Müstakbel cennet gençlerinin gençlik şöleni

6 Mayıs günü Ankara’da düzenlenen 3. Risâle-i Nur Gençlik Şöleni hakkında bir çok şey yazıldı. Değerli karikatüristimiz İbrahim Özdabak tarafından çok anlamlı karikatürler çizildi. Bir çok yazarımız bu şölen hakkında görüşlerini, düşüncelerini, intibalarını, takdir, tebrik veya tenkitlerini dile getirdiler. Ben de bu konuda âcizane görüşlerimi siz değerli okuyucularla paylaşmak istedim.

Ancak, daha önce yaptığım seyahat ve ziyaretlerden derlediğim güzel hatıraları bir buket hâlinde gönül dostlarına takdim etmek istiyorum. Bu hatıralar da gençler ve gençlik şöleni ile ilgili olduğundan, konumuza katkıda bulunacağını düşünüyorum.

Ankara Anadolu Sanat ve Kültür Merkezine doğru giden yolculuğum, İstanbul seyahatı ile başlamıştı. 28 Nisan Cumartesi günü İstanbul’da gazetemizin Güneşli tesislerinde yapılan Türkiye Sosyal Komisyonu toplantısına katılmak üzere İstanbul’a gitmiştim. İstanbul’da kaldığım bir hafta zarfında İhlâs Marmara’da Kutlular Ağabeyin yaptığı Salı dersine katıldık. Burada da gençlik şöleni ile ilgili hazırlıkların heyecanı vardı. Çarşamba günü ise Ömer Kaşlıoğlu kardeşimizle Beykent dersine iştirak ettik. Burada da çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu şevkli ve zevkli bir sohbetin lezzetini tattık.

4 Mayıs Cuma günü ise, Antalya’da askerlik görevini ifa etmekte olan oğlumuz İzzet’in yemin merasimi vardı. Gece boyu yaptığımız uzun bir yolculuktan sonra Antalya’ya intikal ettik. Yemin merasimi sona erdikten sonra Nejat Eren Ağabeyimiz bizi aldı ve önce Yeni Asya bürosuna götürdü. Akşam da Antalya umumî dersine katıldık.

Orada da Ankara’da yapılacak gençlik şöleni hazırlıklarının tatlı telâşı ve heyecanı vardı. Biz de Ankara’ya gidecek olan otobüslerle Ankara’ya gitmeye karar verdik. Antalya’nın kahraman gençleri ve genç ruhlu kahramanları ile gecenin geç saatlerinde iki otobüsle yola çıktık. Nejat Ağabeyle ikimiz kızların otobüsünde yolculuk yapıyorduk. Bir gün önce 36 saatlik bir yolculuk yaparak Avustralya’dan dönen Nejat Ağabeyimiz, hizmet aşkından aldığı enerji ile bu defa da Ankara yollarına düşmüştü. Otobüste de aynı enerji ve yüksek performansı ile güzel hatıralardan, müjdeli haberlerden bahsetti.

Böyle yolculuklar çok güzel duygu ve düşüncelerin paylaşılmasına, bazı istidatların ortaya çıkmasına vesile oluyor. Bereketli duâların, duâ hükmüne geçen dilek ve temennilerin paylaşılmasını sağlıyor.

Yolculuğumuz devam ederken, Nejat Ağabey gençlerden Risâle-i Nur hakkındaki görüş ve düşüncelerini sordu. Şühedâ isminde bir kızımız, içinde biriken sevinç ve heyecanını bizlerle paylaştı. Risâlelerin kendisini nasıl değiştirdiğini ve dönüştürdüğünü edebî cümlelerle anlattı. Şöyle dedi: “Risâle-i Nur berrak bir su gibi insanı arındırıyor. Ruhunu ve kalbini tertemiz ediyor. İnsanın, hayata doğru açıdan bakmasını, güzel düşünmesini, doğru karar vermesini sağlıyor. Ben altı ay önce bu eserleri tanıdım. Kendimi şimdi çok farklı hissediyorum.”

Biz de kendisine bu güzel düşüncelerini yazıya dökerek gazetemize göndermesini istedik. Yazmaya devam ederse, kendisine yardımcı olacağımızı söyledik. Çok memnun oldu. Makale ve şiir dallarında bazı çalışmaları olduğunu, bundan sonra daha çok ve daha düzenli yazacağını ifade etti.

