NLP´nin Gerçek Yüzü

Özet

NLP’nin tarihçesi ve esasları tanıtıldıktan sonra, yaygınlaşması hakkında bilgi verilecektir. Bilahare Avrupa’ya taşınması ve orada ne tür tepkiyle karşılandığına değinilecektir. Beşinci bölümün konusu ise, NLP’nin Türkiye’ye idhalidir.

NLP’nin köklerine dair

Bugün aktüel bir şekilde konuşulan NLP’nin tarihçesiyle yaptığımız çalışmalar hadisenin zamanın derinliklerine doğru ilerlediğini müşahede ediyoruz. Freud ve zamanını, toplumun sosyal ve manevi bağlarını parçalayan düşüncelerini ve o­nun Avrupa genelindeki cemaatileşmesini anlamadan, Perls ve Perls’i ilham kaynağı edinen NLP hareketini anlamak mümkün değildir. İnsanı tanıma, insana hakim olma, insanı yönlendirme, insandan istifade etme gibi maksatları esas alan NLP’nin köken olarak meşhur Yahudi asıllı ruh bilimcisi Freud’a dayandığını görüyoruz. Bu meseleyi daha iyi anlamamız için, Freud’dan zamanımıza gelen kalın çizgileri birlikte takip etmemiz gerekir. Freud’u ve Freud’dan zamanımıza bu fikirleri taşıyan materyalist psikiyatristleri tanımadan NLP hakkında konuşmak çölde su aramaya benzer.

Freiberg’te 1856 tarihinde bir yün tüccarının çocuğu olarak dünyaya gelen ve o gündeki Yahudi halkı hareketleri ile birlikte önce Leipzig’e ve daha sonra Viyana’ya taşınan Freud’un asıl ismi Şlomo Freud’dur [19]. Tıp tahsilini bitirdikten sonra önce Viyana hastanesinde çalışır ve daha sonra Paris psikiyatri kliniğinde psikiyatri çalışmalarına devam eder. Psikiyatrist olarak Viyana’ya döner. Doçent ünvanını aldıktan sonra çocuk hastalıkları enstitüsünde çocuk psikolojisi ile ilgilenir. Fransa’da Hippolyite Bernheim’dan manyetizma dersleri aldıktan sonra “şuuraltı” meselesi üzerinde durur. 1900 yıllarında rüya meselesinde kendisine göre teoriler geliştiren Freud’un bütün çalışmalarında semavi din karşıtı unsurlar dikkatimizi çeker. Daha sonra meşhur olacak “psikoanaliz” metodunu da bu günlerde ilan eder. Cinsiyet nazariyesini geliştirirken bütün yollar cinsel tatminsizliğe çıkar [19].

Freud ve ekibinin temel düşüncüleri bir kaç noktada merkezileşir: Evvela otoriteye karşı çıkarlar. Bilhassa semavi dinlerden gelen Allah ve ahirete imanın psikolojik hastalıklara sebep olduğunu ve vicdanın tahakkümünden ruhun mutlaka kurtarılmasının şart olduğuna inanırlar [4]. Vicdan ve vicdanın sürüklediği Allah inancının, toplumsal hayattaki faşizm kadar kişinin hürriyetini selb ettiğinden dolayı mutlaka fert hayatının dışına çıkarılmasının lüzumuna inanırlar [4]. İnancın ve geleneğin, cinsel hürriyeti engellemesiyle tatmin olamayan insan hastadır bunların nazarında. Yani hiçbir sınır tanımaksızın cinsel hürriyete sahip ve tüm inançlardan kurtarılmış bir insanın mutlu olacağına inanırlar.

Bu istikametteki – hamamlarda kadın-erkek beraber çıplak girmeleri gibi – ilk laboratuvar çalışmalarını Sovyet Rusya’da Troçki’nin (bkz. 5. Şua, 14. Mesele) gözetimi altında tatbike koyarlar [1], [2]. Bu çalışmalarında kendisine yardımcı olan ve takipçisi durumunda bulunan bir çok başka Yahudi alimi de dikkatimizi çekiyor. Bilhassa Viyana Rusya arası mekik dokuyan ve Troçki Rusyası’nda Freud’un çalışmalarını cinsel çerçevede enstitülerde sistemleştirmeye çalışan sözde psikiyatristler dikkatimizi daha fazla çekiyor. İlginç olan tarafı psikiyatri ile ilgilenen bu insanların hiçbiri tıp tahsili görmemiş ve temelde insan bilimi ile ilgisi olmayan kişilerdir.

