Macaristan’dan Risale-i Nur davasına ait müjdeli bir mektup: “Müsbet hareketin en güzel modelini Yeni Asya’da gördüm”

21 Ekim 2013 tarihinde Risale-i Nur Enstitüsü sekreteri değerli kardeşim Ahmet Dursun: “S.A. Abi, Macar bir kardeşimizden bir mail var. İlginize sunarım. İyi çalışmalar dileğiyle, hürmetlerimle.” şeklinde bir mail gönderiyor ve ekinde de Macaristan’dan gelen maili ekliyordu.

Mail şöyle diyordu:

“Benim adım Yusuf, Macar kardeşinizim. Macaristan’da oturmaktayım. Evliyim, otuz sekiz yaşındayım. Bir erkek çocuğun babasıyım. Budapeşte’deki üniversitede Almanca dili ve edebiyatı, Tunus’taki Bourgheba Enstitut’te Arapça tahsil ettim. Son yıllarda doktora (PhD) yazmasıyla ve tercümelerle meşguliyetim var. Öğretmen olarak çalışırım. İngilizce, Fransızca, Almanca, Arapça ve Farsça bilmekteyim. Türkçe de çok hoşuma gidiyor. Çünkü Macarca’ya çok yakın ve kardeş bir dildir. Türkçe okuyarak anlamam çok iyidir. Ama konuşma fırsatım az oldu. Osmanlıca’da Ömer Seyfettin hikâyelerinden birçok okudum ve Risale-i Nur’dan her gün okumaya çalışırım.

“2009 – 2011 yılları arasında Üstad Hazretlerinin eserlerinden Sözler, Mektubat’ın tamamını ve Lem’alar’dan birkaçını Arapça’dan Macarca’ya tercüme ettim. (Risale-i Nurları orijinalinden okuyup, anlayabilmek için Türkçe’yi öğrenmeye başladım) Onlar da; Sarayova’daki bir yayınevi tarafından basılan El-Hüccetü’z-Zehra, Hastalar Risalesi, Tabiat Risalesi, Küçük Sözler, Ramazan Risalesi, Küçük Biyografya (Prof. İhsan Kasım Salih’i tarafından telif edilmiş) eserlerdi.”

Sizlerin de görüp fark edebileceği gibi Yusuf kardeşimizin ifadelerinden Türkçeye hâkimiyetinin fevkalâde olduğu görülüyor.

Daha sonra bu maile bir cevap verdim. Kendisini Risale-i Nur çalışmalarından, gayretinden ve samimiyetinden dolayı tebrik ettim. Böylece Macaristan ile tevafuk eseri bir bağ kurmuş olduk. O tarihten sonra irtibatlarımız devam etti, ediyor ve inşaallah da meşveretimizle birlikte bu irtibatı devam ettirmeye çalışacağız.

Yusuf kardeşimiz bu arada bize İstanbul’da ikamet eden Macar vatandaşı, Ebubekir isminde, Macar tarihini iyi bilen ve kendisinin tercüme ettiği Risale-i Nur Eserlerinin editörlüğünü yapan birisini tavsiye etti. Onunla da tanıştık, yüz yüze görüştük. İslâmiyet konusunda ve Macaristan’daki Nur hizmetlerinde neler yapılabileceğinin müzakerelerini yapmaya devam ediyoruz.

Geçen hafta içerisinde Yusuf kardeşimizden, beni oldukça etkileyen, samimî ve içten bir mail daha aldım. Mail şöyle başlıyordu:

“Selamün aleyküm muhterem, değerli Nejat Hocam,

Nasılsınız? Siz, sevdikleriniz, ağabeyler, kardeşler sıhhatte ve selâmette, inşaallah. Risale-i Nur hizmetine dair sizlerin çok değerli tavsiyenizi sorabilir miyim? Mesele bu: Risale-i Nur bir, ama cemaatleri çok ve çeşitli. İslâm bir, ama İslâm anlayışı de çok ve çeşitli. İslâm Allah’tan başka kimseye secde etmemek, kula kul olmamak demektir. Ama İslâm namında bazı kimseler bu dünyadaki siyasete secde etmek için çalışıyorlar. Önceden haber verdiğim gibi, Risale-i Nur eserlerinden Sözler ve Mektubat Macar diline çevirmesiyle şereflendim. Ama iki yıldır tercümeye devam edemedim ve gerçekten Nur hizmetleri de az. Macaristan’da cemaatler, kardeşler ve faaliyetler var, ama bu faaliyetlerin çoğunun siyaset faaliyetleri olduğunu sanıyorum ve onun için işbirliği onlarla yapamam. ‘Şüpheli olanı bırak, şüpheli olmayana bak’ düsturuyla ve ‘Allah bize yeter’ deyip tek başımla Kur’ân-ı Kerîm ve Risale-i Nur’u düzenli okumaktayım, bazı Risale siteleriyle, Yeni Asya ve son zamanlarda Avrupa Nur Cemaatin Web sitesini de okuyorum. Ama nur göstermek, biçare vatandaşlarıma yardım etmek de gerek. Bir yıldır Macaristan’daki Partinin milletvekillerine ve memurlarına yabancı diller öğretmekteyim. Derslerde tabiî ara sıra İslâm, İman ve Risale-i Nur’dan da biraz sohbet ederim. O vatandaşların çoğu dindarlar ve iyi niyetlidirler inşaallah, ama İslâm hakkında yanlış fikirleri var. Maatteessüf İslâmda siyasete âlet görüyorlar ve iman ile ilgileri yok.”

