Mısır halkı yarım çözüm istemiyor

Dış politika yazarı Mustafa Özcan “Mısır’da yeni doğacak rejimin ideolojik renginden çok askerî veya sivil olup olmayacağı birinci derecede önemli. 52’den beri devam eden askerî darbe döneminin sona ermesi, demokrasiye geçilmesi. Halkı yarım çözüm istemiyor. Eğer bu süreçte yol kazası olursa devrim yarım kalabilir. Halk bu nedenle itidalli davranıyor ve şiddete başvurmuyor” dedi.

TÜRKİYE VE İSRAİL NASIL ETKİLENECEK?

Mısır’da halk idaresi kurulur ve Arap dünyası değişime “Evet” derse, Türkiye’nin ileri model olmaktan çıkacağını ve Mısır’ın eski öncü rolüne geri döneceğini söyleyen Özcan, “Arap dünyasındaki değişimin yelpazesi ve eğilimi İsrail’in aleyhinde. Bölge ülkeleri demokratikleştikçe İsrail bölgede yalnız kalacaktır” şeklinde konuştu.

Arap dünyası diktatörlerinden kurtuluyor

Arap dünyasında yaşanan olaylar, dünyada büyük yankı buldu. Olayların ilk günlerinde ses çıkarmayan Batılı ülkeler, daha sonra halkın yanında olduklarını deklare ettiler. Bu açıklamalar kimileri tarafından göz boyama olarak algılandı. Batının yeterince tarafını belli etmediğini söyleyenler de oldu.
Biz de bu hafta, Ortadoğu’yu ve Arap Dünyası’nı çok yakından tanıyan yazar Mustafa Özcan’la son yaşananlar ışığında bölgeyi ve bölgedeki diktatörlükleri konuştuk. Despotik rejimlerin Batılı ülkelerle olan ilişkilerini Mısır üzerinden değerlendirdik. Tabiî, Mısır’ın geleceği hakkında da kafa yorduk.

Ortadoğu’da yaşanan halk ayaklanmalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Arap Dünyası gecikmiş bir şekilde 21. y.y.’a giriyor. Çünkü 21. y.y., 2000 tarihiyle başlayan bir yüzyıl değil. Kissinger’a göre 21.y.y., ’79 yılında başlamıştır. Bu tarihlerde Mısır, İsrail’le Camp David Barış Antlaşması imzalamış, İran’dan Şah kaçmış, Afganistan işgal edilmiş, Türkiye’de 80 darbesi yaşanmıştır. Mısır’ın İsrail’le barışması bir dönüm noktası teşkil etti. Çünkü Mısır İsrail’le savaşabilecek ülkelerden bir tanesi. Mısır’ı tarafsızlaştırdığınız zaman, Arap dünyası askerî anlamda felç olur, oldu da… Bu anlaşmaya tepki olarak, Arap Birliği Mısır’ı terk ederek Tunus’a gitti. Camp David Anlaşması’nın Arap Dünyasında domino etkisi yapacağı, diğer ülkelerin de İsrail’le barışacağı düşünülüyordu. Bu tahminler tutmadı. Ancak kapalı kapılar ardından ülkeler İsrail’le görüştüler. Kanaatim şu ki; son günlerde Arap Dünyası’ndaki hareketlenme farklı bir fayın harekete geçmesi, dolayısıyla 21. y.y.’la tanışmasıdır.

Mübarek için, gelecek, hâlâ umut vaat ediyor mu?

Mübarek için, artık oyun bitti, yani “game over”.

Amerika’nın Mübarek’i hemen gözden çıkarmak istemediğiyle ilgili iddilar var.
Amerika’da da oyun bitmez. Halk ayaklanmasını bitirmeye, kendi menfaatlerine çevirmeye çalışacaklar. Bunun yanında, Amerika kendi içinde de güç kaybediyor. WikiLeaks’te, 2008 yılında bazı öğrenci gruplarının Amerika’ya gönderildiği, eğitildiği ve son olayların çıkarılması için finanse edildiği söyleniyor. Bu olayları, sadece Amerika’ya bağlamak yanlış bir bakış açısı, çünkü halkın ekmek ve özgürlük istekleri var.

Sosyo-ekonomik olarak nasıl bir tablo var Mısır’da?

