Kurtuluşun sırrı, “Hayye ale’s-salâh”ta saklı!

Image
Yıllar önce “Hayye ale’l-felâh ve irtica” başlıklı bir yazı yazmış ve orada, bizim ‘devrimbaz-düzenbazların’, dünyada hiçbir Müslüman devletin yapmadığı işi yaparak, 25 sene kadar ezanın asliyetini değiştirip, Anadolu insanının tabiriyle “tangır-tungur” diye minârelerde bağırttıkları kelimeleri nazara vermiş ve yine orada yapılan bir şeytanlıktan bahsetmiştik. O da şuydu:

Güya ezân-ı Muhammedî’yi (asm) tahrib edip, Türkçeleştirmişlerdi (!) Bütün kelimelerine tatbik ettikleri halde, bir tek ”Hayye ale’l felâh” kelimesine gelince onun yarısını tercüme etmişler, yarısını ise Arapça olarak bırakmışlardı. ”Haydin namaza!” deyip, “salât”ı Türkçeleştirdikleri halde; “felâh” kelimesini öylece bırakmışlar, “Haydin Kurtuluşa!” manâsında olan bu kelimeyi, öyle tercüme etmemişler, “Haydin felâha!” diye okutmuşlar, akılları sıra “felâhın” kurtuluş olduğunu nazarlara vermemişler ve saklamışlardı. Verselerdi ne olacaktı? O zaman, namazı doğru-dürüst kılmayanlar diyecekti ki “Haa, demek ki kurtuluş namazdaymış, o zaman biz de namazımızı kılalım.” ”Gördünüz mü şeytanlığı?” İşte yapılan buydu. Ama her şeye, her zulme ve baskıya rağmen Müslüman millet, yine de ezanına sahip oluyor, minârelerden her ne kadar öyle okunsa da içlerinden mırıldanarak, ezanı aslî şekliyle okuyordu. Bu şekilde ezan okunmasına asla taraftar olmayan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri ise, ezanın aslını hiç bozdurmadan okumuş ve okutturmuştur. (ağabeylerin anlattığına göre Üstad, namaz kıldığı her mekânda sünnet olduğu için ezan okuttururmuş.-Ezanını aslına döndürüldüğü tarihten sonra da dahil—yakında cami olup, ezan sesi duyulsa da bunu yaptırırmış.) 
Evet, namaz kurtuluştur! Ebedî ve daimî olan ahiret hayatının en büyük kurtarıcısı namazdır! Bu kurtuluş, ezanın içindeki “haydin namaza!”dan sonra “haydin kurtuluşa!” kelimesiyle ilân edilmektedir. Namaz kılanın ancak kurtuluşa ereceği bildirilmektedir. Yani kurtuluşun sırrı, namazda saklıdır. (namaz kılıp da, şahsî günah işleyenler bahsimizin haricidir.) İnsan öldüğünde, kendisine sorulacak ilk sual, imandan sonra namazdır! Onun için ezanın içerisine o kelime yerleştirilmiştir. Daha doğrusu, Peygamberimiz (asm) zamanında, namaza Müslümanların dâvet yolları araştırılır ve istişarî yolla düşünülürken, sahabeden Abdullah bin Zeyd (ra), ın gördüğü bir rüya üzerine, Cenâb-ı Hak tarafından ona rüyada ezanın sözleri bildirilerek, ilâhî bir sevk ile öyle tesbit edilmiştir.
Ezan ve ezanla alâkalı ansiklopedik bilgileri her yerden bulup öğrenmek mümkün olduğundan, yazıyı uzatmamak için oraya girmedik. Bugünlerde ezanın ilk okunmaya başladığının ve rahmetli Menderes tarafından da, tekrar aslına uygun bir biçimde okunuşunun yıldönümleri oluşu, aklımıza bunları getirdi.
Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*