“Meclis telefonları susmuyor”

Risale-i Nur’a getirilen keyfî bandrol engeli devam ederken, risale basımını devlet tekeline alacak korsan maddenin de torba kanuna sokuşturulmak istenmesi üzerine başlattığımız tepki kampanyası dalga dalga yayılarak sürüyor. Okurlarımız, verdiğimiz adresleri mesaj bombardımanına tutuyor.

Bu arada, telefonlarda ilginç diyaloglar oluyor. “Saatlerdir telefonlarımız susmuyor” diyen bir görevli, arayan okuyucumuza, “Derdiniz ne? Artık risaleleri devlet basacak, bundan memnun olmanız gerekmez mi?” diye çıkışıyor.

Bir milletvekili ise muhatabını “Ne iş yapıyorsun? Devlet memuru musun? Hangi derneğe üyesin?” diye sorguluyor. Kim bilir, belki bu işte de bir “paralel yapı” parmağı arıyor.

Eğer öyle ise boşuna uğraşmasın, bulamaz.

Bilsin ki, bu kampanya Nur cemaatinin, her hal ve şartta hakkın ve doğrunun yanında yer alıp, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmeme esasına dayalı özgün duruşuyla yoluna devam eden Yeni Asya kolu tarafından yürütülüyor…
«««
Yazarımız Orhan Dindar, bandrol engelinden sonra risalelerin devlet tekeline alınması yönündeki girişimlerle ilgili olarak, Üstadın bir mektubunu aktarıp, bazı sorular sormuş:

“Umum dostlarıma ve Nur kardeşlerime şu vasiyeti ilan ediyorum: Şimdi Risale-i Nur’un satılan nüshalarının sermayesi, Risale-i Nur’un malıdır. Said de bir hizmetkârdır. Hayatta tayınını alabilir… İnşaallah tam Risale-i Nur intişara başlasa, o sermaye şimdiki fedakâr, kendini Risale-i Nur’a vakfeden şakirdlerden çok ziyade fedakâr talebelere kâfi gelecek ve manevî Medresetüzzehra ve medrese-i Nuriye çok yerlerde açılacak, benim bedelime bu hakikate, bu hale manevî evlatlarım ve has ve fedakâr hizmetkârlarım ve Nura kendini vakfeden kahraman ve herkesçe malûm kardeşlerim bu vasiyetin tatbikine yardımlarını rica ediyorum.” (Emirdağ Lâhikası; s. 446-7)

Risalelerin neşredilmesi devletin inhisarına geçtiği takdirde, Bediüzzaman’ın yukarıdaki vasiyetinin akıbeti ne olacak? Şayet böyle bir hal tahakkuk ederse bundan sonra;

* “Risale-i Nur’un satılan nüshalarının sermayesi” artık devletin malı mı olacak?

* “Medrese-i Nuriyeler” Kültür Bakanlığının resmî kursları haline mi gelecek?

* “Kendisini Risale-i Nur’a vakfeden şakirdler” artık Kültür Bakanlığının kadrolu ya da sözleşmeli elemanları mı olacak?

* Üstadın, “Bu vasiyetin tatbikine yardımlarını rica ediyorum” dediği hayattaki vâris ağabeylerimiz veya onları böyle bir mecraya sevk edenler bu kabil neticeleri düşünmüşler miydi ve bunun manevî mes’uliyetini nasıl taşıyacaklar?

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*