Medyanın tarafı

Operasyon dalgası gösterdi ki, medya ve karşıt medya savaşı otomatik olarak kızıştı. Birinin “ak” dediğine, diğeri “kara” diyerek “suçlamalar” karşısında “karşı mesnet”le savunma pozisyonuna girdi.

Medya bunun için mi var?

Kimi medya, birilerin sözcülüğünü yapar, kimileri de iktidara yaranarak zamanı geldiğinde –bugünlerde olduğu gibi- kendini kullandırtır.

Peki “basın meslek ilkeleri”ne uyan gazetecilik veya medya anlayışı nerede?

Yoksa bir ütopyadan mı bahsediyoruz?

Her iktidar kendi medyasını sever… Önce besler, sonra kullanır. Ardından başka iktidarlar, o medyayı siler, süpürür.

İktidarların, özellikle kriz dönemlerinde, kitle iletişim araçlarını nasıl kullandıklarını aşama aşama görürsünüz.

Senaryoya bakalım:

-Gündemi yönlendirmek;

Medyada yer alacak olay, öncelikli bir konu belirlenerek aktarılır. Zaten medyayı genel olarak siyasî iktidarı paylaşanlar belirler. Gündem belirlendikten sonra da bu konular kamu gündeminden uzaklaştırma yeteneği geliştirilir.

-Bunalım edebiyatı yaygınlaştırılır;

Psikolojik çöküntü uyarıları gönderilir topluma… Toplum arasında bunalım duygusu kollektifleştirilir ve bunun tedavisi için sıkı tedbirler alınması gerektiği yolundaki resmî iddialara yer verilir medyada.

-Hissizleştirme söylemi geliştirilir:

Kitle iletişim araçları siyasî kayıtsızlığın en önemli besleyicisidir. Artık söylemler geliştikçe, fertler kamusal konulara tepki verme reaksiyonundan mahrum bırakılır. Politika, siyaset ilgi odağı olmaktan çıkar ve bir “tiksinti”ye dönüşür. Böylelikle vatandaş, tepkisini veya inisiyatifini kaybetmeye yöneltilir.

-Bilgisizleştirme söylemi:

Bilgi üretilerek değil, yok edilerek sisteme rıza gösterilir ve yapılan her işe meşrûiyet sağlanır. Haber görüntüsü altında aslında bilgisizleştirme amaçlanır. Bunun için, siyasî bilgilendirmeden çok, iktidar otoritesini zedelemeyecek bilgiler gazete manşetlerinden cömertçe verilir. Sır, iktidarların en önemli araçlarından biridir. Medya gizli kapaklı görevini yetiren getirmek üzere kullanılır.

-Normalleştirme dili:

Medya okurları statükonun kendi aleyhine olacağını bilse bile bunu kabullenir bir eğilim taşır… Bu söylemin en önemli adımlarından biri mevcut durumun insanların kaderi olduğuna ikna etmektir.

-Umut geliştirme yöntemi:

İnsanı bir şeyi yapmaya ya da razı etmeye hazır hale getirmenin en uygun psikolojik şartı, bu davranış sürecinden memnun kalacağı umudunu vermektir. Öyle ki bu toplumsal yapı zorla dayatılan şeyleri yapmaktan bir müddet sonra zevk alır hale gelecektir.

-Ve alternatifsizleştirme söylemi:

İktidarlar, kitle iletişim araçları üzerinden statükoya alternatif olabilecek her türlü yapılanmanın önünü keser.

Hülâsa;

Medya muhtevası ile toplumdaki iktidar ilişkilerini kabataslak bir haritasını oluşturur. Kendi hegemonik yapısı içinde egemen söylemlerle hareket eder ve tarafsız olduğunu söyleyerek aslında “taraf”ını belirler.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*