Meşveretin ana prensipleri üzerine

Meşveretın ana prensiplerinden birkaçı şöyledir:

1- Meşveret kararları, çoğunluğa göre alınacaktır.

2- Meşveret kararı bağlayıcıdır. (Meşveret bağlayıcı olmayacak ise, neden cemaatiz, neden meşveret ediyoruz?) Zira Bediüzzaman, Kur’ân’ın:

“‘Ve işlerde onlarla istişare et’ 1, ‘Onların aralarındaki işleri, istişare iledir’ 2 emriyle, kardeşlerimle bir meşverete muhtacım.” 3; “..hizmet-i Kur’ân’daki kardeşlerimin nazarlarına arz edip meşveret etmek ve onların fikirlerini istimzaç etmek (kaynaştırmak) ve beni ikaz etmek için şu kısmı yazdım, onlara müracaat ediyorum.” 4 gibi sözleriyle hem meşverete, hem de ehl-i hizmete verilmesi gereken önemi vurgular.

3- Fikir cihetiyle azınlıkta kalanlar, meşveretin aldığı karar sanki kendi kararlarıymış gibi kabul edip o istikamette çalışmalıdır.

4- Hiç kimse, meşveret kararının asla aleyhinde bulunmamalıdır.
Diğer maddeleri başka zamana tehir ile şimdi bir küçük suâl soralım:
Yeni Asya ekolü, 1960’tan bu yana, teferruât ve üslûp hariç, temel meselelerde hep isabetli olmadı mı? Darbelerde, 82 Anayasasının oylanması meselesinde, din adına ortaya çıkan MNP-MSP çizgisini değerlendirmede, milliyetçilere takındığı tavırda, ANAP’ın darbe ürünü ve köksüz olduğu, sönüp gideceği konusunda vesâire…
Hangi meselede boynumuz bükük? Hangi husus gündeme geldiğinde yüzümüz kızarıyor? Hiçbirisinde! Faraza, son siyasî seçimle ilgili verilen kararın zamanla yanlış olduğu anlaşılsa ne lâzım gelir? “Seyyiât ve hesenâtın hangisi râcihse…” meselesini düşününüz.
Şimdi 20 Haziran 2011 tarihli “Meşveretin vazifesi sonuç almak mı?” başlıklı yazımıza yorum yapan bir kardeşimizi dinleyelim (web sitemizden de okuyabilirsiniz):
“..Meşveret ile ilgili yazılarınızı imrenek okudum. Yeni Asya meşrebindeki kardeşler bu anlayışta olmalılar. Bir de bazıları bizim meşveretimizi ve kararlarımızı eleştiriyor. ‘Herkes kendi mesleğinin muhabbeti ile hareket etmeli’ düsturuyla hareket etmesini bilmeli. Bizim meşveretimizi bize bırakmalı… Her meslek meşrep kendi meşveretiyle ilgilenmeli… Biz meşveret kararımızı tartışarak en demokratik bir biçimde aldık. Hiç kimsenin emirleriyle değil. Bizler meşveret temsilcileri olarak özgür irademizle Risâle-i Nur’u referans alarak kararımızı verdik. Buna, katılan farklı görüş ifadesinde bulunan kardeşlerimiz de şahit… Farz-ı misal meşveretimiz yanılmış olsun, ne var bunda? Başkaları defalarca yanılıyor, biz bir kere yanılsak ne olur? Bizlerin farklı düşünme ve düşünce ortaya koyma hakkımız yok mu?”

Dipnotlar:

1- Kur’ân, Al-i İmrân, 159.
2- Şura, 38.
3- Emirdağ Lâhikası, s. 23.
4- Mektubat, s. 394.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*