Namazda selâmdan sonra

Image
Sual: “Sabah ve ikindi namazlarında imam selâm verdikten sonra cemaatin saf düzenini bozması caiz midir? Bu esnada meleklerin tesbit yapmalarından dolayı dağılmamanın daha evlâ olacağı söyleniyor. Doğru mudur?”
Meleklerin cemaatle namaz kılanlar ile ilgili tesbitleri imamın selâm vermesi ile birlikte sona erer. Esasen sona ermemiş olsa bile, biz meleklerle ilgili böyle bir fizik ötesi tahminle hareket edemeyiz.

Onlar kendi görevlerini, kendilerine verilen kriter ve ölçüler çerçevesinde eksiksiz yaparlar. Biz de bize verilen görevleri yapmakla yükümlüyüz. Namaz meselesinde önemli olan, farz namazları mümkün mertebe cemaatle kılmaya devam etmektir.      
Cemaatle kılınan farz namazlarda imam selâm verdikten sonra saf düzenini bozmakta hiçbir sakınca yoktur. Selâmdan sonra cemaat tesbihini dilediği gibi çekmek üzere saftan ayrılabilir. Saf düzenini sıkı tutmanın fazîleti, selâm verinceye kadardır.

KÜLLİYE NOTLARI

İzmir Türkiye’nin en batısında yer alan bir ilimiz. Dört devlet ve dört vakıf olmak üzere şimdilik sekiz üniversitesi bulunan ve yaklaşık dört milyon nüfusa sahip bir büyükşehir.
Yıllardan beri bir toplu hizmet merkezi, yani bir külliye İzmir’in gündeminde idi. Medresetü’z-Zehra’nın bir batı şubesine ivedilikle ihtiyaç vardı.
Şu bir vakıa ki: Medresetü’z-Zehra’nın her il ve ilçede dershane tarzında muhtelif merkezleri var. Bu medar-ı şükran bir meseledir.
Öte yandan, hizmet demek bina demek de değildir şüphesiz. Nurcuların şahs-ı mânevîsi Ferid makamındadır. Hızır (as) gibidir veya Hızır’ın (as) himmetine mazhardır. Keyfiyete önem verirler. Her mekânı hizmet mekânı sayar ve orayı ihya ederler.
Bu açıdan, ‘önce bina’ değil; ‘önce hizmet’ derler.
Fakat ‘önce hizmet’ parolası ile belirli bir aşamaya gelmiş mahallerin, verimli bir mekânda hizmetlerini üçe dörde katlayacakları da bir vakıa!
Bu açıdan, belirli bir aşamadan sonra binayı ve mekânı önemsemek lâzım!
Etrafımızda hizmet için bir bina tesisi veya alımı gayreti duyduğumuzda—ki bu, talebe, kardeş veya dostun helâl parasıyla oluyor—, bu sebeple, himmet paylaşımı adına, varsa yapabileceklerimizi yapmak; yoksa ve üzerimizde paylaştığımız başka himmetler varsa, açıkça bunu söylemek himmet erkânına şevk verecektir. 
Ama her halükârda bu çağda himmetsiz olmamalıyız. Bu çağın himmetinin farz-ı ayn hükmünde cihad olduğunu, bu açıdan zekâtın buralara geçerli bulunduğunu; farz olmadıkça, umre dahi olsa ferâgat edip, kaynaklarımızı böyle hizmet merkezleri için sarf etmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Mahşerde yüz akımız bu merkezler olacaktır.
Sadede dönelim: İçinde Risâle-i Nur’un konferans, seminer, dersler yapma, okuma ve öğrenme şekliyle her türlü faaliyetinin ve neşir hizmetlerinin yapılabileceği bir hizmet merkezine İzmir’in ihtiyacı vardı.
Bu amaçla merkezî bir yer olan İzmir/Üçyol’da alınan 420 metrekarelik arsanın ödemesi geçtiğimiz yıl bitirildi.
Aslında başta elde/hazırda cemaatin hiç parası yoktu. Ama yola çıkınca bir de bakmışız ki, cemaat bir yıl içinde dört yüz bin liralık arsa borcunu ödeyip bitirmiş. Ardından proje onayları geldi. Ve geçtiğimiz Mayıs ayı başında arsaya ilk kazma vuruldu. 29 Mayıs’ta da-–İstanbul’un fethi gününde—İzmir Yeni Asya Kültür Merkezi’nin temeli kurbanlar kesilerek ve duâlar edilerek atıldı.
Şu anda bodrum katın perde ve hasır betonları atıldı, zemin katın kolon kalıpları ve demirleri bağlandı. Zemin kolonlarının ve tavanının betonu dökülme aşamasında.
Şu ana kadar tökezlemeden gelindi. Kaynağa bağlı olarak inşâallah devam edecek. Ancak kaynak ihtiyacı var. Önümüz Ramazan. Zekât ve tasadduklar için plânlamalar bu günlerde yapılıyor. İzmir cemaati, helâl kazanç sahibi dost ve ağabeylerin İzmir’i de taksimatları içine almalarını bekliyor.
İzmir cemaatinin, kaynağı minimize ederek tabana yaymak için şöyle bir çalışması da var: Binanın, her biri 600 TL’lik bin hissede bitirilmesi plânlanmış. Her bir hisse de aylık ödemelere bölünmüş. Ayda 50 TL ödemek sûretiyle 12 ayda bir hisseyi (yani 600 TL’yi) ödeyebiliyorsunuz. Bu meselede Bediüzzaman’ın şu sözü ilham kaynağı olmuş: “Şirket-i maneviye-i Nuriyenin feyziyle, her bir şakirt derecesine göre umum kardeşlerinin manevî kazançlarına ve duâlarına hissedar olur. Güya adeta binler dille istiğfar eder, ibadet eder.” 1
Bunun için cemaatin ortak bir hesabı var: Türkiye Finans Katılım Bankasının İzmir Şubesi nezdinde açılmış bulunan hesap no: 1308251-1 (Hesap adı: Zübeyir Nuri Akyıl ve Salih Zernekli) İban No: TR04 0020 6000 1001 3082 5100 01
Hisse bedelini ödeyenlere cemaatin bir komisyonunca-–çam sakızı çoban armağanı—Hissedarlık Belgesi veriliyor. Bu şüphesiz manevî değeri olan bir belge. Bedîüzzaman Hazretlerinin; “Binler, belki yüz binler şakirtlerin şirket-i maneviye-i uhreviyelerine hissedar ol. Tâ senin hayırların, iyiliklerin cüz’iyetten çıkıp küllîleşsin; ahirette tam kârlı bir ticaret olsun.” 2 sözünün tahakkuku için bir duâ olsun diye bu belge düzenlenmiş. (Bunun için şahsımın aranması yeterli)
Bize duyurması kalıyor.
Allah’a emanet olun.

Dipnotlar:

1- Şuâlar; s. 420, 2- Emirdağ Lâhikası, s. 57.

 

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*