Nisan yağmurları ile toprağa düşen nur kahramanları: Zübeyir, Tahirî, Birinci ve Molla Münevver

Nisan yağmurları bizi başka dünyalara alıp götürmektedir. Merhum teyzem Nisan yağmurları yağmaya başlayınca, onları adeta toprağa düşürmek istemezdi. Çatıdan akan yağmur sularını biriktirirdi. Bunları ne yapacağını sorduğumda “Bunlar şifalı Nisan yağmurlarıdır” derdi. Daha sonra zemzem suyu gibi azar azar içerdi.

 

Nisan yağmurlarının kültürümüzde ayrı bir yeri vardır. Anadolu’da yağmurun en bol olduğu ve bitkilerin suya ihtiyaç duyduğu dönemde yağan Nisan yağmurları, bölge insanı için bolluk ve bereketi ifade eder.
Bediüzzaman Said Nursî’nin talebelerinden Zübeyir Gündüzalp, Tahiri Mutlu, Mehmet Emin Birinci ve Molla Münevver ise “Nisan” ayında vefat ettiler. Nur dâvâsının kumandanı ve asrın müceddidinin sadakat kahramanı Zübeyir Gündüzalp, takvada birinci sırada Tahiri Mutlu, namaz konusundaki tavizsiz çizgisiyle Mehmed Emin Birinci ve “Eski Said” devrinin bir hatırası olarak Molla Münevver “Nisan yağmurları” gibi bu ayda toprağa düştüler.
Zübeyir Gündüzalp, 1920 yılında Ermenek Yaylasında dünyaya gelmiş, 2 Nisan 1971’de bir Cuma günü İstanbul’da vefat etmiş ve Fatih Camii’nde binlerce insanın kıldığı cenaze namazından sonra Eyüb Sultan Kabristanı’na defnedilmiştir. Zübeyir Ağabey, 1946 yılında Risâle-i Nur’la tanışmış ve ömrünün sonuna kadar iman hizmetini en güzel şekilde ifa etmiştir. 1948 yılında Afyon’da tutuklanarak Bediüzzaman’la birlikte hapis yatmıştır. Merhum Zübeyir Gündüzalp, Nurların “kara sevdalı”sıdır.
Hâkime, “Eğer komünistler mürekkep ve kâğıdı yok etmek imkânını da bulsalar, benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup hakikat hazinesi olan Risâle-i Nur’un neşri için, mümkün olsa derimizi kâğıt, kanımızı mürekkep yapacağız”1 der. Onun için Risâle-i Nur’a, Bediüzzaman’a talebe olmak, en büyük bir şereftir. Onun hizmetteki yerini Bediüzzaman’ın, “Zübeyir bana merhum biraderzadem Abdurrahman …bedeline verilmiş diye manevi ihtar aldım.”2 “Hakikî fedakâr Zübeyir, en lüzumlu ve hizmete şiddetli ihtiyacım zamanında buraya imdada geldi…”3 ifadelerinde görmekteyiz. Üstadın vefatından sonra cemaatte “meşveret” sistemini yerleştirmiştir. Hizmeti meslek ve meşrep açısından şekillendirmiştir. Risâle-i Nur Külliyatı’nın neşri, İttihad ve Yeni Asya gazeteleri ve Yayınevinin kurulması gibi yayın faaliyetlerini başlatmıştır. Kendi notlarından derlenen Nefis Muhasebesi ve Altın Prensipler adlı eserleri mevcuttur.
Eski Said Devri Nur Talebelerinden Molla Münevver, 1873 yılında Bitlis/Hizan’ın Çırçak Köyünde doğmuş, Birinci Cihan Harbinden önce Bediüzzaman’dan Horhor’da ders almış, ondan çeşitli ilimleri okumuş ve 16 Nisan 1971 tarihinde vefat etmiştir. Üstad’la birlikte Birinci Dünya Harbine iştirak eden talebelerindendir.
Tahiri Mutlu, 1900 yılında Isparta’ya bağlı Atabey’de dünyaya geldi. 1931 yılında Barla’da Bediüzzaman’ı ziyaret etti. 1942 yılında İstanbul’da Âyetü’l-Kübrâ Risâlesi’ni kendi parasıyla bastırdı. Sahaflar Çarşısı’nda Eski Said devri eserlerinden İşârâtü’l-İ’caz, Hakikat Çekirdekleri ve Lemeât’ı buldu. Daha sonra İnebolu’ya ve oradan da Kastamonu’ya geçerek burada sürgün hayatı yaşayan Üstad Bediüzzaman’la görüştü. Görüşme sırasında bastırılan Risâleleri gösteren Mutlu, ayrıca bulduğu diğer eserleri de takdim etti. Tahiri Mutlu, Bediüzzaman ve diğer talebeleri gibi takibattan kurtulamadı. Üstadla birlikte Denizli ve Afyon hapishanelerinde yattı. Ayrıca, 1958 yılında Ankara ve 1960’ta Isparta’da da hapis yattı. Hapishanede etrafındakilere iman hakikatlerini anlatmak için büyük gayret gösterdi. Onun samimî tavrı Bediüzzaman’ın dikkatinden kaçmadı ve kendisini takdir ederek risâlelere de kaydettirdi. Said Nursî onun için, on velî kuvvetinde olduğunu söylerdi. Kendisine “Kahraman Tahiri” olarak hitap etmiştir. 4  Ömrünü iman hizmetinde geçiren Tahiri Mutlu, 3 Nisan 1977 tarihinde vefat etti. Vasiyetine uyularak Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedildi.
Mehmed Emin Birinci, 1933 yılında Rize-Pazar/ Hisarlı Köyünde dünyaya geldi ve 3 Nisan 2007’de İstanbul’da vefat etti. Kabri Eyüp Sultan Mezarlığı’ndadır. 1952 yılında, Gençlik Rehberi Mahkemesi için İstanbul’a gelen Bediüzzaman’la ilk defa görüşme fırsatını buldu. Üstad ona, “Seni, hem Zübeyir, hem Bayram, hem Ceylân, hem Hüsnü, hem Tahirî, hem de Abdülmuhsin gibi kabul ettim. Risâle-i Nur’a hizmet eyle”5 dedi. Bundan sonra kendini Risâle-i Nur’a verdi. Ömrünün sonuna kadar gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında Nur Risâlelerinin yayılması ve okunması için gayret gösterdi. Ayrıca yayınlanmış pek çok şiirleri de bulunmaktadır.
Nisan yağmurları gibi toprağa düşen Nur Talebelerini sene-i devriyelerinde rahmetle anıyoruz. Onların yerinde bugün binlerce, belki milyonlarca Zübeyirler, Tahiriler, Mehmed Eminler, Münevverler çıktılar ve bize emanet bıraktıkları Nur hizmetlerini devam ettiriyorlar.

Dipnotlar:
1- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, s. 860.
2- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar, s. 833.
3- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s. 512.
4- Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikası, s.153.
5- N. Şahiner, Son Şahitler, c. 4, s. 383.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*