Mehmet Kutlular Ağabeyin ardından

Mehmet Kutlular

Ölümler farklı farklıdır. Bazı ölümlerden çok kimsenin haberi olmazken, bazıları ülkede deprem etkisi yapar. Bazıları da tarihin akışını değiştirir.

Hayatlarıyla destek yazan bazı dâvâ adamlarının ölümleri, ülke içinde ve dışında çok ses getirir ve dâvâlarına hizmet eder. Zira bu vesile ile onların zor şartlarda gösterdikleri gayret ve fedakârlıkları, iman ve Kur’ân’a yapılan hücumların püskürtülmesinde yiğit ve kahramanca mücadeleleri hatırlanır.

Onların ölümü,  ülkede yaşanan siyasî ve sosyal hadiselerin üzüntüye ve karamsarlığa sürüklediği ümitsiz kitlelere şevk ve moral verir, içinde bulundukları Camiada uhuvvet ve tesanüdün pekişmesine yol açar.

Mehmet Kutlular Ağabeyin ölümü bu nevi ölümlerdendir. Zira Türkiye kamuoyu özellikle dindar kesim, onun Yeni Asya Gazetesinin imtiyaz sahibi ve Yeni Asya Camiasının sözcüsü olarak darbe süreçlerinde gösterdiği Müslümana yakışır izzetli, dik duruşu ile tanımaktadır.

Demokrat idareyi silâh zoruyla yıkıp yönetimi ele alan 12 Eylül 1980 darbecileri, daha önce benzeri görülmemiş bir tarzda dinî cemaat ve tarikatları devletin makam-mevki ve maddî imkân tuzağına düşürerek kendilerine destekçi yapmışlardı.

Darbeciler, o süreçte Kutlular Ağabey vasıtasıyla Yeni Asya Camiası’nı benzer tuzağa düşürmek istediler, ama başaramadılar. Ancak daire içinde temayüz etmiş kişilerin başında bulunduğu önemli bir grup, tuzağa düşüp Camiadan koptular, darbecilere ve Anayasalarına destekçi oldular, sonra pişman oldular, ama yuvaya geri dönüş pek olmadı.

28 Şubat1997 darbecileri, o zamanki dindar kimlikli siyasîlerin iktidarını “irtica”nın gerekçesi göstererek dinî eğitimi kısıtladılar, cemaat ve tarikatlara zalimane baskılar yaptılar.

O süreçte Harp Akademilerinin açılış töreninde bir generalin konuşmasında Kur’ân’a ve Hazreti Peygambere (asm) dil uzatması akabinde, o zamanlar İstanbul Belediye Başkanı olan şimdi başta bulunan siyasî ve partisinden, o günkü cemaat ve tarikatlardan ses çıkmazken, basın toplantısı düzenleyen Mehmet Kutlular Ağabey, “Paşa haddini bilsin. Kur’ân’a ve Peygamberimize (asm) hakaret edemez” demişti. 1999 Gölcük depremi sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada “Deprem, Müslümanlara yapılan zulümden dolayı İlâhî bir ikazdır” demişti.

Onun bu yiğit ve cesur tavrı, baskılardan bunalmış İslâmî camianın yüreğine su serpmişti. Darbeciler yargıyı Ağabeyimize musallat ederek iki yıl hapsettiler, ancak o geri adım atmayarak “Sözlerimin arkasındayım” diye ilân etti.

Mehmet Kutlular Ağabey de bir insandır. O, elbette la yuhti (hata işlemez) değildir. Ancak onun; Risale-i Nur’un meslek ve meşrebinin aslına uygun bir şekilde devam ettirilmesi için, Yeni Asya Camiası’nın sözcüsü olarak yaptığı hizmetler, asla unutulmaması gerekir.

İslâm’a ve Müslümanlara hakaret ve zulümlerin yapıldığı en sıkıntılı zamanlarda, İslâm’ın izzet ve şerefini koruyan cesur tavrından hâsıl olan sevap ve iyilikleri, yaptığı kusur ve hatalarla asla kıyas bile edilemez. O takdire ve tebrike şayandır. Başta biz Nur Talebeleri olmak üzere diğer dinî grupların, onu hayırla anmak ve ona duâ etmek gibi vefa borcu vardır.

Cenab-ı Hak, Mehmet Kutlular Ağabeye rahmet etsin, ailesinin ve Camiamızın başı sağ olsun, bizlere onun gibi örnek Nur Talebesi vasfı ihsan etsin. Âmin.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*