Nazım Gökçek

Onu ilk defa 1974 yılında Urfa’da yapılan “Bediüzzaman Mevlidi”ne giderken Gaziantep’e uğradığımızda görmüştüm.

Tanışma esnasında sıra bana gelince “Ben Raşit Yücel, Çorum dersânesinde vakıfım” demiştim (kemal-i iftiharla).

Yaşım o­n sekizlerde idi. Nazım Gökçek’in bu çok hoşuna gitmişti.

“Yaşa kardeşim, kimse senin gibi vakıf olduğunu açıkça söyleyemiyor, gel seni bir kucaklayayım” demişti. Ben ise “Acaba bir pot mu kırdım?” diye endişe etmiştim.

Çok zarif, çok nahif, şefkat dolu bir kişiliği vardı.

Ömrünü küçük yaşta Nura adamış bir insandı. Risâle-i Nur’u okuyuşu bir harikaydı.

Otomobilimde her zaman Risâle-i Nur’un okunduğu bir kaseti vardır.

Bir Cuma günü Ağrı ilimize müteveccihen gittiğim esnada kasetlerim arasından rastgele “Keşke bir risâle kaseti çıksa” diyerek aldığımda Nazım Gökçek’in kaseti çıkmış, zevk ile dinlemiştim.

Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerine göndermiş olduğu mektubunu “Lâhika Sayfası”nda okudum, duygulandım.

Daha ortaokul öğrencisiyken Risâle-i Nur’u çok mükemmel şekilde anlayıp idrak etmesi fevkalâde bir mazhariyettir.

Mehmet Kutlular Ağabeyden dinlemiştim. Şöyle anlatıyor:

“Rahmetli Zübeyir Ağabey, Van, Diyarbakır, Urfa gibi yerlere uğradıktan sonra Gaziantep’te bir miktar kalmamı söylemişti.

“Ben bunun üzerine Van’a, oradan da Gaziantep’e geldim.

“Zübeyir Ağabey, Nazım kardeşi aramış: ‘Nazım kardeş, Kutlular gelecek, o biraz buralarda zayıf kaldı, piliç falan da yedirin’ demiş.

“Nazım Gökçek de heyecandan olacak ‘piliç’ yerine pirinç anlıyor.”

Kutlular Ağabey bakıyor sabahleyin pirinç çorbası, daha sonra pirinç pilavı… Yani pirince dayalı yiyecekler gelince dayanamıyor:

“Kardeşim sizin burada pirinçten başka yiyecek maddesi bulunmaz mı?” diyor.

Nazım Gökçek de:

“Ağabey, Zübeyir Ağabeyin tarifi üzerine böyle yapıyoruz” deyince, Kutlular Ağabey gülümseyerek:

“Kardeşim o pirinç değil, piliç, piliç” deyince gülümseme koro halinde gerçekleşiyor.

Bunlar nurun saff-ı evvel fedakârlarıdır.

Kader işte. Hiç arzu etmediğimiz halde birtakım olaylar bizi ayrı kulvarlarda bıraktı.

Buradan yaklaşık o­n yıl öncesinde İslâm Yaşar Beyefendi ile Gaziantep’te kendisini ziyaret edip hatıralarını almak istemiştik, ancak rahatsızlık sebebiyle görüşme olmadı.

Vefatı ise çok ibret verici olmuş:

İki dizinin üstünde ruhunu teslim etmiş.

Tıpkı Hazret-i Halit bin Velid’in (ra) yatakta değil at üstünde vefatı gibi.

Mekânı Cennet olsun.

Bütün ailesine, nur camiasına başsağlığı diliyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*