Mü’mine ümitsizlik yakışmaz

Ümitsizlik, zaman içerisinde pek çok kimsenin gösterdiği bir duygudur. Takılıp kaldığımız bir yerden bir daha düze çıkamayacağımızı sanıp, kendimizi büyük ve karanlık ümitsizlik boşluğuna bırakırız.

Aslında çabalamaya başlayıp, takıldığımız yerden doğrulmaya çıkmak istediğimizde, Allah her zaman bize yardım ediyor.

Kendimizi bırakıp o sorunla yaşamaya devam edecek gibi olduğumuzda ise, hayatımız boyunca o kamburla yaşamak zorunda kalıyoruz…

Allah herkesi korusun kötü bir hastalığımız olsa, o an yıkılırız ve belki bir daha toparlanamayız. Ölüm belki her zamanki yakınlığından daha bir yakınlaşır. Ama aslında o hastalığa da “Allah sevdiği kullara dert verirmiş” diyerek baksak, her yaptığımızın ibadet hâlini aldığını görürüz.

Ümitsizlik, çaresizliktir. Çaresizlik ise insanı isyana kadar sürükler. “Neden ben?” demek bile her derdimizin yükünü iki katına çıkarır. Çünkü bu dünyaya gelen Allah’ın tüm peygamberleri, evliyaları ve Üstadımız, birçoğumuzun hiç kaldıramayacağı dertlere çare bulmaya çalışmışlardır. Meselâ en yakınlarınızdan birinin cehenneme kâfir olarak gitmesi, sizi öldürmeye çalışan insanların her an karşınıza çıkan tuzakları, başınıza işkembe atılması, sizinle konuşanların yakalanıp hapse atılması, bütün sevdiğiniz kişileri bir anda kaybetmeniz ve hayatta yalnız kalmak kimi üzmez ve ümitsizliğe sürüklemez? Ama örnek aldığımız, Allah’ın sevdiği zatlar bu gibi ve daha değişik dertlerle başa çıkmakla kalmamış, bir yandan da İslâm’ı yaymaya çalışmışlardır. Çok güzel ve rahat bir hayat sürmemişlerse de, her zaman mutlu ve ümitlerini kaybetmeden devam etmişlerdir.

Her olayda ümidini kaybetmemek, kazanmaktır. Gözyaşlarınız aksa bile, isyan etmeden üzülmek; bir gün sıkıntıların biteceği düşüncesiyle mutlu olmak ile ümitlenmek, Allah’a dayanmak çaremizdir.

Derdimiz, üzüntümüz bize her zaman bir ders verir. İçinde bizim için bin nasihat saklar. Sözle unutulan, yaşanarak aklımıza kazınır. Rüyalarımızda bir boşluğa düştüğümüzü görürüz. İrkilerek uyanır ve gerçek olmadığı için “oh” diyerek uykuya devam ederiz. Hayali olarak düşerken bile korkarız. Karanlık ve bilinmezlik ürkütücüdür. Ümitsizlik karanlığına düşmemizi düşünmek, çok ürkütücüdür.

Ama bildiğimiz ve her zaman ne olursa olsun dayanacağımız Allah’a sığınmak en güzelidir. Hayatta her zaman tedbirimizi alırız, tevekkülümüzü Rabbimize bırakırız.

Bu şekilde yaşarsak, her zaman kazanırız inşâallah. Ümitsizlik, Nur talebesine yakışmaz. Bu yolda ilerleyeceksek, ne olursa olsun ümitli olmalıyız. Üstadımız ne olursa olsun ümidini kaybetmemiştir. İmanı en güzel biçimde anlatma amacını içinde hiç söndürmemiş ve “Evet, ümitvâr olunuz; şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada, İslâm’ın sadası olacaktır!” diyerek hepimize en güzel örneklerden birisi olmuştur.

Bizim çok güzel tutunacak dallarımız var ve bu dallara sahip iken ümitsizliğe hiçbir zaman düşmeyiz inşâallah. Allah herkese bu güzellikleri keşfetmeyi nasib eylesin inşâallah…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*