Yusuf kardeşimiz böyle diyerek kendi memleketinde ve çevresindeki bir durumu tesbit ediyor.

Sonra çok dikkat çekici bir yorumu ve tesbiti daha var Yusuf kardeşimizin: “Dil ve din öğretmekten başka bazı tercümeler (haberler) de yapıyordum. Onların birkaçı İslâm namındaki yanlış siyasete tepki gösterdi!” diyor.

Ve bu tepkiden sonra şu itiraf ve tesbit de çok önemli: “‘Risale-i Nur şakirdleri siyasetten şiddetle ve nefret edip kaçıyorlar’ düsturu yerine ben bu haberlerin tercümeleriyle siyaset ile de meşgul oldum. Yanlış yaptım!”

Evet, itiraf bu! İslâmla siyaseti birlikte mütalâa etmek ve dinin siyasete âlet edilmesinin ne kadar yanlış olduğunu hayatın gerçekleriyle karşı karşıya gelince idrak etmek… Bu, Yusuf kardeşimizin bir feraseti ve acı bir tecrübesi.

Bu samimî kardeşimiz şimdi bu yanlıştan çıkış arıyor ve bizden yardım talep ediyor. Şöyle diyor:

“Bu yanlışı düzeltmek arzu ederim. Benim niyetim nur göstermek idi, ama siyasetçilerin çoğu nur görmek istemiyorlar ve hem onların Macar Müslüman müşavir/danışmanları da nur göstermeyi engelliyorlar, ellerinde ancak topuz var ve akıllarını başkaların cebine koymuşlar.

“Elhamdülillah, dersimi aldım, ama iyi niyetli, nur arayan vatandaşlarım (bunların içerisinde siyasetçiler) da var. Manevî cihad var. Bu: Onların ruhlarının kömürleşmesine değil, cevherleşmesine yardım etmeli. Müsbet hareket etmenin en güzel bugünkü modeli Yeni Asya’da, Risale-i Nur Enstitüsü’nde, Avrupa Nur Cemaati’nde görüyorum ve sizlerle beraber hizmet-i imaniyeye devam etmek arzu ederim. Almanya’da yayınlanan SaidNursi web sitesinin Macarca’ya tercümesi hakkında ne düşünüyorsunuz, değerli hocam? Macar vatandaşlarıma Risale-i Nur takdim etmek için çok güzel olur, inşaallah. Çok kıymetli cevabınızı beklerken, Allah’a emanet olun, duâ ve muhabbet ile Yusuf.”

Bu mektubuna karşı Yusuf kardeşimizi bütün kalbimizle tebrik edip, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin bu konudaki fikirlerini, görüşlerini, beyanlarını, tesbitlerini Risale-i Nur eserlerinin kaynağından alıntılar yaparak gönderdik. Aynı zamanda: Münâzarât, Sünûhat, Divan-ı Harb-i Örfî, Muhakemat, Emirdağ Lâhikası, Beyanat ve Tenvirler, Hutbe-i Şamiye eserlerinin tamamını da kendisine internet ortamında gönderdim.

Cemaat içinde bulunmamasına rağmen, yıllarca komünizmin ezici sıkıntılarını yaşamış ve hâlâ bu gaddar rejimin tortularının devam ettiği bir ülkede Risale-i Nur eserlerini okuyarak gerçekten dikkate değer bir feraset ve basiret örneği gösterebilen bu kardeşimizin tesbitleri çok ilginç. Hiçbir tavsiye ve yüz yüze görüşme olmadan Yeni Asya farkını yakalamış olması da ayrıca çok dikkate değer farklı bir hadise.

Bu kardeşimizi Türkiye’ye dâvet ettik. Daha yakından tanışıp, hizmet noktasında iki ülkenin şartlarına uygun hizmet esaslarını karşılıklı müzakere edebileceğimizi ilettik. Kendisine Yeni Asya cemaati olarak her konudaki hizmetlerimizi “meşveretle” yaptığımızı ve “meşveret hâkimiyetini” kabul edenlerle yola devam etmekte olduğumuzu bildiren uzun bir mektup yazdık. Bundan da çok memnun oldu.

İki gün önce yazdığı son mektupta da aynen şöyle diyor:

“Selamün aleyküm çok kıymetli, değerli, muhterem, sevgili Nejat Hocam,

“Sizin samimî mektubunuza samimî el-kalb barekâllah diyorum. Çok muhterem, kıymetli ve şefkatli cevabınız beni ziyadesiyle mesrur etti. Mektubunuzu ve Risale-i Nur kısımlarını tamamıyla okuduktan sonra daha ayrıntılı bir şekilde cevap yazacağım, inşaallah. Şimdilik tercüme edilecek web sitesi konusunda, benim kastettiğim web sitesini ekte bulacaksınız, muhterem Hocam. Rabbimizin izniyle hizmet-i imaniyenin yolunu sizlerle beraber ve birlikte devam edeceğimize çok seviniyorum ve bu büyük bir şereftir.

Bizden hizmet etmek, muvaffak etmek Cenâb-ı Hak’tan. Macaristan’dan sizlere, ağabeylere, kardeşlere bin selâm, Allah’a emanet olunuz.

Selâm, saygı ve muhabbetlerimle, Yusuf.”

Netice olarak Risale-i Nur tek başına kudsî hizmetini dünyanın her tarafında bütün olumsuz şartlara rağmen devam ettiriyor. Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Biz de gayretlerimizi ve duâlarımızı bütün Müslümanlar için yapmaya devam edelim inşaallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*