Mayın tarlaları…

Image
Kemalistlerin milletin üzerine savurduğu “korku örtüsü” yarı demokratik Türkiye’mizde birçok hayatî hakîkatin sorulmasını, sorgulanmasını ve öğrenilmesini engelleyegeldi. Yeni Asya okurları belki de yirmi seneden bu yana, belki de ilk günlerden beri; bölgede aynı dili konuşan, aynı inancı paylaşan ve bin seneden beri “kültürel birliği” olan insanların arasında ansızın gerilen mayın duvarının nedenini, sebebini sorageliyorlar. Yapılan global anlaşmalara göre, Türkiye´nin 2014´e kadar mayınlarını temizlemesi gerektiğinden, bilhassa Araplarla olan en uzun sınırımızdaki mayınların çıkarılması ister istemez gündeme gelmiş. Hâdiseyi yine dallarından tutmuşuz. Bu mayınların şu verimli ve yüzölçümü olarak Kıbrıs’a denk bir araziye neden gömüldüklerini, kimlerin hangi paralarla gömdüklerini araştırmadan, onları çıkarmaya aday İsrail firması üzerinde tartışıyoruz. Başbakan ve Dışişleri Bakanının ifadeleriyle, Cumhuriyet tarihimizin zirvesindeki Türkiye, temizlik için 50 milyon doları bulup TSK´ya veremiyor.

1956 yılında geniş ve uzun araziye Türkiye´nin kimin paralarıyla bu kadar mayını satın alıp döşediğini belki soran olur. O zamanki hadiseyi yalnızca “kaçakçılıkla” ifadenin gayet sathî olduğunu herkes bilir. Onun yerine; NATO´nun kendisini Sovyet yanlısı “Baas” rejiminden korumak üzere döşediğini farz etsek, hadise biraz daha makule yaklaşmaz mı? Fransızların Şam´ı terk etmeleriyle birlikte, İslâm âlemine Bağdat Paktı ile müteveccih olan Türkiye ile Arap dünyası arasındaki bu mayın duvarının mahiyetini, dışardan ziyade içerde aramanın daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Bağdat Paktı´ndan tam bir sene sonra… Ve üç yıl sonra da, Ortadoğu barışının temellerinin atılmasına mihmandarlık yapan Bağdat idaresi hunharca katlediliyor. Faysal hanedanının şehadetini takip eden iki sene sonra da, paktın esas mimarları ihtilâlle indiriliyor, anlaşmaya imza koymuş “millî kahramanlar” şehit ediliyorlar. Hâdise hepimizin bildiği gibi orduya havale edildi. Zalimlerin iğrenç faturaları “kahraman orduya” ödetilmeye çalışıldı.

Gayet kısaca arz ettiğimiz tarihî perspektif ile şu hususu nazara vermek istiyoruz: Kemalizmin “ne Şam’ın şekeri, ne de Arabın yüzü” felsefesinin bir yansıması olan “mayın tarlalarının” temizliğini, yaklaşık iki yüz seneden bu yana bölgede problem olan ve bugün de kurdukları devlette “dünya barışını” engelleyen bir millete teslim etmenin vebalini bu hükümet kaldıramaz. Bizimle Kürtler ve Araplar arasındaki gayet hassas bir bölgeye İsraillileri yerleştirecek bir başbakan ve ekibi evvelâ kendileri mayına çarparlar. “Burada Yahûdiler değil de; bölgenin Müslüman insanları çalışacak” açıklaması ise, yalnızca istihzaya vesile olur. Amerika´daki birçok enstitüde kapital sahibi Musevîlerin emrinde elemanları çalışan, “başı”nın Yahûdi örgütünden “cesaret ödülü” aldığı bir hükümetin bu meselede savunacak bir yanı yoktur.

Ülkemizin onlarca meselesinde kendi inisiyatifini kullanamayan, neocon ve neoliberal gibi insanlık ve barış karşıtı cereyanların dümeninden çıkamayan hükümetin şov yerine hadiseyi millete götürmesi hayrına olacaktır. Öyle anlaşılıyor ki, birileri hükümet dışındaki aktif güçlerle işbirliği yaparak Türkiye´yi bir kaosa sürüklemeye çalışıyorlar.

Mayınları temizleyecek firmaların ücretini verip, temizlikten sonra bölgeyi vatandaşımıza bırakmaktan başka çıkar yol görünmüyor. “Efendim burada, yani İsrailli firmaya verilecek, arazide bölge insanı çalışacak” tezi, yalnızca zihinleri iğfaldir. Apo´nun, PKK´nın, Barzani´nin ve diğer bazı grupların hâmisinin bir yönüyle İsrail olduğunu bu milletin bilmediğini düşünenler aldanıyor ve aldatıyorlar. Türk milletinin kontrolü dışında başka kontrollerin Güneydoğu´yu “Ye´cüc ve Me´cüc” yetiştiren arazilere çevirdiğini, otuz seneyi aşkındır birlikte müşahede ediyoruz. Mayın tarlalarıyla, yalnızca Suriye sınırımızı kasdetmiyoruz. Her gün ciğerimizin bir köşesini parçalayan doğudaki bütün mayınlar da, meseleye dahildir. Bunu göze alamayan hükümet, sine-i milleti göze almalıdır. Üç günlük şu fani dünya zilletle yaşamaya değmiyor…

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*