Kur’ân’ın nazmındaki bir kısım remizlerini tefsir

Bediüzzaman’ın, Al-i İmran Sûresi 64. âyetindeki “Ya Ehle’l-Kitab” ifadesi hakkında şu orijinal tesbiti işâri tefsire de örnek teşkil ediyor:

“Ya ehle’l-Kitab lâfzı, Ya ehle’l-Mekteb mânâsını dahi tazammun eder”. Bakara Sûresi’nin ilk âyeti hakkında, “Elif Lam Mim lisan-ı haliyle hem muarazaya meydan okur, hem mu’ciz olduğunu ilân eder” yönündeki tesbiti de bu kabildendir.”

Yine Bediüzzaman, Kur’ân’ın nazmındaki bir kısım remizlerini tefsir eder. Kur’ân’ın yedi çeşit olan mu’cizeliğinin en incesi, fakat kuvvetli ve lâfzî fakat hakikatlisi, nazmından, (söz diziminden) tecelli ediyor.” demektedir.

Esasında Kur’ân’a girdikten sonra gayblıktan çıkan ve bize göre “gaybi” olan birçok mânâyı, hakikati, müjdeyi Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinden ve hadis-i şeriflerden keşfediyor, çıkarıyor.

Şu hususu da kesinlikle vurgulamak gevrekir: Risale-i Nur’un hiçbir yerinde, “Bu mânâları ben buldum ve bu âyet Risale-i Nur hakkındadır!” demiyor.

Ve Risale-i Nur’da asla şahsını öne çıkarmıyor; yalnızca yukarıdan beri izah etmeye çalıştığımız İşarî tefsirin kurallarını kullanarak Kur’ân Âyetlerinin işaret ettiği küllî mânaların yüzlerce işarî mânalarından birinin de Risale-i Nur’a işaret eylediğini belirtiyor.

Elmalılı Hamdi Yazır da işarî tefsir hakkında şu tesbitleri yapar:

“Kur’ân’ın lisanı lügaz ve muamma gibi remizden ibaret sembolik bir ifade değildir. Şüphe yok ki nususta asıl olan mâni bir karine bulunmadıkça zahiri üzere haml olunmaktır. Bununla beraber şu da muhakkaktır ki Kur’ân’ın Ümmü’l-Kitab olan muhkematının yanında hafi, müşkil, mücmel ve müteşabihatı, hakikatı, mecazı, sarihi, kinayesi, istiaresi, temsili, tensisi, iması, belagatinin nükteleri, tarizleri, telmihleri, remizleri de vardır. Bütün bunlarda en vazıh olan mânâ maksut olmakla beraber müstetbeat-i terakib (satır arası mânâlar) denilen ve tali derecede matlup olan nice ifadeler de vardır.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*