınlatan bir Kur’ân tefsiridir.”, “Anladım ki, (Risâle-i Nur) tam şu zamandaki ihtiyaca muvâfık ve derde lâyık bir ilâç hükmüne geçiyor.”, “Risâle-i Nur, amel-i sâlih noktasında, îman cânibinden, herkesin başında her vakit bir mânevî yasakçıyı bulundurur. Cehennem hapsini ve gazab-ı İlâhîyi hatırına getirmekle, fenalıktan kolayca kurtarır.”, ”Biz, Risâle-i Nur’la, bu memleketin ve istikbâlinin en büyük iki tehlikesini defetmeye çalışıyoruz… Birinci Tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir sûrette girmeye çalışan anarşîliğe karşı sed çekmek. İkincisi: Üç yüz elli milyon Müslümanların nefretlerini kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük nokta-i istinadını temin etmektir.” 1 “Şu kitap (Münâzarât), hem de siyâset tabiblerine, teşhis-i illete dâir hizmet ile muvazzaftır.” 2 Yani, siyasî, içtimâî hastalıkları teşhis ve tedavi ile vazifelidir.

Dipnotlar:

1- Hizmet Rehberi, s. 22., 24., 53., 54.;

2- Münâzarât, Said Nursî, Y.A.N., s. 46.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*