Mağfiretin mevsimi

Kavuştuk Ramazana, şükür Elhamdülillâh…
Nâr, dışarıda yakarken, kalplere nûr olacak. Ağustos’un hararetli günlerine geldi bu yıl Ramazan. Allah’ın rızası için, emrine âmâde insan. Çünkü, O diliyor, O istiyor; bize ihsan ediyor.

 

İslâm’ın beş şartının başta gelenlerinden biri, bu ayda oruç tutmak. “Oruç tutmak” olarak iştihar bulan bu ibadette “tutulan” kim acaba? Her hâlde tutulan, bizler olsak gerektir! Çünkü:

Oruç tutmak için ağzı tutmak, burnu tutmak, eli tutmak, dili tutmak, gözü tutmak, kulağı tutmak, çeneyi tutmak, ayağı tutmak, öfkeyi tutmak, hayali tutmak, şehveti tutmak ve… nefsin dizginlerini sımsıkı tutmak gerekir. Bundan sonra, oruç tutmuş olunur.

Hadis-i şerifte, şeytanların zincire vurulduğu ifade ediliyor. Allahü Zülcelâl, bizim için, madem şeytanı zincire vuruyor; biz de O’nun emri hakkına bütün duygularımızı ve lâtifelerimizi had altına almalıyız, değil mi? Hadisin devamında ise, her gece bir nidâ edicinin şöyle seslendiği bildiriliyor: “Ey hayırları arayan, hayra yönel! Ey şerleri arzulayan, vaz geç.” 1

Demek Rabbim, bize meydan açıyor, rahmetini saçıyor.

Bugünlerde dünyada, binlerce sevap seli; rahmet ise, sağanak… Mevlâ’nın merhamet eli insanlığı kuşatmış; bunları fark etmeli.

Gece gündüz emek verip büryan olan yürekler maksadına varmalı, murâdına ermeli.

Murâd: Cenâb-ı Hakkın marziyâtı, O’nun rızası. Çünkü Ramazan, rahmet ayıdır, mağfiret ve bağışlanma ayıdır.

Evet, “Bağışlanma ayı”dır!

Efendimiz (asm): “Üzerinden Ramazan gelip geçtiği hâlde günahları bağışlanmayan kişinin burnu yere sürtülsün” 2 diyor. Böyle bir kişiyi, böyle bir mü’mini; dolayısıyla böyle bir ziyanı, asla makul görmüyor! Şu hâlde, bize durmak yakışmaz.

Ramazan ayının yüksek faziletinden, büyük sevaplarından başka; bu ayda tutulacak orucun mü’mine kazandırdıkları, saymakla bitmez. Meselâ:

Bu ayda, Cenâb-ı Hakk’ın rububiyeti daha çok tecelli eder ve bu, daha çok fark edilir. İnsan, diğer zamanlarda burnundan gelesiye yeyip içtiği ve bol oluşundan dolayı varlığını bile hissedemediği nimetleri yiyemeyince, içemeyince kıymetini idrak eder, Rezzak’ına şükreder. Zenginler, şefkat ve merhamet duygularının galeyana gelmesi neticesinde zekâtlarıyla, fıtırlarıyla, sadakalarıyla, iftarlarıyla, ikramlarıyla fukaranın yardımına koşarlar. Her türlü ezaya, cezaya karşı direnen ve Rablık dâvâsı peşinde koşan nefis, oruca, karşı koyamaz; Rabbü’l-Âlemîn’in kudret ve azametini kabullenir: “Sen benim Rabb-i Rahîm’imsin; ben Senin âciz bir abdinim” 3 der. Oruç, perhiz olur, ilâç olur insana; on bir ay harıl harıl çalışan mide ve midenin tahrik ettiği azalar şöyle bir “Ooh” der, dinlenir.

Âlemi nûrlandıran Kur’ân-ı Hakîm’in bu ayda nazil olmaya başlaması ve insanların onunla tanışması ve onula amel eden mü’minlerin Ramazan-ı Şerif’te Kur’ânî bir ahlâka bürünmeleri ise, kâinat vüs’atinde bir olay! Bakınız, Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delili olarak Kur’ân’ın indirildiği saydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun.”4

Dahası, bir ayın bir gününde, bir ömrü kazanmak mümkün. Kadir bilen Mevlâ’mız, “Kadir Gecesi”ni ihsan etmiş ümmete. Âkıl olan her insan O’nu arar, O’na kanar, O’na yanar bu gece…

Efendimiz Aleyhisselâtü Vesselâm: “Ramazan ayına bu ismin verilmesinin sebebi, günahları yakıp erittiği içindir”5 buyuruyor.

Ne büyük devlet!

Ey Rabbimiz! Bütün ümmeti, bu ayın feyiz ve bereketinden, rahmet ve mağfiretinden istifade edenlerden; hasenâta muvaffak olanlardan eyle.

Allah’ım! Şehr-i Ramazan hürmetine, Ramazanda nâzil olan Kur’ân hürmetine, Kur’ân’ın muallimi Habibin hürmetine bizleri, günahları yanıp eriyen kullarından eyle… Âmin.

Dipnotlar:

1- Câmiü’s-Sağîr, 3: 1048 (Taberânî, Siyam, 59).

2- A.g.e., 1044 (Müsned, 2:204).

3- Said Nursî, Mektubat (yt), 686.

4- Bakara Sûresi, 185.

5- Câmiü’s-Sağîr, 2: 671 (Muhammed bin Mansur’dan).

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*