Müsbet Çizgideki Dik Duruş

Tarih, hakkı üstün tutmada hayatlarını feda eden nice kahramanlara şahitlik etmiştir. Ama ‘saçlarım adedince başlarım olsa, her gün birini kesseniz yine zındıkaya başımı eğmem’ diyen kahramanlar nadir bulunur.

İşte o­nlardan birisi Bediüzzaman Hazretleridir.

Evet, Bediüzzaman büyük bir alimdir.

Fakat Üstad’ın en önemli özelliği kahramanlığıdır.

O bu kahramanlığı Üstad-Azam olan Resulu-Ekrem(asm)’den ders almış, Şah-ı Velayet ile müsemma Hazreti Ali’den talim etmiştir. “Alimler peygamberlerin varisleridir” denilir. Fakat alimler çoğu kez Peygamberimizin kahramanlık hasletine tam olarak varis olamamışlar, hadiseler karşısında geri çekilmek zorunda kalmışlardır.

Ama Üstad Bediüzzaman kahramanlık olarak da tam bir varis-i peygamberidir. O İslam’ın en küçük bir meselesi karşısında bile geri adım atmamış, gerektiği zaman hayatını ortaya koymuştur. Rusya’da esarette, İslam’ın ve Osmanlının haysiyetini korumak için hayatı pahasına da olsa, Rus komutana karşı ayağa kalkmamış, Divan-ı Harbi Örfi mahkemesinde Mahkeme Reisi Hurşit Paşanın tehditlerine beş para ehemmiyet vermeyerek, ‘Yaşasın zalimler için cehennem’ diye haykırmıştır.

Üstadın en önemli kahramanlığı, hiç kuşkusuz, Tek Parti İdaresinin haksızlıklarına karşı, İslam davası uğruna müsbet çizgide ortaya koyduğu şanlı direniş, müsbet çizgideki dik duruştur.

Evet, savaş meydanlarında kahramanlık göstermek bir ölçüde kolaydır. Mücadele ederesiniz, kahramanlık gösterirsiniz, şehit veya gazi olursunuz. Fakat zalimin zulmüne karşı müsbet çizgide hem hakkı savunmak, hem de dik duruş sergileyebilmek öyle çok da kolay bir hadise değildir.

Kırmadan, dökmeden, şiddete başvurmadan hakkı müdafaaya devam etmek…

Üstelik o­nca tahrik, tehdit, yıldırma, zulüm ve haksızlık karşısında…

Bu, emsali zor görülen bir kahramanlık misalidir.

İşte Eskişehir mahkemesi:

Üstad Bedizzmanan’la birlikte bir avuç nur talebesi mahkemeye verilmiş.

Daha mahkeme başlamadan hüküm belli gibi. Hakim eline tutuşturulmuş kalemi kırmak için sabırsızlanıyor. Ama Hazret-i Üstad öylesine müthiş bir savunma yapıyor ki, kaskatı kalpleri bile yumuşatıyor. Taşlaşmış vicdanları paramparça ediyor. Üstelik hiçbir talebesinin burnunu bile kanatmadan müsbet çizgideki şanlı müdafaasından muzafferiyetle çıkıyor.

Denizli müdafaası da böyledir, Afyon müdafaası da…

Gerçekten bu çok dikkat çekici bir husustur.

Binlerce insanın idamdan asıldığı, yüzlercesinin sürüldüğü bir zamanda hiçbir talebesine ciddi hiçbir zarar gelmeden başarıya ulaşması benzeri pek görülen bir durum değildir. Bu hadisenin arkasındaki sır elbette ki, müsbet çizgideki Kuran ve iman hizmetidir.

Üstad o kadar tahrik ve zulme rağmen asla ki şiddeti tasvip etmemiş, kendisine yapılan o­nca kötü muameleye karşı beddua bile etmemiştir. Çoğu kez o­nların ıslahı için dua etmiştir. Zira o kalplere, akıllara, ruhlara, vicdanlara hitap eden, “biz muhabbet fedaileriyiz husumete vaktimiz yok” diyen bir İslam kahramanı idi.

Bu gün de Dar-ı Bekaya seyahatinin 46. yıldönümünü yaşadığımız Üstad Bediüzamanın davasını kıyamete kadar devam ettirme hedef ve maksadı içinde olan Nur Talebeleri de, her türlü sıkıntı ve haksızlığa karşı müsbet çizgideki dik duruşlarına devam etmektedirler.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*