Nefis ve şeytana karşı en etkili silah

Kimi zaman Bediüzzaman Hazretlerinin tabiriyle, “Ehl-i dünyanın hafiye ve propagandacıları” cemaat içine sızıp onları biribirine düşürmek ister.

Onlar olmasa da, “en büyük düşmanımız nefis ve apaçık düşmanımız şeytan” bu işi mütemadiyen yaparlar! Bizdeki hassas damarları, zaaf noktalarını, madenleri işlettirilebilir.

Kimi zaman, aynı hizmet ve aynı düşüncede olan kardeşler arasında da bunlar yaşanır. Oysa aralarında tartışma ve kavga sebebi olacak, kaale alınacak ciddi ailevi, maddi hiçbir problem yoktur. Buna rağmen, aralarında fırtınalar kopartılır.

Kimi zaman “delirmiş, çıldırmış gibi” biribirinin aleyhinde, meşveretin aleyhinde, hatta içinde yer aldığı cemaatin aleyhinde veryansın ederler!

Bu durumlar karşısında, Risale-i Nur’da, “Nur talebeleri arasındaki kardeşlik düsturları” geliştirilmiştir. Bu durumda, biribirimize şunu hatırlatmalı:

“Sen bir Nur talebesisin. Farzedelim ki, kardeşin ile aranızda özel, ailevi, hissi veya hizmetlerle ilgili büyük bir problemi çıktı. Veya kabul edelim ki kardeşin sana haksızlık yapıp damarına bastı! Bu durumu neden hizmetlerimize, cemaatimize yansıtıyoruz ki!

Bu, mikrobu, virüsü herkese bulaştırmaya çalışmak olmaz mı?

Hani biz kardeştik ve hani İhlas Risalesi’nin şu düsturlarını uygulayacaktık?

1-“Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.” (Bunları Allah rızası için mi yapıyorsun?)

2-“Bu hizmet-i Kur’âniyede bulunan kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfuruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemektir.”

Hani, “birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder, vazifesine muavenet eder.”

3-“Bütün kuvvetinizi ihlâsta ve hakta bilmelisiniz.”

4-“Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*