Musîbetin hakikî sebebi virüs mü, hatalarımız mı?

Mübarek Ramazan Ayının son bölümü olan, “mağfiret” ve rahmetin coştuğu bölümüne girmiş bulunuyoruz.
Rabbimize sonsuz şükürler olsun! Sadece Müslümanlar değil, bütün insanlık için çok zor, ibretli ve çetin günleri de birlikte yaşıyoruz. Görünen o ki bu zorlu imtihan kendi şartlarıyla devam edecek görünüyor.

Musîbetin adı, “Koronavirüsü!” Aniden ortaya çıktı. Dünyayı “karantinaya” mahkûm etti! Nedenine, niçinine henüz tam giren olmadı.  Hadisenin doğru okunup yorumlanması önemli. Manevî yönden baktığımızda; insanlığın bütün olarak şahsî, kurumsal, tüzel, resmî ortak hataları görmek lâzım. Bu musîbet ve imtihanın sebebleri, muhtemel çözümleri üzerinde şahsî görüş ve tecrübelerime dayanarak bir fikir jimnastiği yaptım. Onu paylaşmak isterim.

– Egosuna esir olmuş insanlığın yaptığı fahiş ve affı zor hata, zulüm ve tahribatlar.

– Müslüman kimliği ve kulluğunu unutmuş kimselerin Allah’ın açık emirlerine rağmen bu konudaki ihmal, gaflet, hata ve bunca günahları, hayır, hasenat, fazilet ve iyiliği unutmuş olmaları.

– Ateist ve deizme kapılan genç ve beyinsizlerin gadabı İlâhiyi celbeden rezillikleri.

– Dünyevî menfaat, makam ve şöhret için her sahada istismar edilen maddî ve manevî değerler,

– Zulüm yapan komünist ve faşist devletler, bunlara sessiz kalan dünya kamuoyu ve vicdan sahipleri.

– Uluslar arası teröre, bile bile gizli-açık destek veren, menfaatçi vampir siyasetçiler ve odaklar.

– Haksızlık ve tarafgirliğe ses çıkarmayan, mağduriyetlere sebep olan, liyakatsiz hukukçu, medya, sorumlu çevre ve şahıslar.

– Şahsî menfaatleri daim ön plana çıkarıp doyumsuzluk hırsına kapılmış menfaat şebekeleri.

– Müstehcenliğe prim verip, şefkat kahramanı potansiyelleri istismar eden medya ve şirketler.

– Şehveti teşvik ve tatbik eden zevk düşkünü, iman ve inançtan yoksun zavallılar, şer odakları.

– İslâm dünyasında, mabed, minber ve kürsüleri siyasete alet eden din adamları, onları yönlendiren siyasiler.

– Kumarı, faizi, zinayı kanunla meşrûlaştıran! Materyalist Batı fikir ve despotluğunun tatbikçileri.

– Eğitimde maneviyat yerine Lâiklik adı altında dinsizliği yaygınlaştıran anlayış sahipleri.

– Allah’la pençeleşme cüretine kalkan inançsız ve ateistler. Çünkü “Allah ile pençeleşmek isteyen düşer.” ( Bediüzzaman Said Nursî İşaratü’l İ’caz s: 89)

– Milyonlarca Müslüman kanı dökülmesine seyirci kalan bütün devlet ve hükümet yetkilileri…

İç, dış, şahsî, kitlesel olarak bu tür örnekleri çoğaltmak mümkün. İnsan olarak yaptıklarımızın acı ve dehşetli faturasını ödediğimizin farkında mıyız? Önemli olan budur!

Bu büyük musîbete karşı alternatif çözümlerin de olduğunu unutmayalım ve ümitvar olalım. Her türlü derdin dermanı İslâmda ve Kur’ân’da vardır. Allah, Kur’ân’da insanların kaldırmayacağı yükü yüklemediğini ve her derdin dermanını verdiğini bildiriyor. Şu an insanlığın büyük bahtiyarlığı, Ramazan ayının rahmetinin içerisinde olmasıdır. Birçok Batılı lider ve kuruluşlardan maneviyat adına iyi işaretler alıyoruz. Bu çok farklı ve değerlendirilmesi gereken önemli bir konu. Hizmet erlerine vazife düşüyor! Bu mübarek günlerde;

– Âfâkı, dünyayı unutup,  maneviyat okyanuslarına yönelme bir çıkış kapısıdır.

– Özellikle Cuma gecelerinde binler ve Leyle-i Kadirde otuz bine çıkan rahmeti bulmak mümkündür.

– Duâların, ihlâsla yapılması şartıyla, makbul olduğu müjdesini unutmayalım. Çok önemlidir.

– Kötümser fırtınalara karşı, rahmet bulutlarını çekecek hayır hasenata devam etme şansımız var.

– Günah ve kebairden bütün bütün uzaklaşıp, bütün azalarımızı hakka yöneltme kazancımız olur.

– Nefislerimizi terbiye ederek, bu yoldaki mücadeleyi arttırmada kararlığımızın neticesini alabiliriz.

–  Kalın gaflet, uykusu, sersemlik, sarhoşluk veren hallerden duâ ve niyazla uzaklaşma şansımız var.

– Pusulayı şaşırmadan, rahmet gemilerini sığ limanlara demirlemeye çalışma azmimiz olmalı.

– Rahmet parıltılarını görme, gösterme ve yakalama şansımız devam ediyor.

– Sabır ve tahammülden vaz geçmeden, ihsan-ı İlâhîyi celbedecek hasenatlara nail olma irademizi kullanalım. Sevapları arttıracak saatlerin adetlerini arttırma imkân ve zamanımız var.

İslâmın emirleri dışındaki her türlü menfi hallerden uzak kalarak, uhuvvetin, inayetin, kardeşliğin kıymetini bilip ona göre davranmak hayatî önem taşıyor.

Zikri, fikri, tezekkürü, tefekkürü arttırarak zamanı değerlendirmek manevî sağanaktan istifadenin yoludur. Yakalamak ve menfaattar olmak dilek ve temennisiyle.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*