Küresel Kriz ve çaresi

Image
Küresel kriz cümlesi son birkaç yıldır hayatımızın içinde.
Nedir “küresel kriz?”
Kabaca ifade edelim:
Finansal kriz… Biraz daha açalım: Mortgage krizi!
Dünyanın patronu olduğu iddia edilen “küresel güç” ABD, kendi oluşturduğu ekonomik canavarın pençesinden kurtulmanın derdinde.

Sadece ekonomik değil, sosyal boyut açısından da umulmadık noktaya taşıyor bu kriz koskoca ülkeyi…
Şirket yönetmeye hevesli, burunları havada CEO’lar veya ekonomik uzmanlar bile ekonomik ilaç diye sunulan “mortgage” formülünün nasıl olup da iflas ettiğini hala anlayabilmiş değil.
Avrupa, nereden geldiği belli olmayan bu darbe karşısında “abondone” vaziyette… Yaşlı Avrupa’nın yanı sıra okyanus ötesi Doğu ülkeleri, küresel kriz darbelerini savuşturmak derdinde.
Peki rating ölçen, derecelendirme puanlarıyla ülkelerin sermayelerine yön veren çok bilmiş bankalar?
Onlar da birbiri ardına çöküşe sürükleniyor, akıl hocalıkları kendi batışlarına çare olamamakta…
İktisatçılar, finansörler, bankacılar kara kara düşünürken, toplumun diğer katmanları önünü görememekte… Bir sis perdesinin ardından ışık görmek için gözünü dört açmış bekliyor.
Siyasiler panik halinde… Kredi borçluları karamsar, bankalar tedirgin…
Şimdi diyorlar ki, bu kriz Türkiye’yi etkiler mi, yoksa “teğet” mi geçer?
Olumsuzluklar şimdiden kendini göstermeye başladı bile. Bu yazı kaleme alınırken, haber bültenleri borçları yüzünden ailesini katleden bir kuyumcuyu ve cinnet geçiren bir kahvehane sahibinin dramını ekrana getiriyordu.

İntihar eden esnafın arkadaşları inanamaz gözlerle, “Sakin bir adamdı, nasıl yaptı bunu anlayamadık, yarın biz de mi böyle olacağız?” endişesi içinde.
Düşünebiliyor musunuz, çayını içmek istediğimiz esnaf dostlarımızla artık görüşmemiz mümkün değil. Çünkü dükkanları kapalı. Koskoca firma sahipleri bürolarına kepenk vurmuş. İşçisine ücretsiz tatil vermiş. Ne zaman açacakları meçhul.
Görünen o ki, ekonomik daralma sürecek. Bu mengeneyi tutan el sıktıkça sıkacak. Kalan sağlar bizimdir!
*
Bu kriz, Bediüzzaman Said Nursi’nin bir tesbitini hatıra getirdi.
Arşive baktım, Yeni Asya Gazetesi’nde Ekonomist Sami Uslu ile yapılmış bir röportaj var. Dostum Hasan Hüseyin Kemal’in kaleminden aktaralım:
“İktisat Risalesi’ni bugünkü çağdaş ekonomik kavramlarıyla incelemeye çalıştım. Bugünkü ekonomik sistemin eleştirini yaparken İktisat Risalesi’nden çözüm yollarını göstermeye çalıştım… Bence Said Nursi’nin öngördüğü sistem Batı modelinden tamamen farklı. Sadece reel sektöre dayanan bir sistem.”

“…(Bediüzzaman) Çok kısa ve veciz ifadelerle işin özüne inmiş. İktisadın sınırlı kaynak ve sınırsız istek teorisini baştan çürütmüş. Bugünkü olayları mükemmel açıklamış. Batılı makaleleri okuyanlar görür ki akademik olarak dünyanın geldiği noktayı ‘aç gözlülük’le açıklıyorlar. Bu yedinci nüktede var. Krizin kökenlerinde ceo denen modern şeytanın aç gözlülüğü var. Bediüzzaman israfa yer olmayan, kaynakların yerinde kullanıldığı bir sistemi savunuyor. Bugün İktisat Risâlesi’nin öngördüklerini aynen yaşıyoruz. Ziraat ön plana çıktı. Aç gözlülüğün ne kadar zararlı olduğu ortaya çıktı. Bediüzzaman ‘Yedikçe iştihan gider, az yersen çok lezzet alırsın’ diyerek marjinal faydayı muhteşem anlatıyor.” (a.g.g., 20.10.2008)

Küresel kriz canavarıyla ancak ve ancak iktisat ve kanaat kalkanı ile baş edilebilir.

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*