Meydanlarda Risale-i Nur neşriyatı

Risale-i Nur, bu mübarek vatanın manevî bir halâskârı olmak cihetiyle şimdi iki dehşetli manevî belâyı def’ etmek için matbuat âlemi ile tezahüre başlamak, ders vermek zamanı geldi veya gelecek gibidir zannederim.”1

19 Kasım 2017 tarihinde gerçekleşen “Gençlerle Buluşuyoruz” organizasyonunda da ifade etmiştik. Madem satış mağazası eksiğimiz var, öyleyse hepimiz birer satış temsilcisi olup meydanlarda sergi açabiliriz diye… Hazâ min fadli rabbî. Bu fikrimizi Üniversiteli kardeşlerimizle istişare edip, Risale-i Nur okumalarından gelen zevk ve şevk ile hayata geçirdik. İştirak-i a’mâl-i uhrevîyede teşrik-i mesâi ve taksim-i a’mâl (ahirete ait işlerde ortak iş ve vazife dağılımı) düsturuyla hareket ederek, birimiz masayı, birimiz kitapları, birimiz ortamı düzenleyerek bu sergiyi kurduk. Risale-i Nur ve Yeni Asya Neşriyatının ilânatını yaptık.

Geçen hafta İstanbul Şirinevler Meydanında açtığımız sergiye ilginin büyük olduğunu gördük. Risale-i Nur talebelerinin her kesiminden tebrikler aldık. Risale-i Nur ve Üstad hakkında soruları cevapladık. İlgilenenleri Şirinevler Yeni Asya Eğitim Araştırma ve Kültür vakfımıza davet ettik.

Sergi sırasında Risale-i Nur’un cezbedici renginden insanların gözlerini alamadığı fark ettik. Bu bakışların arasında şaşkın ifadelere de rastladık. Sanki bu bakışlarda “böyle bir ortamda dini kitapları nasıl neşredebiliyorlar?” cümlesi yatıyordu.

Sergimizden sonra yine Şirinevler Meydanında açacağımız sonraki sergileri nasıl geliştirebiliriz sorusu üzerinde düşünüp kardeşlerimizle fikir alışverişinde bulunduk ve çok iyi fikirler ortaya çıktı. İnşaallah bu fikirleri de hayata geçirip, bu hizmetimizi daha güzel bir şekilde yapacağız. Bizim vazifemiz tebliğdir.

Fitne-i âhirzamanda yaşıyoruz ve imansızlığın insanlığı perişan ettiğini bilmüşahede görüyoruz. Küfür karanlığının olduğu her yere iman nurunun girmesi gerektiğini biliyoruz. Hakk’ın geldiği yerde bâtılın hayat hakkı olmadığını tecrübelerle yaşıyoruz. Öyleyse neden dünyevî kitapların satışının çoğunlukta olduğu bir ülkede, insanların ebedî hayatına katkıda bulunmuyoruz?

Mesleğimizin dört esasından biri olan şefkat, insaniyetin ebedi hayatını mahv-u perişan eden bu dinsizlik kasırgalarına karşı müsbet bir tarzda karşı koymayı gerektirir. Büyük dava adamı Zübeyir Gündüzalp Ağabey: “Vatan ve millet ve bütün insanlıkça gayet azîm faydaları temin edecek olan bu çok nâfi eser külliyatını eğer servetim olsa idi, neşrettirmek için hepsini sarf ederdim. Zira dinimin, vatan ve milletin ebedî saadet ve selâmeti uğrunda bütün mevcudiyetimi feda etmeye hazırım”2 der.

“Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise onun matiyyesidir”3 sırrınca, zevk ve şevk kaynağı olan Risale-i Nur’ları bol okuyup faaliyet ve harekette bulunmalıyız. Bu sergilere tüm insanlığın ihtiyacı var. İnşaallah bu çalışmalara Anadolu’nun muhtelif yerlerinden de iştirak olacaktır.

Ömer Faruk Yıldız

Dipnotlar:
1- Emirdağ Lahikası, 62. Mektup.
2- Şuâlar, s. 850.
3- Münazarat, İfâde-i Merâm ve Uzunca Bir Mâzeret, s. 136.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*