Mısır halkının yüzde 40’ı günde 2 dolara talim ediyor. Bu ayda 60 dolar eder. Eskiden temel maddeler üzerinden halk destekleniyordu, ancak tüketim maddelerinin çeşitlenmesiyle destekler yetersiz kaldı. Zenginler, istedikleri yiyecekleri sofralarına alabilirken, fakirler için değişen bir durum olmadı. Son üç yıldan beri gıda maddelerinde yüksek artışlar söz konusu. Bu nedenle de tüketici birlikleri fiyatlar konusunda bir standart belirlenmesini istediler. Biliyorsunuz, soğan fiyatlarının artması nedeniyle Hindistan’da üç hükümet devrildi.

Devletin gelirleri vatandaşlara adil dağıtılmıyor öyle değil mi?

Önemli meselelerden biri de iktidar yolsuzluğu. Fiyat kontrollerini tekeli elinde tutan iktidara bağlı iş adamları yapıyorlar. Halkın kanını kene gibi emiyorlar. Yanlış ya da doğru, Mübarek’in milyon dolarlar değerinde mal varlığı olduğu söyleniyor. Nereden kazandı bu paraları Mübarek ailesi? Pazar üzerinde tekel kurarak halkın ucuza satın alacağı malları, bunlar daha pahalıya satıyorlar. Aradaki bu fiyat farkı da ceplerine giriyor. Mısır’da iki söylem öne çıkmış durumda; haydut, maganda anlamında “Baltaciye” ve yolsuz idare anlamında “Haramiye”. Mısır halkının düşman olarak gördüğü İsrail devletine Mübarek doğalgaz satıyor. Üstelik Mısır halkının satın aldığı fiyattan üç kat daha ucuza. Tüm bu yaşananlar Mısır halkında bıkkınlık oluşturmuş durumda.

Bir de tabiî özgürlük meselesi…

Buradaki rejimler sahte rejimler. Adları cumhuriyet, ama hiç alâkaları yok. Mitterand’a “Siz yarı başkansınız, krallardan farkınız ne?” diye soruluyor. O da “Biz yarı tanrıyız” diyor. Bu nedenle de Mısır’daki yöneticilere Firavun yakıştırması yapılıyor. Mübarek 30 yıldır iktidarda ve cumhuriyet adına çifte zulümler yapılıyor. 50’li-60’lı yıllarda cumhuriyetçilerle kraliyetler arasında rejim kavgası yaşanıyordu. Mübarek döneminde ise, “Cummelekiye” denilen cumhuriyetçi kraliyetlere dönüş yaşandı. Mübarek oğlunu yerine getirmek istiyordu.

Bu kadar despotik bir rejimle Batı nasıl ilişki kuruyor?

Batılılar numaradan demokrasi havariliği yapıyorlar. Biliyorsunuz, Sovyetler Birliği’nde işçiler çalışıyormuş gibi yapıyorlar. Devlet de onlara para veriyormuş gibi yapıyor. Batı da Ortadoğu’da demokrasi ister gibi yapıyor, ama hakikî mânâda demokrasi gelsin istemiyor. Bunun nedeni, baskıcı rejimlerden başka, İsrail ilişkilerini kontrol edecek daha iyi bir seçenek yok. Diyelim ki, Baradey iktidara geldi. Mübarek gibi Refah Sınır Kapısı’nı kapalı tutabilir mi? Halkına hesap veren bir rejim, İsrail’le ilişkilerini nasıl yürütecektir? Halka açık olan taleplerine de açık olmak durumunda.

Bush, başkanlık döneminde Saddam hakkında konuşurken, bölgedeki diktatörleri desteklediği için ABD’nin kaybettiğini söylemişti. Sizce ABD siyaset değişimine mi gitti?

Bölgede bir Amerikan düşmanlığı var ve El-Kaide bunu körüklüyor. Bunun nedeni, Amerika’nın despot idarelerle işbirliği yapması. İktidara kızan halk işbirlikçisine de kızıyor. Lâkin Filistin’de ve Irak’ta seçimler oldu. İslâmî kesimler kazandı. Ancak Batı bunların ülkeyi yönetmesini istemedi. Batının despotik rejimleri desteklemesinin bir nedeni de İslâmî kesimlere göz açtırmaması. Sürekli tepelerinde olması.

Ama hem İslâmî olmayan despotik rejimleri Amerika destekliyor, hem de desteklediği bu rejimleri kendi insanlarına İslâmcı diye kötülüyor….

