Mart, “Mart” lığını gösterecek mi bakalım?

Bahar mevsiminin ilk ayı olmasına rağmen, Mart ayı, çoğu zaman kış mevsiminin de devamı olabiliyor. Onun için de, eskilerimiz; “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişlerdir. Anladığımız kadarıyla bu tabirin manası şöyle olmalı; Kış mevsiminde herkes odun-kömürünü ayarlayarak yakar. Ama Mart ayı yaklaştığında, bazen “nasıl olsa bahar geldi” diye gevşeklik gösterilir ve ani ve mevsimsiz bir soğuk başlayınca da, herkes bakiye kalan yakıtını kullanır. Yakıtı kalmayan da, herhalde evde kalan ne kadar odun –ağaç parçası varsa onu yakıp, evde kullanılan aletlerden kazma küreklerin bile sapını yakıyor, sıra onlara da geliyor demek ki. İşte ondan da bu söz söylenmiş gibi.

Neyse işte. Aslında benim bu girişi yapmamdaki esas gayem, bu sene maalesef kış mevsiminde kışın tam olmayışı, karın yağmamasıydı. Tam kışın en orta kısmında meydana gelen, dindarların çekişmesinden dolayı, Cenab-ı Hakk’ın hava unsurunu bizden geri çevirerek, rahmetin tam meydana gelmemesi, barajların ana kaynağı olan kar’ın tam olarak yağmaması idi (tabii batı bölgelerimiz için söylüyoruz bunu) . İşte bu çekişmeler, Allah-u âlem, gayretullaha dokundu ki, biz böyle rahmetsiz kaldık. Bazen ara sıra yağmur yağsa da, kar pek yağmadı. Allah muhafaza, kuraklık tehlikesi olmaz inşaallah. Yine de “lâ taknetu min rahmetillah” düsturu gereği, Rabbimizden ümidimiz kesmeyerek, biraz işlerin içinde olduğumuzdan, bize sorulan “barajlardaki su seviyesi nasıl? Kuraklık olmaz inşaallah” gibi suallere, “yok, Rabbimiz bizleri rahmetsiz bırakmaz inşaallah. Her şeyin anahtarı onun yanında, her şeyin dizgini onun elindedir inşaallah” diye cevap veriyoruz.

Şubat ayı da bitip Mart gelince, aklımıza bundan yirmi yedi-yirmi sekiz sene önce meydana gelen bir hadise geldi ve başlıktaki cümleyi söyler olduk. O zaman biz Balıkesir’de idik. Yine böyle kış mevsiminde, doğru dürüst kar yağmamıştı. Ama Mart ayının ilk haftasında öyle bir kar yağmıştı ki, neredeyse üç hafta kadar yoğun bir kış yaşadık. Hatta o zaman çalıştığımız teşkilatın işi icabı, şimdiye kadar belki de, karla kaplanan yolları açma faaliyetimiz bu kadar olmamıştı. Ve kar’ın yağdığı o gün bizler, Balıkesir’den bir grup arkadaş (rahmetli Hasan Aktunç ağabeyin de olduğu bir grubtu zannedersem) daha önce kararlaştığımız şekilde Dursunbey kazasına sohbet için gittik ve yollar o yoğun kar yağışından dolayı geçit vermeyince bayağı zorlanmıştık.

Lâzım değil, şimdi de Mart, “Mart”lığını gösterip,  şöyle bereketli bir kar yağar da, millet rahat eder inşaallah. Ve Rabbimiz, rahmetli Mehmed Akif’in A’raf suresini yaptığı tefsirinde ki beytinde söylediği gibi, “”İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden, bizi helâk eder misin, Allah’ım?” duası gereği, bizi mahvetmez, helâk etmez de selametli günler nasib eder bu aziz millette inşaallah!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*