Niçin Van’dayız?

Davetler bütün insanlığın vaz geçilmez bir kaidesi ve bir hayat tarzıdır. Davetlerin zirvesi Kur’ândaki Âyet-i Kerimeler ve akabinde Efendimiz Seyyidimiz ve her şeyimiz Peygamberimiz Hz.Muhammed’in (asm) tebliğ ve davetleridir. Kur’ân’da sosyal hayata bakan 230 Âyetin kısm-ı azamı ve yüzlerce hadis-i şerif, davetin özünü ve esaslarını perçinlemiş ve bir âmud-u nuranî (nurlu bir sütun) haline getirmişlerdir. Onun için davetler önemli sünnetlerdendir. Hz. Peygamber (asm) ilk sözü kime verdiyseniz, küçükte olsa onu kabul ediniz” buyurmuştur. Şükür ömrümüzü bununla götürmekteyiz..

Van’daki davetin resmiyeti Yeni Asya Gazetesi ve Risale-i Nur Enstitüsü Van temsilciliği tarafından bir mânâda Van’lı olan ve takriben 18 yıl bu diyarda kalan ve çağımıza ve günümüze eserler sunan ve buradaki cami ve medreselerde avn-i ilâhî ile eserler telif eden ve bu mânâda sayısız talebeler yetiştiren ve vatanın bölünmemesi için 1915 ve 16 yıllarında fedakâr talebeleriyle Rus ve Ermenilere karşı çarpışan, yara alıp Ruslara esir düşen ve düştüğü yeri de aydınlatan Büyük İslam mütefekkiri Hz.Bediüzzaman adına tertiplenen Mevlid-i şerif için Van’dayız.

Yalnız bu yıl yapılmıyor bu mevlidler. Eveliyatı 1969 ve 70 lere dayanır. Bilhassa 1975-80 arası fedakâr genç kardeşlerimle fiilen gece gündüz çalışarak, uyku uyumadan o günkü tertiplenen Mevlid-i şerifin organizesinde tam yetkili olarak bulunduk. Helalı hoş olsun. Küçük bir vakıf odası içinde bir telli somya, fakat davete icabet eden Türkiye’nin muhtelif yerlerinden gelen binleri aşan muhteşem iştirak karşısında herkes hayretlerde kalmıştı. O tarihlerde nüfusu 60-70 binlerde olan Van için görülmemiş bir kalabalıktı. Gayet sessiz ve dualar eden ve herkesi kucaklayan kalabalık. Yani tam bir nur seli…

O tarihlerde Mevlidi-i şerifi duyan ve caddeleri dolduranları gören Vanlılar, vakıf binası önüne gelip bizlerden misafir istiyorlar ve diyorlardı ki, “ bunlar Allah dostu ve Üstadın, Seydanın talebeleri ve misafirleri, bizim viraneleri de şenlendirsinler ve bizlerde kalsınlar.”  Bizler de onların isteklerine göre, bazılarına 10 kişi bazılarına 20 kişi bazılarına bir otobüs veriyorduk.. Şartımız ve âdetimiz şuydu, “ her götüren ev sahibi misafirlerine akşam yemeği ve sabah kahvaltısı verecekti “ ve Van’lı can dostları bunları eksiksiz deruhte etmişlerdi. İnşaallah bu günkü Van’lılar o günküler gibidirler. Onun için Van’dayız.

Rahmetli babam anlatırdı: “Hz.Bediüzzaman o günkü idare ve irade 25 şubat 1925 tarihinde Van Erek Dağındaki menzilinden çıkarır, Anadolu’ya jandarmalarla götürmek isterler. Aşiretler, fedailer, Hz.Üstadın talebeleri silâhları çekip mevzilere geçerken, Hz.Üstad der ki, “bir müdahele ve çatışma yapmayın ben garb-ı anadoluya Padişah torunlarına gidiyorum, duamda ve kalbimdesiniz evlerinize gidiniz.” İşte o tarihlerde Hz. Bediüzzamanı misafir edip sahip çıkan Ispartalı, Burdurlu,Trabzonlu İstanbullu, Emirdağlı, Afyonlu Eskişehirli Kastamonulu , o Padişah torunları bugün Van’dalar, onun için Van’dayız..

Hz.Bediüzzaman Kastamonu lahikasında, “kimin imanı varsa o cihetle kardeşimizdir” 22.Mektubunda da “Evet, tevhid-i imanî, elbette tevhid-i kulûbu ister. Ve vahdet-i itikad dahi, vahdet-i içtimaiyeyi iktiza eder,” diyor. Hakikat çekirdeklerinde de “Azametli, bahtsız bir kıt’anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.”buyurmuştur.Kur’ânın Nuru altında telif ettiği bu sözler için tekrar Van’dayız.

Van’da bulunan 12 aşiret ve aşiretlerin dışındaki bütün Van halkı imkânları içinde bu gelen misafirlerini kuçaklamanın ve misafirperverliğin muhabbeti ve kardeşliği içindedirler. Onun için Vandayız.

Emeği geçen herkese binler tebrik ve binler teşekkürler…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*