Meçhul kabir

Bugün 12 Temmuz…

Bundan elli yedi yıl önce, bir kabir yerinden alınarak meçhul bir kabristana götürülmüştü.

Hem de resmî kılıfına uydurularak.

İlk teşebbüs, Bediüzzaman’ın talebesi Hüsrev Altınbaşak tarafından o günün ihtilâl idaresine verilen bir dilekçe ile başlıyor.

Bunu Hüsrev Altınbaşak’ın hayatını anlatan, yazar İhsan Atasoy’un kitabından öğreniyoruz.

Millî Birlik Komitesi üyeleri bu görevin icrasını Alpaslan Türkeş’e veriyor.

O da emrindeki subaylara bu kabir naklinin yapılması talimatını veriyor.

Konya’da ikamet eden Bediüzzaman’ın kardeşi Abdülmecid Efendiye zorla kabir nakli belgesi imzalattırılıyor.

Abdülmecid Efendiyi de alarak Urfa’ya hareket ediliyor.

Gece yarısında sonra görevli askerler tarafından mermer kabir parçalanıyor. Aziz Üstadın mübarek cesedi, askerî uçakla önce Afyonkarahisar’a daha sonra da askerî araç ile Isparta Kabristanı’na gece vakti defnediliyor.

Şanlı Urfalılar sabah saatlerinde duruma vakıf oluyorlar.

Ama, elden ne gelir ?

Hayatını zindana çevirdikleri Bediüzzaman’ın kabrinden de rahatsız olmuşlardı.

Üzüldü Urfalılar…

En çokta talebeleri.

Halbuki kabrinin kırılacağını Bediüzzaman yıllar öncesinden kaleme almıştı.

“Yıkılmış mezarım ki, yığılmıştır içinde” demişti..

Kabir yıkılmıştı…

Halbuki Bediüzzaman, mezarının gizli kalmasını vasiyet etmişti.

Beşer zulmetmişti, ama…

Bediüzzaman’ın kabri arzu ettiği şekilde meçhulleşiyordu.

Aradan belli bir süre geçmişti.

Isparta Kabristanı’na çocuğu vefat eden bir Nur Talebesinin kabri kazılırken galvanizli bir tabut görüyorlar.

Tabutun kapağı açılınca bu cesedin Bediüzzaman Hazretleri’nin mübarek naaşı olduğu görülüyor.

Bir Nur Talebesi hemen Bediüzzamanın yakın talebelerine haber veriyor.

Bu Nur Talebeleri istişare ediyorlar ve naaş oradan alınıp meçhul bir yere naklediliyor.

Kabrin serencamı böyledir…

Bediüzzaman hayatta iken de kendi şahsına yapılan hürmet ve tazimi kabul etmiyor.

Vefatında da bunun devam etmesini istediği için garip bir şekilde kabri gizli kalıyor.

Bizler de her gün duâlarımızda Fatihalarımızı gönderiyoruz.

Ama Tahiri Mutlu Ağabeyin hatıralarından öğrendiğimize göre bir zaman gelecek Bediüzzaman’ın kabri herkes tarafından bilinecek ve bir türbe yapılacak.

Ah benim Üstadım…

Sen ne kahraman bir insansın.

Nazarları hep Nurlara çevirdin.

“Mevtim , hayatımdan ziyade dine hizmet edecek. Ölümüm başınıza bomba olup patlayacak” demiştin.

Bize kıyamete kadar devam edecek hakikatleri hediye ettin.

Şimdi Nurları bütün dünya okuyor.

Bazı insanların iddia ettikleri gibi ”Bediüzzaman’ın naaşını askerler tarafından uçaktan denize atmışlar” safsatası tamamen yalandır.

Sen Nur içinde yat Üstadım..

Dâvân devam ediyor.

Kıyamete kadar da devam edecek.

Zamanın acımasızlığına, feleğin tersine dönmesine rağmen…

Raşit Yücel

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*