Dediğim gibi, Batılı ülkeler kendi ülkelerinin Ortadoğu’daki siyasî çıkarları nedeniyle despotik rejimlere, zulümlere, yolsuzluklara göz yumuyorlar. Seçenekleri kalmadığı ve ahlâkî gözükmek için değişimi destekliyor görünüyorlar. Lâkin Mısır’da böyle olaylar olmasaydı, harekete geçmezlerdi. Piyasa ekonomisini ve demokrasiyi birbirinden ayırmak gerekiyor. Batı öncelikli olarak piyasa ekonomisi ve fikrî liberalizmi destekliyor, daha sonra da sandığa gidilmesini istiyor. Çünkü bu şartlarda sandıktan liberal düşünce çıkacaktır. Yeterince liberalizm gelişmeyince, sandığa camideki cemaatin reyleri yansıyacaktır. Bunu da istemiyorlar. Eğer bölgede İsrail devleti olmasa, Batılı devletlerin İslâmî kesimden bu kadar ürkeceklerini zannetmiyorum. İsrail’i terbiye edemedikleri için İslâmî kesimi iktidardan uzak tutmaya gayret ediyorlar.

Muhaliflerden İhvan, yani Müslüman Kardeşler’in siyasî etkinliği nedir?

Mısır’da klâsik muhalefet Mübarek’le birlikte yaşlanmış durumda. İhvan kuşağı rejimle birlikte yaşlandı. İhvan bir cemaat, köklü ve organize bir yapı, fakat temsiliyet noktasında Mısır halkını kucaklayamıyor. Yaşlılar partileşmek istemezken, gençler İhvan’ın partisi olsun istiyorlar. İhvan cumhurbaşkanı adayı çıkaramıyor. Bu nedenden dolayı da Baradey gibi kişilerin peşine düşme durumunda kalıyor.

Sokağı kim örgütlüyor?

İhvan, “Gösterilerde biz de varız, ancak belirleyici olan sokak” diyor. Mübarek, iktidara yapışarak, halkın tüm kesimlerini kendine karşı seferber etmiş oldu. Binali bile Mübarek’ten akıllı çıktı. Sokakta insanlar “Bu insan hâlâ niye duruyor, utanmıyor mu?” diye soruyor. Mübarek’in bugüne kadar iktidarda kalmasının nedeni, riyakârane bir rejim sürdürmesi ve bu rejimi Batılıların desteklemesi.

Mısır’da yaşanan olayları bir milât olarak okuyor musunuz?

Arap Dünyası açısından bir milât, ancak muhalefeti tahrik edecek bir parti yok. Yaşananlar anonim bir hareket ve içinde cami de var. İstanbul’un iki kanatlı bir şehir olması gibi Kahire’de iki kanatlı bir şehir. Baradey geçen Cuma cami çıkışı göz hapsine Cizre’de alındı. Bakıyorsunuz, halk, namaz vakti gelince meydanlarda alnını secdeye eğiyor. Bu da gösteriyor ki, halk dinden kopuk değil.

Eğer halk ayaklanması başarılı olursa İhvan iktidara geçebilir mi?

Uluslararası şartlar, İhvan’ın lider çıkarmasına uygun değil. İkincisi temsiliyetleri de buna müsaid değil. İhvan da tek başına bir iktidar istemiyor, çünkü onu kaldırabilecek bir yetkinliğe sahip değil. Karma bir yönetim olacak gibi görünüyor. Ben de bunu sağlıklı görüyorum.

Sizce bu yaşananlar bir devrim mi, dönüşüm mü?

Bu her renkten insanın olduğu gökkuşağı devrimi. Yeni doğacak rejimin ideolojik renginden çok askerî veya sivil olup olmayacağı birinci derecede önemli. Halk hareketinin yapması gereken post-Nâsır dönemine geçmek. 52’den bu yana devam eden askerî darbe döneminin sona ermesi, demokrasiye geçilmesi. Herkesin ortak yaklaşımı da bu. ABD, yeni  yönetimin liberal eğilimli olması için çalışacaktır. Mısır ise, çevresinden etkilenecektir. Bölgenin temel değerlerinden biri İslâm. Şu veya bu şekilde İslâm’ın etkili olması kaçınılmaz, ama derecesini temsil makamındaki insanlar belirleyecektir.

