Meşrûtiyetin aklı kanundur, şahıs değil

altMeşrûtiyet hâkimiyet-i millettir… O vücud-u nuranînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi marifettir, lisanı muhabbettir, aklı kanundur, şahıs değildir.

Meşrûtiyet-i meşrûa denilen, dünyada beşer saadetinin bir sebebi ve hâkimiyet-i milliyeyi temin ile makine-i hayatın buharı olan hürriyetteki irade-i cüz’iyeyi istibdat ve tahakkümün belâsından kurtaran meşveret-i şer’iyenin mâyesiyle mayalandıran Meşrûtiyet-i meşrûa, sizi herkes gibi imtihana dâvet ediyor ki sinn-i rüşde bülûğunuzu ve vasîye adem-i ihtiyacınızı görmek istiyor.

E. S. D. E., Divan-ı Harb-i Örfi, s. 148

***

Meşrûtiyet “Ve işlerde onlarla istişare et.” (Âl-i İmran Sûresi: 159.), “Onların aralarındaki işleri istişare iledir.” (Şûrâ Sûresi: 38.) âyet-i kerîmelerinin tecellisidir ve meşveret-i şer’iyedir. O vücud-u nuranînin kuvvete bedel, hayatı haktır, kalbi marifettir, lisanı muhabbettir, aklı kanundur, şahıs değildir.

Evet, Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir; siz dahi hâkim oldunuz. Umum akvamın sebeb-i saadetidir; siz de saadete gideceksiniz. Bütün eşvak ve hissiyat-ı âliyeyi uyandırır. Uyku bes! Siz de uyanınız. İnsanı hayvanlıktan kurtarır; siz de tam insan olunuz. İslâmiyet’in bahtını, Asya’nın tâliini açacaktır. Size müjde. Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder. Milletin bekasıyla ibka edecek; siz daha me’yus olmayınız. Bir ince tel gibi her tarafa heva ve hevesin tehyici ile çevrilmeye müstaid olan rey-i vahid-i istibdadı lâyetezelzel bir demir direk gibi lâyetefellel bir elmas kılıç gibi olan efkâr-ı ammeye tebdil eder; siz de sefine-i Nuh gibi emniyet ediniz. Herkesi bir padişah hükmüne getiriyor, siz de hürriyetperverlikle padişah olmaya gayret ediniz. Esas-ı insaniyet olan cüz-i ihtiyarı temin eder, azad eder; siz de câmid olmaya razı olmayınız. Üç yüz milyondan ziyade ehl-i İslâm’ı bir aşiret gibi birbirine rabteder; siz de o rabıtayı muhafaza ediniz. Zira meşveret perdeyi attı; milliyet göründü, harekete geldi.

Milliyet içinde İslâmiyet ışıklandı, ihtizaza geldi. Zira milliyetimizin ruhu İslâmiyet’tir; hakikî ve nisbî ve izafîden mürekkeptir. Başka millete benzemiyoruz.

E. S. D. E., Münâzarât, s. 160

***

Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir. Yani efkâr-ı ammenizin misal-i mücessemi olan mebusan hâkimdir; hükûmet, hadim ve hizmetkârdır.

E. S. D. E., Münâzarât, s. 170

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*