Neden Yeni Asya?

Aslında yeni sayılabilecek bir Yeni Asya okuyucusuyum. Kendimi bu şahs-ı manevînin havuzuna atalı altı ay kadar oldu.

Bundan  önce de, yine çok bilinen, şimdilerde değişik isnatlarda bulunulan bir cemaatin içindeydim. Oradayken henüz küçük denilebilecek yaşlarda okuduğum Risale-i Nur ve cemaat kitaplarından edindiğim dâvâ şuuruyla elimden geldiğince hizmet etmeye çalıştım.Lâkin zaman geçtikçe cemaatin bazı fikirlerini sorgulamaya, kabul edememeye başladım. Her ne kadar abilerimiz ‘itaat et kurtul’ felsefesinden yola çıkarak içimdeki muhalefeti durdurmaya çalışsalar da, o hiç susmadı. Şüpheler vardı; önü alınmaz, tatminsiz cevaplarla savuşturulan şüpheler.. İnsanın kendisini bir dâvâya adayabilmesi için şüphelerden arınmış olması gerekir. Bazı olayların da etkisiyle şüphelerim iyice arttı ve artık orada daha fazla orada kalamayacağımı anladım. Sonra kendimi boşlukta buldum.

Dâvâsız kalmak mıydı kendimi boşlukta bulmamın sebebi? Kolay değil tam on senem o cemaatin içinde geçmişti ve ben öyle ya da böyle alışmıştım hizmet etmeye. İçimdeki dâvâ aşkıyla yeni bir arayışa girdim. Çok geçmeden Yeni Asya ile tanıştım. Başta bazı önyargılarım vardı ama derslere gide gele Yeni Asya’yı daha iyi tanıdım. Günlük gazete okumalarına başladım. Gün geçtikçe fikirlerini benimsedim, bilmediğim bazı uygulamaların nedenlerini sorup öğrendim ve doğru yerde olduğumu farkettiğimde Rabb’ime şükrettim. İlk geldiğimde bana “neden Yeni Asya?” diye sorsaydınız, “boşluktaydım bir yere sığınmam gerekiyordu” derdim. Şimdi sorduğunuzu varsayalım ve ben de bu soruya cevap vereyim:

Kendi içimizde bir küçük dünyamız var bir de Risale-i Nur’un medyadaki dili olan gazetemiz. Kimseyle bir alıp veremediğimiz yok. Ekmeksiz yaşarız ama hürriyetsiz yaşayamayız biz. Kendi içimizde ‘küçük bir dünyamız’ dedik ama yanlış anlaşılmasın; gelen herkese de kapımız açık. Kimseden dünyevî bir beklentimiz yok Çizgimiz belli; Hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra feda etmeyiz. Haydar her zaman Haydar’dır bizim için. Sahsa bağlı direktiflerle değil, meşveret ve şura ile karar alırız biz. Amacımız Üstadımız vasıtasıyla nail olduğumuz, Kur’ân’dan süzülmüş olan Risale-i Nur’un altın prensiplerini hayatımıza tatbik etmek. İşte dostlar, şüphesiz bir şekilde hayatınızı seve seve adayabileceğiniz bir dâvâ!

Ben daha ne isterim.. Elhamdülillah!.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*