Miras hukuku konusunda Said Nursî

Toplumdaki huzursuzluklardan birisi de miras konusudur.

Hemen hemen her ailede cereyan eden bu haksız miras uygulaması aile içerisinde huzursuzluklara ve dargınlıklara sebep olmaktadır. Bu da sosyal hayatımız için dehşetli bir fitneyi körükleyerek aile bağlarını zayıflatmakta, hatta ortadan kaldırmaktadır. Bu konuyu önemseyen Said Nursî Kur’ân’ın bu konudaki hükmünün uygulanmasıyla sosyal yaralarımızdan birisinin tamir edileceğini ve huzursuzluğun ortadan kalkacağını söylemektedir.

Avrupa’dan ithal edilerek uygulamaya konulan miras hukukunu haksız bulan Bediüzzaman, bu konuda şunları söylüyor:

“Erkeğe iki kız hissesi vardır.’’ (1)(Nisa Suresi, 4: 176) olan hükm-ü Kur’ân’î, mahz-ı adalet (tam adalet) olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet adalettir. Çünkü, ekseriyet-i mutlaka itibarıyla bir erkek, bir kadın alır, nafakasını taahhüt eder. Bir kadın ise, bir kocaya gider, nafakasını ona yükler, irsiyetteki noksanını telafi eder. Hem merhamettir. Çünkü, o zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur’ân’a göre o kız, pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona ‘Benim servetimin yarısını ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebep olacak zararlı bir çocuk’ nazarıyla endişe edip bakmaz. O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekabetsiz, hasetsiz bir merhamet ve himayet görür. Kardeşi ona ‘hanedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakip’ nazarıyla bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz. Şu halde, o fıtraten nazik, nazenin ve hilkaten zaife ve nahife kız, sureten az bir şey kaybeder; fakat, ona bedel, akaribin şefkatinden, merhametinden tükenmez bir servet kazanır. Yoksa, rahmet-i Haktan ziyade ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedit bir zulümdür. Belki, zaman-ı cahiliyette gayret-i vahşiyaneye binaen kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarane bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyanesi, merhametsiz bir şenaate yol açmak ihtimali vardır.’’

Said Nursî, bunun gerçek bir adalet olduğunu asıl adaletsizliğin medeni kanundan kaynaklandığını söylemektedir.

“Muhakemesiz medeniyet (Avrupa medeniyetini kastediyor), Kur’ân kadına sülüs verdiği için ayeti tenkid eder. Halbuki, hayat-ı içtimaiyede ekser ahkam (hükümler) ekseriyet itibariyle olduğundan; ekseriyet itibariyle bir kadın kendini himaye edecek birisini bulur, erkek ise ona yük olacak ve nafakasını ona bırakacak birisiyle teşrik-i mesai etmeye mecbur olur. İşte, bu surette bir kadın, pederinden yarısını alsa, kocası noksaniyetini temin eder. Erkek, pederinden iki parça alsa, bir parçasını tezevvüc ettiği kadının idaresine verecek; kız kardeşine müsavi gelir. İşte Adalet-i Kur’âni’ye böyle iktiza eder, böyle hükmetmiştir.’’ (2)

Avrupa’dan alınan miras hukukunun kız çocuğu hakkında fazla verdiği için haksızlık yaptığını belirten Said Nursî; bu medeniyetin miras konusunda da anneye az verdiğinden dolayı daha beter bir haksızlık yaptığını söylenmektedir. “Ölenin annesi için altıda bir hisse vardır.’’ (Nisa Suresi: 4.11)

“Rahmet-i Rabbaniyenin, en hürmetli, en halavetli, en latif ve en şirin bir cilvesi olan şefkat-i valide, hakaik-i kainat içinde en muhterem, en mükerrem bir hakikattir. Ve valide, en kerim, en rahim, en fedakar dosttur ki, o şefkat saikasıyla, bir valide, bütün dünyasını ve hayatını ve rahatını, veledi için feda eder….

İşte böyle muhterem ve muazzez bir hakikati taşıyan bir valideyi veledinin malından mahrum etmek, o muhterem hakikate karşı ne kadar dehşetli bir haksızlık, ne derce vahşetli bir hürmetsizlik, ne mertebe cinayetli bir hakaret ve arş-ı rahmeti titreten bir küfran-ı nimet ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyenin gayet parlak ve nafi bir tiryakına bir zehir katmak olduğunu, insaniyetperverlik iddia eden insan canavarları anlamazlarsa elbette hakiki insanlar anlarlar.’’ (3)

Said Nursî bu hakikati anlayan ve bu yasayı yeniden hakikatli bir şekilde uygulayacak anlayışlı kanun koyucuları beklemektedir.

Atilla Yılmaz

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursi, Mektubat, s.44
2- B.Said Nursi. Sözler, s. 372
3- B.Said Nursi, Mektubat,s.44

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*