Freud’un çalışmalarını yeni bir ahlâk, yeni bir insan, yeni bir dünya ve daimi bir ihtilalde kullanmaya çalışan bu grubun başında meşhur Leon Troçki ve çevresindeki filozoflar gelir. Semavi ve geleneksel ahlâkı dışlayan insanı maddileştiren ve o­nun ruhunu molekül ve partiküllere indirgemeye çalışan bu grubun amacı dinsizlik ve ahlâksızlıktır. Bunlara göre cemiyet hayatını menfi etkileyen en büyük amil dini ahlâk ve ailedir [1], [2], [3]. Bilhassa ailenin ortadan kaldırılmasına yönelik Troçki’nin nezaretinde Vera Schmidt’in açtığı enstitüde Stalin’in oğlu Wassiliy’nin oluşu çok ilginçtir [1]. En büyük hedefleri tüm hayallerinin önünde engel gördükleri aileyi ortadan kaldırmaktır. Bu noktada Freud gerek Avrupa’da ve gerekse Sovyet Rusya’da ahlâksızlığın teorisyeni olarak çıkar. Cinsel ahlâksızlığı kitap olarak genel ahlâkı tahrip etmeye başladığı bu dönemde baş aktör Freud ve Freud’dan ilham alan meşhur “Cinsel İhtilal” kitabının yazarı Wilhelm Reich’tır [3].

Meşhur Mordehay Marx Levi, yani Karl Marx’ın talebeleri de Freud’un psikoanaliz metoduyla insana yaklaşmışlardır. Psikoloji ve psikoanaliz noktasında 20.yüzyıl dinsizliğin rehberi olan Freud’un fikrini yaymak için tüm Avrupa ülkelerinde enstitüler açtırması ve beş defa üst üste uluslar arası psikoloji konferansı düzenlemesi o­nun bu yoldaki cehdini gösterir. Fert olarak ortaya attığı, dinsizlik ve ahlâksızlık doğuran teorisini kısa zamanda cemaatileştirmesi o­nun bu yolda yalnız olmadığını gösterir [19]. Günümüz psikiyatrist alimlerinin “sapık psikolojik mezhep” diye nitelendirdikleri Freud’u; dinsiz, ahlâksız ve kilise karşıtlarınca hala müdafaa edilmesi toplumun cehaletinden başka bir şey değildir. Veya organize olmuş materyalistlerin karşısındaki dindarların dağınıklıklarıdır.

1938 yılında kanser hastalığına müptela Freud’un İkinci Dünya savaşı arefesinde apar topar Londra’ya giderek, hastalığının şiddetine dayanamaz ve orada intihar eder [19]. Freud’dan insan, ruh, insanın terbiyesi ve cinsel hürriyet meselesinde Freud’dan ilham alanın sayısı pek çoktur. Bunlar arasında Berlin doğumlu Yahudi asıllı Friedrich Salomon Perls (Fritz Perls) konumuz açsından dikkat çekicidir.

Perls “Protestan” bir Freudçu sayılmaktadır. Psikoanalizde “Ortodoks” kalmamış, tahribat noktasında geliştirmiştir. Temelde Freud’un ürettiğı kavramları ve fikirleri kullanmakla beraber teferruatta ayrılıklar olmuştur. Perls’e göre insan bir organizmadır ve sürekli çevreyle ihtiyaçlarını tatmin için alışverişte bulunmaktadır [4]. Bir insanda bir noktada tatminsizlik olduğunda o tatmin insanın ruhunda tamamlanmamış bir bütünün eksik parçasıdir [4]. O vakit, adeta herşeyi ile o insan tatminini hedeflemektedir ve tatmin başarı ile sağlandığında bunu Perls Gestalt’ın tamamlanması olarak ifade etmektedir [4].

İkinci Dünya Savaşı öncesinde ABD’ye kaçan bir çok Yahudi alimi gibi bu Perls de Yeni Dünya’ya taşınmıştır. Bu çerçevede hadiseyi tüm boyutlarıyla anlayabilmek için Perls’in dava arkadaşları; Erich Fromm, Wilhelm Reich ve Laura Perls gibi şahsiyetleri de bilmek gerekir.

