Niyetin kimyası

Niyet için “kimya ve maya” tabirleri kullanılır. Derinlemesine araştırmaya ihtiyaç kalmadan dikkat ettiğimizde niyetlerimizle varlıkları etkileyip, olayları reaksiyona uğratıp değiştirdiğimizi fark ederiz.

Ki, niyet ile enerji arasındaki ilişki ve etkileşim çeşitli deneylerle ortaya konmuştur. Birisi şöyledir:
Acı, tuzlu, ekşi gibi tatlar, aynı moleküllerin farklı dizilişlerinden meydana gelir. Yani, elma ile limonun molekülleri aynıdır. Onları farklı kılan, moleküllerinin değişik dizilişleridir.

Tat algısını beynimize kimyevî elektrik sinyalleri ulaştırır. Olumlu veya olumsuz yaklaşımın yaydığı enerjinin suyun tadını, kokusunu değiştirmesi gibi; niyetlerimizin yaydığı enerji de gücü nispetinde varlıklar üzerinde değişiklik yapabilir. Bazı meyvelerin, hangi meyve niyetiyle yenirse, onun tadını vermesinin sırrı belki de budur.
Niyet, algılama/idrak biçimimizi şekillendirdiğinden değişik tatlar alıp-almamamızı sağlar. Bizzat yaşanan şu hikâye bu gerçeği dile getirir:
Padişah gezi esnasında nar bahçesi olan birisine uğrar ve ondan içecek bir şeyler ister. Evin kızcağızı birkaç narı sıkar ve suyunu padişaha verir. Kana kana içtikten sonra padişah, “Bu kadar lezzetli ve sulu narların olduğu bir bahçe benim olmalı!” diye içinden geçirir. Ve bir tas daha ister. İkinci tası ağzına dayarken de, niyetini bozar ve onu nasıl alacağının hesaplarını yapmaya başlar. Ne var ki, bu sefer nar suyu oldukça acımsıdır.
“Bu niye ilki gibi tatlı değil, yoksa bu nar ağacının cinsi farklı mı?” diye sorar.
“Hayır padişahım, acılık narlarda değil, sizin niyetinizdedir. Daha önce müteşekkirâne içtiğiniz nar suyunu, bu sefer niyetinizi bozarak içtiniz…”
Gençlik çağımızda niyetlerimizin yaydığı enerjinin, içtiğimiz şeyin lezzetini değiştirdiğini bizzat yaşayarak tecrübe etmiştik. Arkadaş grubuyla “sohbet toplantıları” yapıyorduk. Çaykur’un ürettiği düşük kaliteli çaylardan biriyle demlenmiş çayı içiyorduk. Bir gün, piyasada daha kaliteli ve pahalı olanını almaya karar verdik ve satın aldık. Mutfağa geçtik; kalitelisi yerine, eski çayı demliğe boca edip demledik ve arkadaşlarımıza servis yaptık. Arkadaşlarımız:
“Oooh, işte çay budur, tavşan kanı mübarek!” diyerek höpürdete höpürdete yudumlamaya başladılar. Biz bakışlarımızı kaçırıyor, gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Koca demlik bitmişti. Sonunda gerçeği açıkladığımızda, belki de işletilmişlik duygusuyla fena halde bozulmuşlardı. Doğrusu, biz çayı değil, onlar niyetlerini değiştirmişlerdi! Olumlu niyet, çay suyunun kristallerini değiştirmişti. Gerçekten de, niyetleri, onlara düşündükleri ve inandıkları lezzeti tattırmıştı!
Kuantum fiziğine göre, kâinattaki her varlık, duygu ve hisleri derecesinde, bizim niyetlerimizden etkilenir. Hastalıklardan kurtulma ve şifa bulmanın, bir noktaya kadar, samimî niyetimize bağlı olduğunu da söyleyebiliriz. Olumsuz şartlar, moralsizlik, güven zafiyeti, menfî telkinler hastalanmamıza sebep olduğu gibi halis niyet de iyileşmemize sebep olmalıdır. Hz. Eyyüb’ün (as) hadisesi meşhurdur:
Gayet sıhhatli, güçlü-kuvvetli bir yapıya sahipken birden hastalanmış, yara-bere içinde kalmıştı. Hastalık, kalp ve dil hariç bedeninin her yerine yayılmıştı. Nefsî rahatlığı, çıkarı için değil; İlahî zikir, tefekkür ve kulluk için samimî bir niyetle Allah’tan şifa talep etmişti. Bu samimî, halis niyetiyle şifa bulmuştu. 1
Değişik ilâçlar aldıkları halde, “Bu beni iyi eder” niyetiyle, pek çok hastanın sağlığına kavuştuğu da tıbbî bir tesbittir. ABD’de yapılan bir araştırmada; üniversite öğrencileri iki gruba ayrılıyor. Birisine uyarıcı denilerek bir sakinleştirici ilâç, diğerine ise sakinleştirici denilerek bir uyarıcı ilâç veriliyor. Yapılan anket sonunda, uyarıcı alanlar gevşemişti. Diğer grup ise tam tersi yönde etkilenmişti. Üstelik bunlar gerçek kimyevî ilâçlardı. 2
Niyet, ağlamanın, gözyaşlarının mahiyetini bile değiştirir! Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Dr. W. Frey’in, “Ağlamak, Gözyaşlarının Sırrı” isimli kitabında, soğan soyarken oluşan gözyaşı ile duygusal gözyaşlarının protein yapılarının farklı olduğunu tesbit ettiğini naklediyor. 3 Bu örnekler, Allah için, mukaddes değerler için ağlamayla, dünya, nefis ve madde için ağlamanın sırrını ortaya koyuyor.
Bediüzzaman’ın, “Niyet öyle bir kimyadır ki, şişeleri elmasa çevirir” 4 sözü de, bu meseleye dikkat çeker…
Diğer taraftan çiçeklere de iyi niyet ve sevgiyle yaklaşıldığında canlandıkları; olumsuz yaklaşıldığında büzüştükleri, soldukları biliniyor. Keza, insanlara veya hayvanlara da kötü niyetle yaklaştığımızda rahatsız olmuyorlar mı? Duygu yoğunluğu yüksek, duyarlılıkları hassas olanlar, olguları hemen fark eder.
Bu ve benzeri örnekler, niyetin duygu ve hasletlerimizi farklı reaksiyonlara soktuğunu apaçık gösterir.

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, s. 18.
2- Muhammed Bozdağ, Ruhsal Zekâ, s. 57.
3- Stresi Mutluluğa Dönüştürmek, s. 165.
4- Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye, s. 169.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*