Kurban ve fazileti

Kurban, Allah yolunda mü’min kulun İlâhî rızayı kazanmak için yaptıkları mâlî bir ibadettir.

Kurban eti, derisi ve yünü ile mü’min kullar arasında ahlâkî ve içtimaî yardımlaşmayı temin eden en mühim vasıtalardan biridir. Fakirler gözetilir, kurbanın etinden faydalandırılırlar. Şartlarına uygun olarak kesilen kurban ile kulun İlâhî rızaya kavuşması umulur. Bu hususta Allahımız’ın vadi ilâhîsi vardır. Kurban yalnız biz ahir zaman Nebisinin (asm) ümmetine mahsus bir ibadet değildir. Zamanı mazideki bütün peygamberler ve ümmetlerine kurban kesmek emredilmiştir.

Bu hususu Kur’ân-ı Kerîm bize şöyle buyurmuştur:

“Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden), ‘Andolsun seni öldüreceğim’ dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder”1

O iki kardeşten Habil bir koç kesmişti, Kabil de ekin vermişti. Kabul olunan Kurban Habil’indi. Kabil buna içerlemiş, kardeşine “And olsun seni öldüreceğim.” demişti. Kabil bu hasedi ile kardeşi Habil’i öldürerek, insanlık tarihinde ilk cinayeti işlemiştir.

Kurban ibadeti, kulu dikkate, rikkate, kulluğunu ifa etmeye yöneltir, dini emirlerde hassasiyet uyandırır. Kurban, sadece et ihtiyacını karşılamak amacına dönük bir ibadet değildir. Kurbanın maddî varlığından insanlar faydalanırken kurban kesen mü’minlerde ilâhî sevaba kavuşurlar.

Allahu Teâlâ şöyle buyurur:

“Elbette kurbanların ne etleri ne kanları Allah’a erişmez, fakat Allah’a sizden ancak takva sahipleri (halis ve kâmil mü’minlere) ulaşır.”2

Diğer bir âyette de Allahu Zülcelâl şöyle buyurur:

“Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın (dininin) işaretlerinden (kurban) kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerinde dururken üzerlerine Allah’ın ismini anınız ve (kurban ediniz).”3

Burada şunu da belirtmek yerinde olacaktır. Kurbanlar kesilirken mutlak surette Allah’ın ismi zikredilmelidir. Bu durum yalnız kurbanda değildir, diğer kesilen hayvanlar olsun besmele çekmek şarttır.

Kurban ibadetini yerine getirmek için kan akıtılması lâzımdır. Çünkü kan akıtmak kurban ibadetinin bir rüknüdür. Kurbanın diri diri veya bedelinin tasadduku yani fakirlere ve muhtaçlara verilmesi mümkün değildir.

Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulmaktadır:

“Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği dört ayaklı hayvanlar (kurbanlar) üzerine belirli günlerde Allah’ın adını ansınlar.”4

Kurbanda dünyevî ve uhrevî faydalar vardır. Dünyadaki faydaları arasında fakirlere, yoksullara yardım etmeyi, piyasada alış verişin artmasını, hayvancılığın gelişmesini sayabiliriz. Uhrevî faydası ise pek büyüktür. Çünkü, kesilen kurbanlar ahirette baki bir cisim olarak verileceği hakkında Bediüzzaman Sözler adlı eserinde şöyle ifade eder:

“Kurban olarak kesilen bir koyuna, ahirette cismanî bir vücud-u baki vererek Sırat üstünde sahibine burak gibi bir bineklik mertebesini vermekle mükâfatlandırıyor; öyle de, sair ziruh ve hayvanatın dahi, kendilerine mahsus vazife-i fıtriye-i Rabbaniyelerinde ve evamir-i Sübhaniyenin itaatlerinde telef olan ve şiddetli meşakkat çeken ziruhların, onlara göre bir çeşit mükâfat-ı ruhaniye ve onların istidadlarına göre bir nevi ücret-i maneviye, o tükenmez hazine-i rahmetinde baid değil ki, bulunmasın.”5

Resulullah (asm) şöyle buyurmuştur:

Hz. Aişe (ra) anlatıyor: Resulullah (asm) buyurdular ki:

“Hiçbir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zira, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin.” 6

Rezîn şunu ilâve etmiştir: “Kurban sahibine, hayvanın her bir tüyü için sevap vardır.”

Bir başka hadiste de şöyle buyrulmuştur:

Zeyd İbnu Erkam (ra) anlatıyor: Resulullah’ın (asm) ashabı:

“Ey Allah’ın Resulü dediler, bayram günü kesilen şu kurban nedir?”

“Bu babanız İbrahim’in (as) sünnetidir” buyurdular.

Ashab:

“Pekiyi, kurban kesmede bize ne gibi sevap var ey Allah’ın Resulü!” “Kurbanın her bir kılı için bir sevap” buyurdular.

Ashab tekrar:

“(Kesilen kurban, koyun kuzu gibi) yünlü ise ey Allah’ın Resulü (sevap nasıl olacak)?” diye sordular. Hz. Peygamber (asm):

“Yünün her bir kılı için de bir sevap var!” buyurdular.

Kurbanın dünyevî ve uhrevî faydaları hakkında da Allahu Teâlâ şöyle buyurmaktadır:

“Kurbanlık deve ve sığırları da Allah’ın size verdiği dinin alâmetlerinden kıldık. Sizin için bu kurbanlıklardan dünyevî, uhrevî faydalar vardır.”7

“İşte bu kurbanlardan yiyin ve müzdar fakirleri de doyurun.”8

Hz. Peygamber (asm), kurban kesmenin İslâm nişanesi olarak görür ve ümmet için bir görev olduğunu şöyle belirtir:

“Kurban kesecek güçte olup da, kesmeyen namazgâhımıza yaklaşmasın.”9

Dipnotlar:
1- Maide Sûresi, 27.
2- Hac Sûresi, 22, 27.
3- Hac Sûresi, 22, 36.
4- Hac Sûresi, 22, 28.
5- Sözler, s. 186. (17. Söz)
6- Tirmizî, Edâhî 1, (1493); İbnu Mâce, Edâhî 3, (3126).
7- Hac Sûresi, 22/36.
8- Hac Sûresi, 22/28.
9- et-Terğib ve’t-Terhib Muhtasarı, s. 227, H: 343.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*