Avrupa’daki projelerini daha geniş bir coğrafyada yeterli imkânlarla yenilik iştahına kapılmış insanlara kabul ettirmeye çalışan Galiçyalı psikiyatristler zaman zaman kilisenin itirazlarıyla karşılaşırlar. Hatta şehevani duyguları tahrik ile hürriyet perdesi altında insanları yoldan çıkaran cinsel ihtilalin mimarı hapishanelerde sürünür ve orada can verir. Hırıstiyanlık ahlâkını ve Avrupa geleneğini temelden sarsan bu ekibin eserleri büyük tüccarlarca yüksek sayıda basılmış ise de Avrupa ve ABD hükümetleri kısmen yakmıştır [20].

Fakat buna rağmen, semavi ve geleneksel ahlâka karşı hayvani bir hürriyet peşinde koşan Perls, heva ve hevesin tatminini Gestalt terapi olarak 1950’lerde ABD’de ortaya koymuştur ve 1968 öğrenci olaylarında öğrencilerin nazarında bir idol konumunu korumuştur [5]. Bilhassa gençleri her türlü otoriteye karşı kışkırtmak için “Gestalt Duası” adını verdiği şiirini 1960’larda neşretmiştir (Perls: “Gestalt Prayer”) [5]:

“Benim yaptığım bana,
Senin yaptığın sana.
Bu dünyaya gelmedim
Ta senin beklentilerine cevap vereyim.
Sen de bu dünyaya gelmedin
Ta bana göre hayat süresin.
Ben benim ve sen sensin
Eğer tesadüfen anlaşırsak ne güzel,
Eğer anlaşamazsak da yapılacak bir şey yok.”

NLP’nin şekillenmesi ve “Yeni Şimal Cereyanı”

NLP’ye gelince Fritz Perls’in Gestalt oturumlarını 1972’den itibaren Richard Bandler incelemiş ve bilahare kendisi de Gestalt terapi gruplarını yönetmiştir [5]. Bandler’in NLP’ye yönelmesi de ilginçtir. Yahudi asıllı psikiyatrist ve yayıncı ve 1970’lerde ABD’de eşcinselliği normal olarak savunan Robert Spitzer oğlu için davul öğretmeni ararken kabiliyetli Bandler ile karşılaşır [5]. Daha sonra Bandler’i o anda ölmüş bulunan Perls’in video filmlerini ve ses bantlarını çözmede yanına yardımcı alır. Bu çalışmalar esnasında NLP’nin bazı temel fikirleri Spitzer tarafından Bandler’e telkin edilir. Yine çok gariptir ki Bandler’i meşhur bir nevi sihir psikoterapisti sayılan Virginia Satir ile tanıştıran da Robert Spitzer’dir [5]. Zengin olan Spitzer ailesi NLP’nin teşekkülündeki masrafları karşılarken birlikte bazı projeleri gerçekleştirirler. John Grinder ile meşhur sihirbaz Virginia Satir’i modelleştirdikleri kitabı neşreden ikiliden Grinder’in hikâyesi de ilginçtir: ABD CIA’sında Almanya, İtalya ve Yugoslavya ülkelerinde ajan olarak çalışan bu genç dilci meşhur ilim adamı Noam Chomsky’nin transformasyon grameri üzerine çalışır. Bandler ile tanışdıktan sonra tamamen NLP’ye döner [5].

Burada size ilginç gelecek bir anekdot aktarmak istiyoruz. Bandler ile Grinder gecenin geç vakitlerinde Kaliforniya şarabıyla sarhoşlarken bugünlerde Milyonlarca kişi tarafından konuşulan NLP kavramını bulacaklardır [5]. İlginçtir ki şerde muvaffak olmuş bir çok kişiye bu tür fikirler sarhoş hallerinde gelir. NLP, İngilizce Neuro Linguistic Programming kelimelerinin kısaltılmış şeklidir, meali ise lisan-ı hal ve kal ile proğramlama, yani karşısındakine tesir etmektir. O­ndan önce ise yaptıkları daha ziyade bir nevi modern “sihir” (İngilizce magic) olarak nitelendirmişlerdir (Bkz.: The Structure of Magic).

