MARDİN’DE SEMPOZYUM SAİD NURSî HEPİMİZİN

Mardin Artuklu Üniversitesinde tertiplenen Bediüzzaman’ın Kürt reçetesi konulu sempozyumun son oturumunda anayasa ve Kürt meselesi tartışıldı.

Bediüzzaman Said Nursî hepimizin

Mardin Artuklu Üniversitesinde tertiplenen Bediüzzaman’ın Kürt reçetesi konulu sempozyumun son oturumunda anayasa ve Kürt meselesi tartışıldı. Üniversitenin konferans salonunda düzenlenen sempozyuma Rektör Prof. Dr Serdar Bedii Omay, Bediüzzaman Said Nursi’in talebeleri ile akademisyenler, gazeteciler ve vatandaşlar katıldı. Sempozyumun oturum başkanlığını Akademi Araştırma Vakfı Başkanı Prof. Dr . Gürbüz Aksoy yaptı. Sempozyumda konuşan işadamı Mehmet Emin Değer, sempozyum davetiyesini vermek üzere gittiği bir aşiret liderinin kendisine ‘Said-i Nursi mi, Said-i Kürdi mi?’ diye soru sorduğunu hatırlattı. Üstad Bediüzzaman’ın bütün kökenlerin ortak zenginliği olduğunu söyleyen Değer, konuşmasını şöyle sürdürdü: “O hem Said-i Nursi’dir, hem Said-i Kürdi’dir, hem Said-i Arabi’dir hem de Said-i Farisi’dir. O hepimizin ortak zenginliğidir. Ben buradan Türk kardeşlerime seslenmek istiyorum. İster Doğu ve Güneydoğu’da ister İslami kimliğiyle, ister İslam dışı kimliğiyle konuşan ve bazen de ölçüyü biraz kaçıranlara nazar-ı müsamahayla yaklaşmalarını rica ediyorum. Çünkü yaralıdırlar, bir asırdır yaralıdırlar. Haksızlığa maruz kalmışlardır, bunu açık ve net söylüyorum. Türklerin de Arapların da Farisilerin da tarih boyunca Kürtlere bir borcu vardır. Neden borçları vardır? Çünkü bin senedir bu unsurlara katkıları vardır. Fazla bir şey de talep etmemişler. Bir asırdır bir şey talep ettikleri için zulüm görüyorlar, bunun için de müsamahayla bakmalarını rica ediyorum.”  Mardin / cihan

BULUT: BEDİÜZZAMAN BİR MÜCEDDİD

Gazeteci yazar M. Ali Bulut ise Bediüzzaman Said Nursi’nin özelde Münazarat, genelde Risale-i Nur ile cesim bir hadiseyi tamir eden bir müceddid olduğunu vurguladı. Ali Bulut, şöyle devam etti: “Onu bir kavmin milliyetçisi veya sosyal dokusu bozulmuş bir toplumun tamircisi, yahut sıradan bir İslam alimi saymak cidden haksızlık olurdu. Bediüzzaman tevhid inancının yeniden ihyası noktasında kitap ehlinden insanlara bile yüreğini uzatırken İslam ailesi içinde hal ayrılıklarının olması anlaşılır değildir. Ben bu sempozyumda Ermeniler’le dostluktan tutun, Şii, Sünni meselelerinin yeni açılımlarına, Alevilere olan yaklaşımlarına kadar birlik çatısı içerisinde pek çok mesele incelensin diyorum.” Sempozyumun, yükselen Kürt milliyetçiliğinin meşruiyet arama zemini olmasından korktuğunu ifade eden Bulut, “Bediüzzaman, hiçbir zaman Kürt’ten arınmış bir Türk istikbali, Türk’ten arınmış bir Kürt geleceği tasarlamamıştır. O her ikisini de birlikte düşünmüştür. İkisinin selameti ve huzuru esastır. Sizi temin ederim ki Türk mutsuzsa Kürt mustariptir. Kürt mutlu olmadan da Türk mutlu olamıyor. Bunu tecrübe ile sabit yaşayarak gördük.” diye konuştu.

BİLGİ: 80 YILDIR MİLLİYETÇİ TORTULARLA BURAYA KADAR GELDİK

Harran Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Dr. Levent Bilgi de 80 yıldır milliyetçi tortularla buraya kadar gelindiğini belirterek, “Kemalizmin tortusu ile geldik. Ulus devletin tortuları ile geldik. Ama şu toplantı ile şunu gördük biraz da Risale-i Nur okuyan insanlar insaf sahibidir. Hakkın yanındadır, doğruyu gördüğünde biz sabreden insanlarız. Bu anlamda da ben öğrencilerime şunu söylüyorum: Evet bizim ırkımızdan gelen Türk olan millet size zulmetmişse özür borcumuz vardır. Bu konuda ben sizden özür diliyorum” diye konuştu.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*