Minare alemdir!

Image
Avrupa’nın “doğru İslâmiyeti” ancak ters vuruşlarla öğreneceğini daha önce de belirtmiştik. Yani İslâmî esaslara veya şeaire dinsizlerce Avrupa’da yapılan hücum, ister istemez Kur’ân’ı gündeme taşıyor. On milyonlarca insan ister istemez yabancısı oldukları İslâmiyeti duymuş ve kısmen de öğrenmiş oluyorlar. Çoktandır İslâm ile ilgili “sessizliğe bürünen” Avrupa coğrafyası, minare gündemiyle yeniden İslâmiyeti ateşli ve heyecanlı tartışmalardan duyacak…

 
Temel bir insanî hakkı “halkoyuna” hazırlayanlar, belki de bu neticeyi düşünemediler. Veyahut Johannes Kalvin’in ülkesinden yakılacak “fitne ateşine” diğer ülkelerin de katılacağını zannetiler. “Saldırgan ateizm” adına, fakat “Hıristiyan Avrupa” maskesiyle insanlığın barışını bozanların mahiyeti, elbette ki bu olaylarla ortaya çıkacaktır. İsviçre medyasında “semavî dinlere” derin düşmanlıklarını minare karşıtlığı ile yansıtanların mahiyetlerini biz Müslümanlar, insaniyetperver Avrupalılarla İsevîlere anlatmaya devam edeceğiz. İsviçre’nin meşhur gazete ve dergilerinin arşivlerine girenler, bugünkü tezgâhın, ta on seneden beridir başladığını göreceklerdir.

HEDEF YALNIZ İSLÂMİYET MİDİR?

İsviçre’deki paralar ile dünya barışını kundaklayanların rahatını Müslümanlar bozmadı. Başta Avrupa olmak üzere dünya barışını isteyen AB ilgilileri, bizden önce İsviçre’deki bazı çevrelerin hedefi haline geldi. “Şeffaf bir Avrupa” prensibini seslendiren AB, İsviçre’nin “kara para merkezi” olmaktan çıkmasını istedi. AB ile çevrelenmiş bir İsviçre’nin başka şansı da yoktu. Asyalı zenginlerin parası bu bankalardan ayrılınca, İsviçre kendisini AB’ye zorlayan ve vize duvarlarını istemeyen Avrupalı Hıristiyanlara dolaylı vurmak istiyor. En temel hak ve hürriyetleri, belli çevrelerin kontrolündeki medya aracılığıyla oylamaya sunarak, küçük kıt'ada bir fitne ve kaos çıkarmanın peşinden koşuyor. Kendisini ablukaya almış Avusturya, İtalya ve Almanya’ya rağmen Hıristiyan değerlerle vuruşamayacağını bilen Hıristiyan ve İslâm düşmanı çevreler; doğru bilgilendirilmemiş Hıristiyanların da gözüne batan “minareyi” âlet ederek “semavî dinlere” düşmanlıklarını bu şekilde izhar etmiş oluyorlar.

İSVİÇRE HALKININ BU TARTIŞMAYA İHTİYACI VARDI…

İsviçre’yi gezenler, buradaki toplum yapısını az çok bilirler. Farklı milletlerin, dillerin ve inançların oluşturduğu kantonlardan meydana gelen İsviçre’deki halkının İslâmiyeti doğru bildiği söylenemezdi. Din karşıtı medyanın ve Türkiye’deki “Selânikliler Hanedanı” ile birlikte hareket eden bazı çevrelerin hummalı ortak çalışması; hem Türkiye tarihini, hem İslâmiyeti ve hem de İslâm dünyasındaki “genel hayatı” gölgeleyecek kamuoylarını netice vermişti. Bu çalışmalarda dinsiz ikinci Avrupa çizgisindeki Sarkozy gibi Fransız siyasetçilerin de etkili olduklarını, iki ülke arasındaki bazı paralelliklerden öğreniyoruz. İslâmın aleyhinde bilgilendirilen kamuoyundan “minare yasağı” çıkaran İsviçre idarecileri ve medyası, bundan böyle bütün Avrupa'yı kapsayacak “İslâmî tartışmaları” engellemeyeceğine göre, İsviçreliler açılan bu yeni pencerelerden İslâmiyetle insaniyetin aynı ortak paydayı paylaştığını gözleriyle görecekler. Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki azınlıklar için hürriyet isteyen “İkinci Avrupa”nın da ne kadar sahteci, iki yüzlü ve dessas olduğunu bu tartışmalarla İsevî ve medeniyetperver Avrupa öğrenmiş olacak.

MİNARE TARTIŞMASI AVRUPALI MÜSLÜMANLARA ZARAR GETİRMEZ…

Ters vuruşlarla tartışmalara sürüklenen Müslümanlardaki ilk huzursuzluk ve panik yeni değildir. Bu tür hadiselerde tartışma zamanla Müslümanların lehine cereyan edecektir. Burada önemli olan husus, ortamdan faydalanarak, gözlerini ve kulaklarını kalpleriyle birlikte açmış Avrupalılara “doğru İslâmiyeti” anlatabilmekte… Hadiselerin arka cihetinden kiliseleri, insanî sivil toplum örgütlerini, üniversite ve siyasî çevreleri haberdar edebileceğimiz nisbette, bu tartışmalar toplum barışına büyük faydalar sağlar.

Eskiden komünist ve bolşevik olarak bilinenlerin bu yeni hücumlarının, efkâr-ı ammenin onların mahiyetini öğrenmesine vesile olacağını da daima nazarda tutmak gerekiyor. Yalnız burada klâsik yanlışlara girmemek için, arşivlere girip tahlilci bir üslûpla meseleyi ele almak gerekiyor. Bir kısım medyanın altyapısını hazırladığı ve neocon kanada ait kadroların tatbike koyduğu bu tip “halkoylamarının” neticelerinden dolayı İsviçre vatandaşlarını ve hatta devletini suçlamamak lâzım. Almanya, Amerika ve İngiltere halkları kadar İsviçre halkı da bu tartışma çerçevesinde “doğru İslâmiyeti” bulmaya çalışacaktır. Asıl Hıristiyanlığın ve insaniyetin değerleriyle aynı paydada birleşen İslâmiyetin güzelliğini, barış dini olduğunu ve fıtratı seslendirdiğini İsviçreliler mutlaka öğreneceklerdir.

 
Image 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*