NLP’de, ruhun doğru iletişimle tedavi edilebileceği esas alınır. Sağlıklı iletişimin nasıl olacağını keşfetmek için de NLP’ciler, tedavide ve dolayısıyla iletişimde başarılı kabul ettikleri terapistlerin iletişim tarzlarını araştırmışlar ve buna modelleme demişlerdir. Başta Fritz Perls, Virginia Satir ve meşhur manyetizmacı (yani hipnotizmacı) Milton H. Erickson olmak üzere Gregory Bateson, Moshe Feldenkrais ve Linus Pauling gibi kişilikleri hatta Hindistan’daki yogileri ve Afrika’daki şamanları dahi model ittihaz etmişlerdir. En mühim modellerden biri Erickson ise, terapide manyetizmanın (hipnotizma veya hipnoz) faydalı olduğuna inanmış ve lisandaki üstün kabiliyeti ile insanları transa geçirebilmiştir [10].

İletişimde karşısındakine tesir etmek için aşağıdaki NLP teknikleri esas alınan modellerden süzülmüştür [5], [6]:

  • Anchoring – demir atmak: Dinleyicide arzu edilen hissiyatı uyandıracak kelimeler sarf etmektir.
  • Pacing – eşitleme: Hal ve etvar noktasında dinleyicilere uyum sağlamaktır.
  • Rapport – ses uyumu: Eşitlemeden sonra iletişimin gidişatını belirlemektir.
  • Hipnotik dil: Dinleyicileri lisan ile transa geçirmektir.
  • Reframing – tevil: Bir kelimeye başka bir vurgu yapmak, yani başka bir manasını çağrıştırmakla iletişimin gidişatını değiştirmektir.

Özet olarak diyebiliriz ki, NLP Gestalt terapi, hipnoterapi vs.’ye yeni bir şey katmamıştır [5]. Sadece kendilerinie göre ortak noktalarını tespit ve Perls ve Satir gibi kişileri gözetleyip hal ve hareketlerine modelleme adı altında bir mana kazandırmak istemiş ve bu manalara dilbilimden kavramlar uygulamışlardır. Seriü’s-seyr zamanın evladının kulaklarına hoş gelecek kelime oyunları ile eski tası yeni tas gibi satmışlardır.

Sonra sırf terapi için değil, hayatta başarılı olmanın ve kariyer yapmanın yollarını keşfetmek ve adeta başarı reçeteleri sunmak için genel manada başarılı kabul edilen ünlüler modellenmiş ve NLP, geniş kitlelerin ilgisini çekebilecek bir hal almıştır ve dolayısıyla ekonomik gelir elde etme niyetiyle geniş çapta kurumsallaşmayı da beraberinde getirmiştir.

Fakat kanaatimizce NLP’nin kökünden ve uluslar arası boyutta bazı çevrelerce aldığı destekten anlaşılıyor ki NLP Yeni Şimal cereyanı’nın nesh-i insaniyet kolunun mühim bir silahıdır:

NLP nin gerçek yüzü

Bu silahlar her devirde evvela psikoterapistlerin metodu olarak sunulmuş ve geliştirilmiş ise de bilahare toplumun her tür problemine ve bilhassa eğitimde her sorunu çözer harika bilimsel veriler olarak, yani “hikmet” olarak sunulmuştur. Klasik Şimal cereyanına karşı insanlık müteyakkız hareket etmişken, Yeni Şimal cereyanı hususunda aynı teyakkuzdan bahsetmek mümkün değildir. Bunun baştaki sebebi de Sovyet Rusya’nın dağılması ve Şimal cereyanın suyun buhara inkılabı gibi yıpranmış tabirleri bırakıp yeni kavram ve kılıflarla ortaya çıkması ve teknolojiyi gayet iyi kullanmasıdır. Fakat kılıflar değişse de manalar değişmediğinden manalar üzerinden bu cereyanı tanımak mümkündür.

Bu bölümü Virgina Satir’in “Ben benim” (“I am me”) şiirinden alıntılar ile noktalıyoruz [5]:

“Ben benim.

Aynen benim gibi dünyada başkası yok.

[…]

Bende olan her şey benimdir: vücudum ve yaptığı her şey, aklım ve fikirleri, gözlerim ve resimleri, hislerim […]

Ben kendime malikim. Öyle ise kendimi idare edebilirim.

