Levh-i Mahfuz’da neler vardır?

suleyman-kosmeneAnkara’dan Rıdvan Şimşek: İlm-i İlahi ve Levh-i Mahfuzda insanın ruhu, bedeni, ağaçlar, kâinat vs. her şey maddi manevi vücutlu şekilde ve hayatlı bir şekilde var mıdır?

İLİM İLE KUDRET FARKLI SIFATLARDIR

lm-i İlahi ile kudret-i İlahiye farklı sıfatlardır, farklı tecellileri vardır. Allah’ın ilmi kâinatı kuşatmıştır. Kâinatta her şeyin bu gününü bildiği gibi, dününü ve yarınını da bilir. Yarınları takdir eder ve levh-i mahfuzda kayda aldırır. Buna kader diyoruz. Levh- mahfuzdaki kayıtlar günü ve zamanı gelince İlahi kudretin tecellisiyle gerçekleşir ve gün yüzüne çıkar, hayat bulur. Buna da kaza diyoruz.

İlmin kaza edilmesi için kudretin devreye girmesi lazımdır. Fakat kudret devreye girdiği zaman da ilim onu kuşatmış haldedir. Yani kudret ilmin haricinde -ilme rağmen farklı- bir tecelliye sahip değildir. İlimde ne varsa tecelliye çıkan da odur. Kudrette ne varsa da ilm-i İlahi onu bilir. Levh-i mahfuzda ise ilm-i İlahinin takdir buyurduğu hadiselerin yaratılış plânları vardır.

Dolayısıyla insanın ruhu, bedeni, ağaçlar, kâinat vs her şey maddi ve manevî vücutlu ve hayatlı şekilde bir tek yerde vardır: Kudretin taalluk ettiği yerde… Yani bulunduğu yerde… Kudret birden fazla yerde taalluk etmişse hiç şüphesiz eşya birden fazla yerde bulunur. Fakat bunun delili yoktur. Bilinen bir hikmeti de yoktur. Kudretin aynı şeyi birden fazla yerde yaratmasına ihtiyaç da yoktur. Çünkü kudret sayısız ve sınırsız biçimde hep yeni tecellilerdedir.

OL EMRİNİN TAHAKKUKU

Kocaeli/Kandıra’dan Tahsin Yılmaz: “Kün feyekûn gerçeği ile Allah’ın kâinatı altı günde yaratması meselesi birbiri ile çelişmiyor mu?”

Allah’ın dilediği olur, dilemediği olmaz. Allah bir şeyin olmasını istedi mi, ona sadece “Ol” der, o şey hemen oluverir.1 Allah’ın emrinin gerçekleşmesini geciktirecek hiçbir etken yoktur.

Ancak Allah’ın emrinin tahakkuk etme zamanını ve yerini hikmet sıfatı belirler. Hikmet sıfatı hangi emrin, ne zaman, nerede, nasıl gerçekleşmesini dilemişse, o zaman, o yerde derhal söz konusu İlahi emirler gerçekleşir. Gecikme olmaz. İhmal olmaz. Mani olmaz.

Cenab-ı Allah dilerse kudretini hikmetinin tasvibinden sonra tahakkuk ettirir. Dünyadaki kudret tecellileri gibi. Dilerse de kudreti ile hikmeti aynı anda tahakkuk eder. Ahiretteki kudret tecellileri gibi. Takdir O’nun, kudret O’nun, hikmet O’nundur. Bu tecellilerin hepsi “Ol der oluverir.” Ayetinde ifadesini bulan çerçevenin içindedir.

Bu meseleyi Bediüzzaman şöyle açıklıyor: “Dünya dârü’l-hikmet ve âhiret dârü’l-kudret olduğundan, dünyada Hakîm, Mürettîb, Müdebbir, Mürebbî gibi çok isimlerin iktizâsıyla dünyada icad-ı eşya, bir derece tedricî ve zamanla olması, hikmet-i Rabbâniyenin muktezâsı olmuş. Âhirette ise, hikmetten ziyâde kudret ve rahmetin tezâhürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan, birden eşya inşa ediliyor. Burada bir günde ve bir senede yapılan işler, âhirette bir anda, bir lemhada inşâsına işareten Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân, ‘vema emru’s-saati illa ke-lemhi’l-basari ev hüve akrab.’ (Emrin gerçekleşmesi ancak göz açıp kapayıncaya kadar yahut daha kısa bir zamandadır.)2 ferman eder.”3

Dipnotlar:
1- Yasin Suresi, 86.
2- Nahl Suresi: 77.
3- Sözler, s. 106.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*