Necati Can’ın İttihad gazetesi hatıraları

Necati Can, Aydın’da ayakkabıcılık yaparak geçimini sürdürmüş (şimdi emekli), ancak Risale-i Nur’a olan intisabı ve ona talebe olması, Nurlar’a hizmet etmeyi hayatının en büyük gayesi yapmış.

83 yıllık ömrünün 60 yılını dolu dolu Yeni Asya’ya, hatta ondan önceki İttihad’da, hatta ondan da öncesi olan hizmetlerde bulunmuş. Üstad’ın talebeliğini yapmış ağabeylerin hemen hemen tamamı ile önemli hatıraları olan “hizmette önde, ücrette geride” düsturunu şiar edinmiş, Anadolu’daki sayısız isimsiz kahramanlarından, hizmetimizin ulu çınarı ile “İttihad gazetesi”ni konuştuk.

O günlerin hizmet tarzını, çekilen güçlükleri ve hizmete şevk veren unsurları konuştuk, dinledik ve bu hatıraları siz değerli okuyucularla paylaşmak istedik.

Bundan sonra söz

Necati Ağabey’in:

İttihad’dan önce cemaatin takip ettiği gazete yoktu, zaten dâvâmıza destek veren bir gazete de yoktu. O zamanlardaki hizmetimizdeki istikameti, ağabeylerin meşveretlerinden sonra bizlere yazdıkları mektuplarla haberdar oluyorduk. Diğer gazeteler Nurcuların hapse girmelerini alâ-yı valâ ile yazıyorlar, tahliye ve beraatlerini yazmıyorlardı. Zübeyir Ağabey “Bir gazetemiz olsa da Nurlar’a hücum eden zındıka komitesine hak ettiği cevabı verebilsek” diyerek cemaate ait gazetemizin olmasını çok arzu ediyordu.

Daha sonra “Bugün” ve “Yeni İstiklâl” gazetelerinin sahibi olan Şevket Eygi ile “gazetelerinin tirajını arttırmak” şartıyla tahliyeleri yazacağı anlaşması yapıldı. Bizler de cemaat olarak dâvânın gazetesi olmamasına rağmen çokça alırdık.

Bu böyle devam ederken, ağabeyler cemaate ait “İttihad” ismini verdikleri haftalık gazeteyi çıkardılar.

Ayrılıklardan önce herkes İttihad’ı alıyordu. Erbakan’ın kurduğu Nizam Partisi’nin bu ayrılıklarda çok rolü oldu. İttihad gazetesi Ramazanpaşa Camii önünde kitap satan Mustafa Amca’ya (Allah rahmet eylesin) gelirdi. O da bize hemen haber eder, oradan gazeteleri alır, dağıtımını yapardık. Tabiî ki polisler takip ediyor, Mustafa Amca’ya gelip “gazeteler nerede” diye sorduklarında, “Birileri götürdü tanımıyorum” diye cevap verirmiş. Polisin devamlı takibi altındaydık.

O sıralarda Konya’da Sait Gecegezen diye bir kardeşimiz vardı. “Genelkurmay Başkanı’na açık mektup” diye İttihad’da çıkan yazısından dolayı hapse girmişti. Yazının mahiyetini şimdi hatırlamıyorum.

O yıllarda imalat işindeyim, ayakkabının üstünü yapıyorum, alt kısmının malzemesini alacak para yok. Günlerce beklerdim. Öyle sıkıntılı günlerimizde İttihad geldi mi her şeyi unutur, kunduracı önlüğü ile cami önlerinde satardım. Gazeteyi bekleyenler olduğu gibi, “cami önünde gazete mi satılır?” diye homurdananlar da olurdu.

İttihad olmasaydı o siyasî keşmekeşlikler içinde dini siyasete alet eden Nizam Partisi’nin tahribatı daha büyük olacaktı. Şimdi, İttihad’ın görevini Yeni Asya yapıyor.

Cemaatteki bütün kardeşlerimiz İttihad’a ihlâs ve samimiyetle sahip çıktık. Aynı zamanda kayınbiraderim olan Fahrettin Sakallı, köy hizmetlerinde çalıştığından köy muhtarlarına gazeteyi gece yarılarına kadar adreslerini yazar pullarını yapıştırır postayla gönderirdi. Emeği geçen herkesten Allah razı olsun.

Gazetenin hizmetimize çok faydası var. Aramızdaki irtibatı sağlayan, bizlere istikamet veren, günlük lâhika mektubumuz olan Yeni Asya’mıza sahip çıkalım.”

İçinde bulunduğumuz kudsî dâvâmızı bugünlere kadar getiren bütün ağabeylerimizden Allah ebeden razı olsun.

Çetin Acar

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*