Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeye ittibaından hissesi ziyade ola

altBeşinci Nükte

“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.“ (Âl-i İmran Sûresi: 31.) âyet-i azîmesi, ittiba-ı sünnet ne kadar mühim ve lâzım olduğunu pek kat’î bir surette ilân ediyor. Evet, şu âyet-i kerîme, kıyâsât-ı mantıkıye içinde, kıyas-ı istisnaî kısmının en kuvvetli ve kat’î bir kıyasıdır. Şöyle ki:

Nasıl mantıkça kıyas-ı istisnaî misali olarak deniliyor: “Eğer güneş çıksa, gündüz olacak.” Müsbet netice için denilir: “Güneş çıktı. Öyle ise netice veriyor ki, şimdi gündüzdür.” Menfî netice için deniliyor: “Gündüz yok. Öyle ise netice veriyor ki, güneş çıkmamış.” Mantıkça, bu müsbet ve menfî iki netice kat’îdirler.

Aynen böyle de, şu âyet-i kerîme der ki: “Eğer Allah’a muhabbetiniz varsa, Habibullaha ittiba edilecek. İttiba edilmezse, netice veriyor ki, Allah’a muhabbetiniz yoktur. Muhabbetullah varsa, netice verir ki, Habibullahın Sünnet-i Seniyyesine ittibaı intâc eder.”

Evet, Cenâb-ı Hakk’a iman eden, elbette O’na itaat edecek. Ve itaat yolları içinde en makbulü ve en müstakîmi ve en kısası, bilâşüphe, Habibullahın gösterdiği ve takip ettiği yoldur.

Evet, bu kâinatı bu derece in’amat ile dolduran Zat-ı Kerîm-i Zülcemal, zîşuurlardan o nimetlere karşı şükür istemesi, zarurî ve bedihîdir. Hem bu kâinatı bu kadar mu’cizat-ı san’atla tezyin eden o Zat-ı Hakîm-i Zülcelâl, elbette bilbedahe, zîşuurlar içinde en mümtaz birisini Kendine muhatap ve tercüman ve ibadına mübelliğ ve imam yapacaktır. Hem bu kâinatı had ve hesaba gelmez tecelliyat-ı cemal ve kemalâtına mazhar eden o Zat-ı Cemîl-i Zülkemal, elbette bilbedahe, sevdiği ve izharını istediği cemal ve kemal ve esma ve san’atının en cami’ ve en mükemmel mikyas ve medarı olan bir zata, her halde en ekmel bir vaziyet-i ubudiyeti verecek ve onun vaziyetini sairlerine numune-i imtisal edip, herkesi onun ittibaına sevk edecek. Tâ ki, o güzel vaziyeti başkalarında da görünsün.

Elhâsıl: Muhabbetullah, Sünnet-i Seniyyenin ittibaını istilzam edip intâc ediyor. Ne mutlu o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeye ittibaından hissesi ziyade ola. Veyl o kimseye ki, Sünnet-i Seniyyeyi takdir etmeyip bid’alara giriyor.

Lem’alar, On Birinci Lem’a, s. 131

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*