Sizce asıl zorluk sivil hayata geçtikten sonra başlamayacak mı? Çünkü çeşitli kesimlerin politika üretmesi ve tartışması gerekiyor, ama demokrasi kültürü yaygın değil?

Diktatöryal rejimler insanları reşit etmeyen sistemler. İnsanlar da o noktada dondular kaldılar. “Peter prensibi”ne göre bir müessesede yöneticiler hangi seviyede ise, altındakiler o seviyede olmalı, yoksa çatışma çıkar. Mübarek de askerî bürokrasiden gelen dar kafalı bir adam. Sivilleri yönetmek için sivillerin içinden gelmek gerekir. Ben bundan sonrasının her halükârda iyi olacağı kanaatindeyim, çünkü Mübarek’in alternatifi kendi oğlunun iktidara gelmesiydi.

Eğer halk ayaklanması başarıya ulaşmaz, ülke kaosa sürüklenirse ne olur?

Eğer kaos olursa, alternatifi darbedir. Bu ne kadar tutarlı olur? Mübarek tutunamayacağını görmekle, olayın çapını büyüttü. Her halükârda cumhuriyet rejimlerinin kraliyete dönüşme ihtimali ortadan kalktı. Yemen Cumhurbaşkanı bundan sonra kendinin ve oğlunun yönetimde olmayacağını deklare etti.

Mübarek, ayaklanma başarıya ulaşırsa yargılanabilir mi?

Halkın çoğunluğu Mübarek’in yargılanmasını istemiyor. Kansız bir geçiş dönemi istiyorlar. Olayların seyrine baktığımızda da, halkla ordunun karşı karşıya gelmediğini görüyoruz. Mübarek’in de kendi özel birliklerini orduya ve halka karşı bir koz olarak kullandığını unutmamak gerek. Netice itibariyle, Mübarek halkın şartlarını kabul edip ayrılmayı kabul ederse, yargılama da olmayacaktır. Aksi takdirde, önümüzdeki günlerde kanlı olaylar olursa, Mübarek de devrilirse yargılama yapabilir. Her türlü ihtimale açık bir süreç yaşanıyor.

Askerî darbe olursa yine Amerikan güdümünde askerî bir rejime doğru gidilmez mi?

Mısır halkı yarım çözüm istemiyoruz diyor. Eğer bu süreçte yol kazası olursa devrim yarım kalabilir. Halk da bu nedenle hep itidalli davranıyor ve şiddete başvurmuyor. Mısır’da ve Arap ülkelerinde halkın diktatörleri süpürme harekâtı var diyebiliriz.

Bu süreç Türkiye’nin dış politikasına nasıl yansır?

Mısır’da halk idaresi kurulur, Arap Dünyası değişime “Evet” derse, Türkiye’nin model olması artık sıradanlaşır. İleri model olmaktan çıkar. Arap dünyasında Mübarek’in öncü rolünü Erdoğan alıyor deniliyordu, artık Mısır eski rolüne döner. Bize yarayacak tarafı ise, eğer açık rejim olursa halklar arasında ekonomik ve siyasî ilişkilerin gelişmesine hizmet eder. Bu da Türkiye’yi bölgede rahatlatır.

İsrail’in, endişeyle süreci gözlediği doğru mu?

Arap Dünyası’ndaki değişimin yelpazesi ve eğilimi İsrail’in aleyhinde. İsrail bölge ülkeleri demokratikleştikçe bölgede yalnız kalacaktır. Peres’in Mübarek’e sahip çıkın feryatları boşuna değil. İsrail yaşanan olaylara İran ve Hamas eksenli olaylar olarak bakıyor. İslâmî terör gözüyle olayları değerlendiriyor.

Ya İran nasıl etkilenecek bu olaylardan?

Bence İran’ın konumu, Ortadoğu’da zayıflar. İsrail aleyhtarı bir yapının kuvvet kazanması İran’ın elinden kartını alır. Halk hareketinden İran’ın da korktuğunu söyleyebiliriz. Ülkedeki Yeşil muhalefet hareketi kendini daha ziyade Mısır’la konumlandırıyor. Bunun yanında Mısır’daki İhvan hereketi güçlenirse Hamas’a sahip çıkacaktır. Hamas da artık İran’dan hamilik aramayacaktır. Öbür taraftan İsrail’in dikkatini komşu ülkelere çevirmesi İran’ı rahatlatacaktır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*