Muhiddin Siyah Hoca

71 yaşındaydı. Nur’un sağlam ve sarsılmaz bir hâdimiydi. İstanbul’un fethinde burçlara sancağı ilk diken Uluabatlı Hasan’ın Köyünde yaşıyordu. Emekli öğretmendi, ama hizmetlerde hiç emekli olmamıştı. Tıpkı burçlara sancağı diken Hasan gibi o da, Bursa Karacabey kazasının Uluabat Köyünde Nurların, Yeni Asya’nın sancağını dalgalandırıyordu.

Bazen, Bursa’dan Mustafakemalpaşa’ya derse giderken muhakkak ona uğrar, onu da alır götürürdük. Telefonlaşır, lâtifeleşirdik. Kış mevsimine gelen bu derse gitmelerimizde, onu almaya gittiğimizde mutlaka bize hamsi ziyafeti verirdi. Kendisi Trabzonlu idi, ama Vanlı olan yengeye de öğretmişti hamsi tavasını. Ona yaptırır, bir de lâtife yapardı. “Bizim hanım Kürt, ama ona da öğrettik hamsi yapmasını” diye. İhsan Paşalıoğlu da Rizeli olduğundan Laz muhabbeti yapar, birbirine takılırlardı. Biraz da biz gaz verince şakalaşmaları ayrı bir hoş olurdu.

Bursa’da olan umumî hizmetlere çıkar gelirdi. Evinin üst katını yapıp, dershane olarak kullanacaklarını söylerdi. Yıllardır da Yeni Asya misyonundan hiç inhiraf etmemiş, şuurlu bir ağabeyimizdi. Görüşemediğimiz zaman telefonlaşır, hâl hatır sorardık. Bizden büyük olmasına rağmen, tevazuundan “ağabey” diye hitap ederdi. Şen-şakraktı. Yüzünden tebessüm hiç eksik olmazdı.

Geçtiğimiz hafta hastalanan babamı, ağabeyimle beraber ziyarete gidip, onu Ankara’da hastahaneye yatırmıştık. İşte hastahanede olduğumuz Berat Gününün sabahı gelen mesaj, “Muhiddin Siyah Ağabeyin vefat ettiğini” bildiriyordu. “İnnâ lillah ve innâ ileyhu râciûn” dedik. Demek ki geçen seneki Berat Gecesinde onun ömrü biçilmiş, sonraki Berat Gecesi sabahında, mübarek bir günde Cenâb-ı Hak, ruhunu kabzetmiş, Muhiddin Hocamızı yanına almıştı. Hemen İhsan Paşalıoğlu Ağabeyi aradım, mesajı görmemişti. Ona bildirdim. O da şaşırdı, üzüldü.

Cep telefonuma elim zor gitti. Rehberden “Muhiddin Siyah”ı buldum, fakat telefonu isteksizce açtım. Onun hemen ”Ooo Zengin ağabey” diyerek telefona çıkışı aklıma geldi. Ama yine de aradım ve vefatı hakkında oğlundan bilgi aldım. Ankara’da olduğumdan, hem tâziye yazısını geç yazmış, hem de cenazesine iştirak edemediğimden üzülmüştüm.

Evet, Muhiddin Siyah Hocamız, ağabeyimiz vefat etti. Cenâb-ı Hak, rahmet eylesin. Makamını Cennet, kabrini pür nur eylesin inşâallah.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*