Bu güzel yolculuğumuz, namaz tesbihatı, Nur dersleri, ilâhiler ve şiirlerle devam etti. Gençlerin arasında biz de kendimizi genç hissetmeye başlamıştık. Hatta bizden istenen şiir ve ilâhilere iştirak etmeye bile yeltendik. Böyle zevkli ve şevkli bir yolculuktan sonra Ankara’ya vasıl olduk. Bu kadar uzun bir güzergâhtan geçip böyle uzun bir girizgâh yaptıktan sonra, gençlik şöleni ile ilgili intibalarımı ifade etmek istiyorum.

III. Risâle-i Nur Gençlik Şöleni, her şeyden önce bütün Türkiye’de bir hareketlenmeye vesile oldu. Çoğunluğunu gençlerin teşkil ettiği binlerce insan, yüzlerce araçla Ankara’ya doğru hareket etmiş oldu. Gece boyunca, yollarda Nur kervanları yürüdü. Kalpler yeniden intibaha, yürekler yeniden ihtizaza geldi. Bu hareket bile, bu şölenin amacına ulaştığını gösteren bir işarettir.

Ayrıca, binlerce gönüldaşın bir yerde buluşması, tanışması, kaynaşması, aynı duyguları paylaşması, büyük bir hizmet olarak bu şölenin artı hanesine yazılacak bir değer olarak kabul edilebilir.

Programın muhtevası ise, gayet güzel, hoş, heyecan ve şevk vericiydi. Mehmet Yaşar ve Ahmet Dursun kardeşlerimizin başarılı sunumu, programa ayrı bir güzellik kattı. Konuşmalar kararında, konuşmacılar gayet iyi seçilmiş, müzikler müsbet, tiyatro manalıydı. Tabiî ki müzikli, sazlı gitarlı bir programı bizim tarzımıza uygun görmeyip tenkit edenlerin görüşlerine de saygı duyuyoruz.

Bu program adı üstünde bir “şölen”di. Yani toplu halde bir olayı kutlamak, bir sevinci paylaşmak, birlikte eğlenmek, ziyafet ve muhabbetle hoşça vakit geçirmekti. Risâle-i Nur Gençlik Şöleni de bütün bu güzellikleri içinde barındıran bir program olarak icra edildi. Konu Risâle-i Nur olunca, elbette kalpler daha farklı çarpıyor, gönüller daha coşkun dalgalanıyor, ruhlar daha büyük bir ihtizazla çalkalanıyordu. Yapılan konuşmaların özünde Risâle-i Nur’un nuru parlıyor, çalınan müziklerin sözünde İlâhî mânâlar tezahür ediyordu.

Hür Adam filmi ile gönüllere taht kuran değerli san’atçı Mürşit Ağa Bağ’ın duygu dolu konuşması gönülleri coşturdu. Ağa Bağ, “Bu film, benim gözümde bir çok perdeyi kaldırdı. Allah tamamını da kaldırmayı nasip eder inşaallah” diyerek, Bediüzzaman rolünü oynamanın ruhunda büyük değişikliklere yol açtığını, zaten var olan inancının daha da kuvvetlendiğini ifade etti. Risâle-i Nur gençliğinin kendisine gösterdikleri sevginin en büyük ödül olduğunu söyledi.

Üstad Hazretlerinin hayatından önemli kesitlerin anlatıldığı tiyatro, izleyicileri hem ağlattı, hem coşturdu. Bu hizmetin nasıl bir fedakârlık, mücadele ve mücahede ile bizlere intikal ettirildiği, gerçeğe yakın bir temsil ile canlandırıldı.

Bir programın başarısı, katılanların sayısı ile ölçülebileceği gibi, katılımcıların coşkusu ile de ölçülür. Kemiyet olarak beş bin kişilik salon dolmuş, bir çok dinleyici de programı ayakta izlemek zorunda kalmıştı. Keyfiyet ise çok daha büyük, güzel ve anlamlıydı. Ayrıca gençlerin coşkusu ve dinamizmi program sonuna kadar eksilmeden devam etti.

Bize göre gençlerin böyle programlarda bir araya gelerek coşku ve heyecanlarını paylaşmaları, içlerindeki enerjiyi dışa vurarak kendilerini müsbet ve meşrû zeminlerde ifade etmeleri bir ihtiyaçtır. Programın muhtevası tartışılabilir, ama artılarının eksilerinden fazla olduğu tartışılmaz bir gerçektir.

Gençlik şölenine emeği geçen gençleri ve genç ruhlu güzel insanları Rabbim cennetinde ebedî gençlikle mükâfatlandırsın diyor, nice gençlik şölenlerinde aynı coşku ve sevinci birlikte yaşamayı temenni ediyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*