Ben benim ve ben iyiyim“

 

NLP kurumsallaşıyor

Bandler ve Grinder 1970’lerde birçok kitap neşretmekle parlak dönemlerini yaşarken, 1980’lerde talebeleri tarafından da düzenlenen NLP kurslarında patlama olmuş ve Bandler ve Grinder’in kontrolünden çıkmıştır. 1984’te Bandler mahkeme yoluyla bunun önünü kesmeye çalışmışsa da muvaffak olamamış, dolayısıyla birçok NLP tarzları ve kurumları ortaya çıkmıştır. Terapist ve pedagoglardan başka bilhassa ekonomistler müşteriyi etkilemek için NLP teknikleri geliştirmişlerdir.

1993’te Wyatt Woodsmall, Bert Feustel ve Marvin Oka uluslar arası standardlar oturtma ve bu çerçevede NLP eğitmenleri yetiştirme maksadıyla INLPTA’yı (International NLP Trainers Association) kurmuşlardır [10]. Şu an beş kıtada Türkiye dahil değişik ülkelerde temsilcilikleri vardır. Bundan başka, Richard Bandler ve diğerleri birbirinden bağımsız ve kısmen uluslar arası boyutta faaliyetlerini halen sürdürmektedirler.

NLP trainer, yani eğitmen, olmak için NLP practitioner, master practitioner ve trainer eğitimini başarı ile tamamlamış olmak gerekir. Ayrıca, birkaç safha ve gayretlerden sonra NLP master trainer, yani bir nevi kıdemli eğitmen, olmak da mümkündür [10].

 

Avrupa’da NLP

1980’lerde NLP Avrupa’ya da taşmıştır. Yayılmakla ve kısmen hüsn-ü kabul görmekle beraber özellikle Almanya ve Avusturya’da, evvela ilim adamları ve o­nları takiben kilise bu cereyanın zararlarını konuşmaya başlamış. Tüm Avrupa’ca merdut sayılan batıl bir hareket kabul edilen Scientology’cilerin NLP’cilerin ifadeleri örtüşünce [8] birçok Avrupalı entelektüel NLP zararlarını konuşmaya başladılar. NLP’nin reframing gibi tabirleri Scientology çevrelerince kullanılageldiğinden Almanya’da bazı NLP kuruluşları bu tabirleri kullanmaktan vazgeçmişler, hatta NLP ismini dahi silmişlerdir. 1999’ta Almanya’da dört psikoloji profesörü ortak bir bildiride [21] NLP gibi tekniklerin zararlı olduğunu ve bilim değil, esoterik (gizbilim) olduğunu ifade etmişlerdir. EAP (Avrupa Psikoterapi Cemiyeti) NLP’yi Psikoanaliz gibi metotlara eşdeğer kabul etmişse de, Almanya’daki hastalık sigortaları kabul etmiyor. Avrupa’da, NLP hala tartışma konusudur.

27.07.1994 tarihli Zeit gazetesindeki Jochen Paulus’un makalesinden [7], Bandler ve Grinder’in yalanla hareket ettiklerinin bizzat kendileri itiraf ettikleri, ancak kendilerine göre gerçeğin sadece bir haritasını veya modelini teklif ettikleri ve bununla başarılı bir özaldatma hedefledikleri anlaşılıyor. Erickson’un NLP’nin kurucularına verdiği öğütü de buradan öğrenebilirsiniz [7]:

“Eğer sanki öyle imiş gibi tavır takınmada başarılı olursan, seninle beraber çalışan insanlar değişiyorlarmış gibi hareket edeceklerdir. Ve aslında sadece rol yaptıklarını unutacaklardır… hayatları boyunca. Burada mühim olan senin aldanmamandır.”

08.03.1997 tarihli Stuttgart gazetesindeki Markus Heller’in makalesinde [8] ise, NLP’nin Scientology ile olan kavram benzerliğine dikkat çekilmiştir.

 

Türkiye’de NLP

Temmuz 1998’te, Cengiz Eren’in Tempo dergisinde yayınlanan ”4 saatte kendinizi değiştirin“ makalesi ile NLP Türkiye’deki etkinliğini hissetirmeye başlamıştır [14]. Eren, 1980’lerden itibaren bizzat Bandler tarafından ders görmüş ve NLP trainerliğine terfi etmiştir. Türkiye’nin ilk NLP enstitüsünü Ocak 1998’de kurmuştur. Hipnotizma / manyetizma usulünü saklamayan Cengiz Eren, M. Kemal’i NLP’de model ittihaz ederek ortaya çıkmıştır. Risale-Nur’u tanıdığı anlaşılan Eren, cemaatlerin ve tarikatlerin insanlara NLP’ye benzer fakat menfi tarzda tesir ettiklerini iddia etmiş ve buna Nur’o Linguistik Proğramlama demiştir. İnsanların NLP ile cemaatlerden kopacaklarını, yani – kendisine göre – kurtulacaklarını öne sürmüştür [15]:

“Zira kişisel gelişim modelleri ile kendi geleceğini kendisi belirlemeye başlayan kişi doğal olarak tarikat kontrolundan da çıkmaya başlamakta ve istediği sonucu bir veya birkaç içerikte elde ettiği takdirde bağlarını bütünüyle kopartabilmektedir.“

Kigem (Kişisel Gelişim Merkezi) kurucusu Mümin Sekman ise Nur’o Linguistik Proğramlama tabirine sahip çıkmıştır [16]. Daha sonraki zamanlarda ABD’deki NLP hareketinin ilk zamanlarında olduğu gibi dini cemaatlerde, sivil toplum örgütlerinde ve hatta bazı kamu kuruluşlarında bu modelin kabul gördüğünü müşahede ediyoruz. Ancak zamanla otoriteyi reddeden, fertlerin arasındaki sosyal bağları koparan ve kişiyi ferdiyet noktasında enaniyetli konuma götüren NLP’den bazı cemaatlerin kaçmaya başladıklarını görüyoruz. Örneğin Sızıntı dergisinin sayfalarında, NLP mevzusuyla evvela müspet ve sonraki zamanlarda menfi olarak karşılaşıyoruz (Bkz. Sızıntı, Ağustos 2002 ve Nisan 2003).

Evvela ferdi; enaniyetini şişirerek bulunduğu sosyal çevreden koparan NLP; „kariyer“, „etkileme“, „liderlik“ ve „tesir etme“ saikalarıyla o­nu boşluğa uçuruyor. Kendisinde olmayan istidatlara sahip, kazanmadığı maddi manevi derecelere vehmen ulaşan insanın çevresiyle yaşayacağı sıkıntıyı az çok tahmin edebilirsiniz. Haddini bilmeyen fertlerden meydana gelen sivil toplum örgütleri ile enaniyetin toplumsal harekete dönüşmesinden ancak anarşi ve kaos peşinde koşanlar istifade edeceklerdir. Dünya çapında parayla kendisiyle irtibatlandırdığı sivil toplum örgütlerinde yoğunca işleyen meşhur Yahudi asıllı Dzjchdzhe Shorash’ın (George Soros) bu örgütlere yaptığı desteklerle zayıf iktidarları değiştirdiğini birlikte müşahede ediyoruz (bkz. Soros’un Bulgaristan’daki açık toplum enstitüsü [11]). Tirana’daki “Activism Festival” adeta senaryoya göre sahnelenen ihtilal hazırlıklarının son örneği.

Ayrıca başta Türkiye olmak üzere dünyanın birçok üniversite ve sivil toplum kurumunda verilen NLP derslerinin kaynağının dışarıdan gelmesi bu istikametteki şüphelere kuvvet veriyor. INLPTA, NLP Değişim gibi kuruluşlar Türkiye’de NLP faaliyetlerinde bulunmakta­dırlar. 17 Nisan 2005’te Woodsmall, Soros’ça finanse edilen KA.DER, Tarih Vakfı gibi STK’lara hizmet veren Marjinal’in organize ettiği 4. Ulusal Eczacılık Kongresi’nde NLP hakkında bilgi vermiştir [17].

NLP’nin bir hedefi de otoriteye karşı ferdi hür kılmaktı. Bu otorite inanç, fert iktidarı, toplum baskısı ve gelenek de olabilir. Mesela AKP’li aileden sorumlu bakan Nimet Çubukçu’nun meclis kürsüsünde itiraf ettiği gibi George Soros Güneydoğu kadınını lider olarak yetiştirmek için 300.000 Dolar’ı kendisine yakın fonlara aktarmıştır (bkz. Hürriyet Gazetesi, 23.08.2005). Yukarıdaki tespit Gestalt terapisi ve NLP’nin toplum içindeki bir uzantısı veya yansıması olarak kabul edilebilir.

Psikoanalistler dinsiz felsefenin yardımı ile metotlarını Rusya’da önce küçük laboratuvarlarda ve daha sonra Troçki’nin gölgesinde eğitim yoluyla tüm cemiyette uygulamaya koymuşlardı. Aynı cereyanın modern takipçisi sayılan NLP’cilerin de bu metotları ABD’de dar çerçevelerde ve laboratuvarlarda kendilerine göre tekâmül ettirdikten sonra, okullarda, medya vasıtasıyla global olarak tüm insanlığa ve bilhassa sivil toplumu oluşturan fert ve cemiyetlerdeki tatbikatı hiç dikkatlerden kaçmıyor. Hatta geleneğin ölümüyle boşalan yerleri din ve insanlığı dışlayarak doldurmaya çalışan bu cereyanın aileyi, sivil toplumu, okulu, kamu iktisadi teşekküllerdeki personeli ve hatta medya mensuplarını kendi istikametinde eğitmek üzere neşriyatta bulunduklarını ortada gezen kitaplardan anlıyoruz. 2000 yıllarındaki Türkiye’de üniversiteye hazırlık kurslarında motivasyon adı altında Oğuz Saygın’ın yardımı ile bir zamanlar NLP’nin havalarda uçuştuğunu hepiniz hatırlarsınız. Başarmak, öğrenmek, meşhur olmak ve kariyer yapmak isteyen her gencin elinde NLP kitapları geziyordu. Çok ilginçtir ki Türkiye’de hala asıl maksadı anlaşılmadığından gerek özel sektör ve gerekse devletin birimleri yüksek paralar ödeyerek elemanlarını bu kurslara gönderiyorlar. Netice ise malum… Bunlardan Diyanetimizin imam ve müftülerinin dinsizlikten kaynaklanan bu cereyanın kurslarına göndermeleri bir Müslüman için yüzkarasından başka bir şey olmasa gerek.

Avrupa’da NLP’ye karşı çıkan ilk müessesenin kilise olması ve bir çok ilim adamının NLP’nin maksadını deşifre etmesi inşallah bu zındıka cereyanının İslam ülkelerinde de anlaşılmasına sebep olacaktır. Bilhassa Türk üniversitelerinin ilim yolu ile, insanın mahiyetini bozan ve ilim adına insanın kimyasını tahrip eden bu hareketin karakteristik özelliklerini, iğfal noktalarını, sihir ve hipnotik oyunlarını ilmî olarak izah etmeleri ile dünya çapındaki bu belayı defe vesile olurlar. Teessüf ettiğimiz bir nokta da cehaletin girdabından bir türlü kurtulamayan İslam ülkelerindeki halkların bu musibete düçar olmalarıdır.

Kaynakça:

[1] https://www.wsws.org/de/1999/jul1999/freu-j07.shtml
[2] Martin A. Miller. Freud and the Bolsheviks. Yale Univ. Press, New Haven, 1998.
[3] Wilhelm Reich. The Sexual Revolution. Welcome Rain Publ., New York, 2000.
[4] http://homepage.ruhr-unibochum.de/Michael.Luetge/perls1.htm
[5] Susanne Klein. Trainingstools. Gabal, Offenbach, 2005.
[6] Susanne Haag. NLP. Eine Einführung. Schirner, Darmstadt, 2002.
[7] https://www.nlp.de/presse/deutschland/zeit-0794.htm
[8] https://www.nlp.de/presse/deutschland/stz-0397.htm
[9] https://en.wikipedia.org/wiki/Neuro-linguistic_programming
[10] https://www.inlpta.com.tr
[11] https://sapa-sofia.org/1997/leaders.html
[12] https://www.newschool.edu/gf/academics/summer05.htm
[13] https://www.shef.ac.uk/~psysc/group/chap10.html
[14] https://www.erenlp.com
[15] https://www.erenlp.com/haftalikvesizinti.htm
[16] https://www.erenlp.com/kigem.htm
[17] https://www.marjinal.com.tr/2005/eczacilikfuar/sunum/17/wyatt_woodsmall.pdf
[19] https://de.wikipedia.org/wiki/Sigmund_Freud
[20] https://en.wikipedia.org/wiki/Wilhelm_Reich
[21] https://www.nlp.de/presse/deutschland/ph-0999.htm

Avrupa Nur Cemaati Tetkik Heyeti

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*